ANDIMIZ VE TARTIŞMALAR
23 Ekim 2018, Salı 10:06“Modern dünyada ant okumanın yer mi kaldı?” sualine peşinen cevap veriyorum: Japonya, Amerika, Kanada gibi birçok güçlü devlet okullarında öğrencilerine ant okutuyor. Bunu herkes biliyor. Konuyla alakalı bilgisi olmayan, herhangi bir makale okumayan da bilir. Nasıl mı? Bu ant okuma sahneleri birçok filmde de yer alır da ondan.
Ülkemizde okunan ant yakın tarihte kaldırıldı. Danıştay’ın 8. Dairesi andımız için okullara dönmeli diye karar verdi. Ve kıyamet koptu adeta! Karşı çıkanların birçok sebebi var. Tamamına yakını laf ola beri gele cinsinden itirazlar. Birkaç gün önce ben de sosyal medya hesabımdan kısa birkaç cümle ile andımızın okunması gerektiğini yazdım. Baktım ki o yarım yamalak bir tartışma ile vaktim heba olacak. Gün içinde zaten mesaideyim. Akşam da evime gidince geç saatlere kadar doktora tezim için çalışıyorum. Bundan hariç iki ayrı kitabımı da tamamlamaya çalışıyorum. Bu sebeplerden dolayı böyle mühim konularda “feyste” veya başka bir ortamda tartışmak çok zaman alır. Cevap vermesen de “bak, tıkandı kaldı” gibisinden düşünecekler diye ayrıca gerilirim bunun da farkındayım. İşte bunun için buradan yazacağım fikrimi.
Kimilerinin itirazı andın hiçbir faydasının olmadığı yönündeymiş. Yani okunduğunda sanki daha bilgili mi olunacakmış. Bunun bilgiyle alakası yok ki! Bunun şuurla alakası var. Eğitimin bir parçası olduğu için var. Başka ülkelerde okuyan her çocuk aynı başarıyı mı gösteriyor. Ya da hiç okumayanlar çok mu geride kalıyorlar. Bunun fen ya da sosyal bilimlere direkt katkısı vardır diyen zaten yoktur. Varsa da fena halde yanılır.
Sona bırakmadan şunu hemen söyleyeyim ki ant okuma olsun başka meseleler olsun kimse gerçek mevzuya odaklanmıyor. Tartışmaların asıl sebebi ideolojiktir. Lamı cimi yok toplumda lüzumsuz, anlamsız bir ayrışma var. Çok basit bir örnek vereceğim: Birisi Abdülhamid’i seviyor diye Atatürk’ü sevmiyordur ya da tam tersidir diye düz mantık yürütenler olduğu sürece uzlaşmak hatta sakince konuşmak bile beyhude gözüküyor.
Ülkemizin önemli münevverlerinden Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın açıklamasını burada kısaca hatıtla(t)mak isabetli olacaktır: “And için bir ırkçılık, Hitler, Stalin taklidi demeleri de küstahlık! Onu söyleyen insanların ne Hitler'den ne Stalin'den hiçbir haberleri yok ve bunu sorup öğrenebilirler, okutup öğrenebilirler hiç öyle bir zahmeti yok. Yani Avrupa kültürünü almayan doğrudan doğruya Amerikan siyaset bilimi kültürüne bulaşan, ezbere birtakım şeyleri kafalarına yerleştirip aslında daha da beter kendine göre yorumlayanlar yerleştiriyor."
Bu açıklamanın siyasetle bağlantısı var mı sizce? Bence yok. Eğer Ortaylı’nın böyle bir bağı olsa yakın zamanda Cumhurbaşkanı ile bu kadar samimi görüntü vermez ve de bakanlıkta danışmanlığı kabul etmezdi. Yani en başta her şeyi siyasetle ilişkilendirme hastalığından kurtulalım. Siyasetin de eğitimin de sınırları vardır. Kesiştiği yerler elbette vardır ama ikisi de müstakil bilimlerdir.
Bazı öğretmenler sınıflarda onlarca yıldır okunan andımız yerine başka metinleri çocuklara öğretiyorlar. Örneğin aşağıdaki andı okutuyorlar:
Allah'ın kuluyum, Müslümanım, Hz. Muhammed'in (S.A.V.) ümmetiyim...
Dinim İslam! Kitabım Kur'an-ı Kerim! Peygamberim Hz. Muhammed (S.A.V)!
Gayem: Allah yolunda, İslam'a göre, Kur'an-ı Kerim'e göre, Sünnet-i Seniyye'ye göre yaşamak, Allah'ın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından sakınmak, Allah'ın rızasını kazanmaktır!
Allah'ın izni ile yaşadığım müddetçe İslam'ın, Kur'an-ı Kerim'in, Hz Muhammed'in (S.A.V.) yolundan ayrılmayacağım İnşaAllah!
Hayatım, varlığım Allah yolunda feda olsun! Ne mutlu Allah'ın kuluyum diyene!
Ne mutlu Müslümanım diyene! Ne mutlu Hz. Muhammed'in (S.A.V) ümmetiyim diyene!...
Elmayla armut işte böyle karıştırılıyor. Mesele özünden çok farklı yerlere gidiyor. Ne demektir bu? Ben de çocukluğumda ant okudum. Hiç ama hiç böyle bir kıyas aklıma gelmedi. Ant okuyanlar dinden bihaber mi? Dinine, peygamberine karşı mı? Biraz evvel de yazdığım gibi insanlarımızın çoğu bir şeyleri anlamak, konuşmak, tartışmak istemiyor. Kendi inandığından başka doğruyu kabul etmiyor ve karşısındakine de bunu kabul ettirmeye çalışıyor. Bu ayrılık hayra alamet değil ama. Ben gelecek adına kaygılanıyorum. Milletimizi, vatanımızı, bayrağımızı, dinimizi ayrı ayrı sevelim sevmesine de aynı anda da sevelim. Ya değilse millet olamayız. Bir olamayız, birlik olamayız. Olamayınca da Allah esirgesin sonumuz iyi olmaz.