AKSARAY HUKUK TARİHİNE DÂİR…
18 Temmuz 2019, Perşembe 08:56Osmanlı devrinden önce Aksaray’da birçok medeniyet yaşadı. Elbette hepsinin de tarihi vardı. Kimisini tabletlerden, kimisini mezar taşlarından kimisini de vakfiyelerden öğrenmekteyiz. Biz de Aksaray’da iz bırakan medeniyetlerin hukukî tarihinden bahsetmek istiyoruz. Hak verirsiniz ki, belge olmadan tarih ol(a)maz. Onun için farklı medeniyetler arasında kronolojik bir bağlantı yerine asırlarca boşluk bulunmasının normal olduğunu baştan belirtelim.
Milattan evvelki tarihlerde Aksaray’da hukuk tarihinden direkt bahsedemesek de bazı olayları konuyla ilişkilendirebiliriz. Kayıtlara göre Aksaray’da en eski vukuat Acemhöyük’te meydana gelmiştir.
Anadolu Selçukluları Dönemi
Türkiye Selçukluları’nda dinî meseleler ile idarî ve iktisadî konuların birbirine karıştırılmadığı görülür. Kadı, “en seçkinler arasından seçilmesine gayret edilen ve adaleti uygulayan kimse” olarak ifade edilir. Yeni fethedilen bir şehre, ilk iş olarak kadı tayin edildiği görülmektedir. Şerafeddin Hatır tarafından hazırlanan ve Aksaray’a da gönderilen bir fetihname kopyasında “kadılar, imamlar, naibler, görevliler ve Aksaray halkı” ibaresi bulunmaktadır.
Konya kadısı ülkedeki bütün kadıların başkanı olup “kadıü’l-kuzad” unvanını taşımaktadır. Niğdeli Kadı Ahmed, II. Kılıç Arslan zamanında askerî üs olduğu için Aksaray kadısının aynı zamanda kadıasker olduğunu söylemektedir. Konya kadılığına yapılan bir tayin menşurunda; zengin, fakir, yabancı ve yakın arasında fark gözetmemesi, nikâhların akdi, mirasların taksimi, vesika, sicil ve şakların tahririnde, vasiyetlerin takdimi, yetim ve kayıp malların muhafazasında din ve emanet şartlarını yerine getirmesi, şahitlerin doğruluğu ve tezkiyesine dikkat etmesi, vakıf, cami, medrese, hangâh, zaviye, türbe ve yol gibi hayır işlerine nezaret etmesi emredilmektedir. Kadı huzurunda mahkemelerin yaptığı akidler kâtipler tarafından defterlere kaydedilmekteydi. Ancak, bu kadı sicillerinden günümüze gelen olmamıştır.
II. Kılıç Arslan’a atfedilen Alayhan’ın taç kapısındaki figür
Aksaray, II. Kılıç Arslan zamanında bir askeri üs olduğu için, Aksaray kadısı aynı zamanda kadıasker idi. Fakat bu dönemdeki Aksaray kadısının ismi belirtilmemektedir. Yine 1299 tarihinde, Sülemiş İsyanı sırasında, isyana destek verenler arasında Aksaray kadısı ve kardeşi Mü’min’den bahsedilmektedir. Burada kadının ismi zikredilmemektedir. İsyan sonrası Sülemiş Şam’a kaçmış, isyana katılanların bütün malları yağmalanmıştır. Aksaray kadısı ve kardeşi Mü’min’in akıbeti hakkında kaynaklarda bilgi mevcut değildir.
Anadolu Selçukluları Devrinde Aksaray hakkında yapılmış en kapsamlı çalışma Nevzat Topal’ın doktora tezidir. Topal’ın eserine göre şehirde görev yapmış kadılar şunlardır:
Evhadeddin Hüseyin: Sultan İzzeddin Keykavus zamanında (1211-1220) ve Alaaddin Keykubad’ın (1220-1237) ilk yıllarında Aksaray kadısı ve kadıasker olarak görev yapmıştır. Aksaray, II. Kılıç Arslan devrinden beri askeri üs olduğu için şehrin kadısı aynı zamanda ordu kadılığı (kadıasker) ve başkadılık (kadiü’l-kudat) görevini yürütüyordu. Evhadeddin Hüseyin, Sivas Darü’ş-şifa Vakfiyesi (1221) ve Sivas Kesik Köprü Vakfiyesini onaylayan kadı olarak görülmektedir. Her iki vakfiyenin kaydından Başkadılık ve Kadıaskerlik görevinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Evhadeddin Hüseyin’in aynı zamanda Sultan I. İzzeddin Keykavus’un elçisi olarak 1216 senesinde Halep’te Melik Zahir ile görüştüğü de kaydedilmektedir.
EmineddinTebrizi: III. GıyaseddinKeyhüsrev (1266-1284) zamanında memleket kadıları sayılırken, Aksaray kadılık makamında bulunduğu zikredilmektedir. Aksarâyî, “Bunların hepsi içtihad sahibi bilginlerdir. İlmîn dallarında gerçeklerin derinliklerinde ve şer’i kurallarda öyle bir derece ve makama ulaştılar ki...” demektedir. Aksaray kadısı, dönemin en büyük âlimlerinden biri sayılmaktadır. III. GıyaseddinKeyhüsrev zamanında, Selçuklu kadıları sayılırken, ikinci sırada EmineddinTebrizi’nin adı sayılmaktadır ki, bu, Aksaray’ın mühim bir merkez olduğunu göstermektedir. Adı geçen kadının sonraki görevleri ve ne zaman öldüğü bilinmemektedir.
MecdeddinMerendi: Sultan II. Mes’ud dönemi kadılarındandır. 1305 yılında İrencin’den destek bulan Şengit ile Ali Melik ve Ahi Ahmed kavgasında Ali Melik Salime kalesine girmiş, kadı MecdeddinMerendi’nin torunu Ali Melik’i ikna etmiş ve onu katletmişlerdi. Bu olay cereyan ettiği sırada Aksaray kadısı olarak MecdeddinMerendi’nin ismi geçmektedir. Adı geçen kadının ne zaman öldüğü bilinmemektedir.
Tebrizli Mehmed: 1258 tarihli bir satış senedinde, Aksaray hâkimi/kadısı olarak, Tebrizli Mehmed’in ismi geçmektedir.