Aksaray’ın ‘Mahir Hoca’sı 10 yıl önce aramızdan ayrılmıştı. Rahmetle anıyoruz
GÜNDEMMahir SÜDEMEN, yaşadığı yıllarda Aksaray’ın canlı bir tarihi gibiydi. Gördüklerini, bildiklerini, yaşadıklarını ve yaşananları kendisiyle beraber alıp götürmedi bu dünyadan. Kendinden sonra gelen nesillere tarihin ve zamanın bir armağanı gibi bırakıp gitti.
1 Ocak 1927’de doğmuştu kimliğine göre. 3 Eylül 2011’de aramızdan ayrıldı. Çocukları babalarını kaybetmişti, Aksaray ise koca bir tarihini kaybetmişti. Rahmetli hocamız Mahir SÜDEMEN’in anlatımına göre, Aksaray bataklığın ve buna bağlı olarak sıtma hastalığının sakinlerini sık sık kırıp geçirdiği bir şehirdir geçmişte. Aksaray halkının sıtma karşısındaki çaresizliklerini, yoksul hanelere giren sıtmanın kimsenin gözünün yaşına bakmadan ve hane halkını genç yaşlı demeden ölümün kucağına ittiğini çok dinlemiş ve okumuşuzdur yazılarında. Ölümünden sonra çıkarılan “Kalın Sağlıcakla...” adlı kitabında Aksaray ve insanlarıyla ilgili tarihi bilgiler yer alır. Bu kitap, her Aksaraylı’nın evinde bulunması gereken ve nesilden nesile aktarılmasında fayda görülen bir kitaptır. Çünkü, bu kitapta Aksaray’ın, bir daha kimsenin hatırlayamayacağı şehir tarihi vardır.
Doğup büyüdüğü ve yaşadığı memlekete adeta aşıktır merhum Mahir SÜDEMEN. Memleketinin ilerlemesi, gelişmesi için hep teşvik edici yazılar yazar. Öğretmenliği yaşamı boyunca bitmez... Hep öğretmek için çabalar, anlatır, yazar. Hayatı boyunca üretmekten, eğitmekten vazgeçmez.
Rahmetli Mahir Hocamız, hayatı boyunca düşünen ve üreten; düşündüğünü ve ürettiğini paylaşan, binlerce öğrenci yetiştiren ve tüm öğrencilerinin ve içinde yaşadığı toplumun sevgisine mazhar olabilen bir öğretmen, gazeteci ve yazardı.
1950 li yılların başında Siirt’te öğretmenlik yapmıştı.
Vefatından bir kaç yıl öncesine kadar, daha çok nakliyecilik yapan Siirtli bazı öğrencileri Aksaray’dan geçerken, bir görüp hatırını sormak için kendisini arar, sora sora bulurlardı. 50 yıl sonra öğrencisi tarafından aranan kaç öğretmen çıkardı ki yaşadığımız toplumda.
Ülke ve yaşadığı şehrin sorunları karşısında hiç sessiz kalamazdı.
Nerede bir haksızlık varsa dile getirmeden, karşı çıkmadan duramazdı.
Hazreti Peygamberin, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyruğuna uygun bir ömür geçirmişti.
Hiçbir zaman nemelazımcı olmadı.
Kendisine gelerek,
“Hocam iş arıyorum” diyenleri hiç boş çevirmezdi. Tanıdıklarını, dostlarını arar ve mutlaka işe yerleştirirdi. Sadece iş değil, her alanda kendisine başvuranları dinler, sorunlarını çözmeye çalışır, küskünleri barıştırır, dertlerine derman olmanın çarelerini arardı. Hiçbir zaman “bana ne”cilik yapmazdı.
O, Aksaray’ın
“Mahir Hoca”sıydı.
İlginizi Çekebilir