1926’DA CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMASI
30 Ekim 2018, Salı 09:10Vilayet Gazetesi’nde “Kasaba’da Cumhuriyet Bayramı’nın Mübareklenmesi” başlığı altında şunlar yazılıdır:
“Teşrin evvelin yirmi dokuzuncu Cuma günü cumhuriyet bayramı olduğundan birkaç gün evvel hazırlanan bir program üzerine merkez vilayette pek parlak resm-i kabul yapılmıştır. İkişer kol nizamında olarak her tarafından gelen jandarma tazim müfrezesi ve mektepleri hükumet konağı önünde belli edilmiş yerlerine dizildiler. Hususiyle ana mektebi müdürü Mürüvvet Hanım’ın himmet ve gayretleriyle mini mini yavrucakları hep bir renkte hep bir biçimde olan vişneçürüğü renkli ve beyaz yaka ve kurdelalı elbiseleri, ellerindeki yine beyaz kurdelalı bayrakları o kadar güzel tertib ve tanzim edilmişti ki her biri gönül alıcı birer çiçek demetine benziyordu. Herkes yerini alır almaz vali beyefendi rüesa-yı memurin, mülkiye ve askeriye resmi elbiselerini giyinmiş oldukları halde hükumet konağından dışarı çıkarak mekteplilere kıtâta selam verip kendileri için boş kalmış yerde durdular. Bir müddet İstiklal ve Cumhuriyet marşlarını hürmet ve hassasiyet ile dinledikten sonra ana mektebinden Mehmet Efendi çıkarak Türk yavrusu olduğunu bir küçük asker ruhunu ve fakat pek büyük olan Türk kanını taşıdığını, sevimli mini mini ağzıyla öyle söyleyişle söyledi ki herkesi titretti. Sonra bir numaralı kız mektebinden Mediha Hanım çıktı. O da değme hanımlara değil erkeklerin bile söyleyemeyeceği tavır ve edayla cumhuriyeti öyle mübarekledi ki sevinçten ağlamamak kabil değildi. Sözünün bir çığırında hocası hanım tarafından eline verilen bir demet çiçeği hemen ikiye böldü. “Ey muhterem vatan! Ey aziz toprak! Biz Türk hanımları seni daima ve daima bu çiçeklerle süsleyeceğiz” diyerek çiçekleri toprağa serpti. Sonra kahramanca bir eda ile “hem seni canımız gibi koruyacağız” dedi. İşte bu söze bu edaya ağlamamak bayılmamak kabil değildi. Onun ardı sıra iki numaralı kız mektebinden Sultan Hanım Cumhuriyet mektebinden Ragıp Efendi ve Orta mektebinden Faruk Efendi sırayla çıkarak gayet ruhlu ve heyecan verici sözleri ezbere söylediler. Bütün halk memnun ve müteşekkir kaldılar. Sonra Vali Beyefendi çıkıp her gün daha ziyade yükselen şan ve şerefle her gün daha ziyade genişleyen terakki ve saadetli Cumhuriyet Bayramı’nın üçüncü yıl dönümünü herkese hükumet lisanıyla kutluladılar. Bu üç senelik çerçevede eski zamanın yüzlerce senesinin sığıştıramadığı işleri birer birer söylediler. Pek muhterem müftümüz İbrahim Efendi tarafından başı açık olduğu halde anlayışlı hazin ve gayet beliğ Türkçe dua okundu. Mektepliler marş söylemeye ve toplar atılmaya başladı.
İlahi bu ne güzel manzara ne sevimli tanışıklık. Herkes yaptığını, yapacağını biliyor. Söylenen sözleri okunan duaları anlıyor. Her vesileden mevcudiyetine daha bir şey katarak her dakika yükseliyor. (Yazıyı olduğu gibi (ç)alanlar olduğu için bazı yerlere bu cümleyi ilave edeceğim ki bubi tuzağına yakalananların yüzüne tükürülsün diye) Sonra kabul-u resmi başladı. Vali beyefendi herkesin ziyaretini odasında kabul ettikten, şeker ve sigara ikram ile i’zaz eyledikten sonra rüesa-yı memurin ile beraber suret-i hususiyede belediyeyi şubeyi halk fırkasını, Türk ocağını, muallimler birliğini ziyaret ettiler.
Bir gün evvel yağmurlu ve gamlı olan gül açıldı, yerlerin çamurları kurudu. Daha fazla güneş yüz gösterdi. Herkes şen, herkes şatır idi.
Jandarma kıt’atı ve mektep efendileri tarafından yapılan fener alayı da bütün geceyi gündüz yaptı.
Bütün halk birlik, terakki, sevgisiyle dolu bir duygu ile hanelerine ve istirahatlarına çekildiler.
İşte cemiyet ruhunun yalnız bir nokta etrafında toplanmış sevimli ruh besleyici bir örneği”.
Not: 1926’daki haberin tamamını doktora tezimden okuyabilirsiniz.