ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

AZM-İ MİLLÎ T.A.Ş. -14-

11 Temmuz 2019, Perşembe 08:57

Un Fabrikasının Açılışı:

Azmi Mili Türk Anonim Şirketi ismiyle 3.8.340 (1924) tarihinde  kurulmasına onay verilen şirketin un fabrikası, bir Cumhuriyet Bayramı günü 29 Ekim 1926 tarihinde  açılması planlanmış olmasına rağmen, gecikmeli olarak 13 Kanunı Evvel 1926’da coşkulu bir törenle açılmıştır . 1926 senesi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti açısından fevkalade önemli gelişmelerin olduğu bir senedir . Özellikle savaşlardan dolayı yoksun, yoksul düşen halkın iktisadi yönden ilerleme karşısında rahatladığını, umutlandığını, moralinin yükseldiğini tahmin etmek hiç de zor olmasa gerektir. Azmi Milli T.A.Ş. tespit edebildiğimiz kadarıyla cumhuriyetin ilk un fabrikasıdır .

Şehir merkezinde, Zinciriye Medresesi karşısında muntazam kesme taştan dört (4) katlı, dikdörtgen planlı olarak inşa edilen  23 metre yüksekliğindeki  binada Türkler ve Almanlar çalışmıştır .

Aksaray Vilayet Gazetesi, 15 Kanunı Evvel (Aralık) 1926 tarihindeki, 9 numaralı nüshasında faaliyete geçen un fabrikasını ve Aksaray’ın gecesini-gündüze çeviren elektrik enerjisini “Aksaray’ın İki Gözü” başlığıyla birinci sayfasında şöyle anlatmaktadır:

“İnsanlar ne garip ilhamların müzahir tecellisidir. Çok defalar akşamüstleri Aksaray’a girdikçe arkasındaki tepeciklerle, evlerini göstermeyecek kadar bol olan kavaklarıyla ortasından geçen ovaya muhtelif arklara ayrılan Ulu Irmak’ıyla kasabanın uzaktan bir gösterişi vardır ki; bu görünüşe her vakit hayran olur kalırdım.

Bilmem vatanımın ücra kalmış bir kısmının asırlar terakkisinden mahrum olduğundan mıdır nedir? Alakalı bir şefkat ve muhabbetle öteden beri Aksaray’ın bu düşünceli halini tekmil yüzüne ince ince örmeli saçları dağılmış, yastığına yaslanmış beyaz sırmalı kuşağından öne doğru serpilen saçaklarını uzun emellerle seyre dalmış ağır başlı dilber bir köylü kızına benzetir ve arzularını tetkik için hiç olmazsa mutlaka şairane olacağını te’hil ettiğim gözlerinin olsun görünmediğine telhifler eder dururdum.

Geçenlerde yine böyle bir akşamüzeri kasabaya girerken uzaktan iki parlak gözlerle bana iki senedir telhiflerini  çektiğin gözlerimi işte sana gösteriyorum. Arzularının bir kısmı hâsıl oldu. Gel istediğin gibi halimi, istikbalimi tetkik ile dediği var.

Artık bendeki sevince hudut yok idi. Bila ihtiyar arkadaşlarıma görüyor musunuz? Aksaray’ın iki gözü demiş bulundum.

Azm-i Milli Şirketi’nin hakikaten halkın azmiyle yaptırdığı 23 küsur metre irtifaındaki muhteşem dakik fabrikasının iki tarafa çatısına astığı 500 mumluk elektrik lambaları binlerce metre uzaktan tesirinde kaldığım dilber köylü kızının iki parlak gözlerini refah ve canla terakkisini isteten nazarlara cazibeli surette gösteriyordu. O vakit kalbimce daha katı olarak dedim ki: herhangi hayal çalışanlar için hakikat olmaktan hiç de uzak kalmayacaktır.

Artık bu dilber kız asri tevellüdünü yapıyor. Keşke şu ince örmeli saçlarını tarayıp da bir örük yapsa arkasındaki lale bağları civarına atsa, o vakit bütün gül çehresiyle mütehassirlerine  arz-ı endam eylese. Şüphesiz ki; bu halde hakikat olmaktan uzak kalmayacaktır.

Allah’a çok şükür feyz-i cumhuriyet her türlü emelleri, hayalleri hakikate çeviriyor. Terakki ve saadete susamış halkı tatmin olmuyor. Kim inanırdı ki, zaman zaman kader hücumlarıyla haneleri harap eden ve her türlü şenlikleri viraneye çeviren amansız tanınmış Ulu Irmak bu kadar itaate alısın da memlekete nurlu saadetler saçsın.

Bu hakikati işte bugün görmekle bahtiyarız. Aksaraylıları samimi kalbimizle tebrik ederken bu işte hayli zahmet çeken ve himmetler saçan Azmi Milli Şirketi heyeti idaresi reisi mebus muhtarımız Vehbi Bey Efendi’ye sayısız ve nihayetsiz teşekkürler ederiz. Aynı zamanda yine fevkalede hizmetleri mesbuk azayı muhteremeden ilim ve irfanıyla terakki ve tecdidperverliğiyle bir misli daha bulunmayan müftümüz faziletli İbrahim Efendi’ye, namus ve ciddiyetle maruf Osman Beyzade Tahir Efendi’ye, halim ve nezaketiyle tanınan Halit Efendi’ye, letaif ve faaliyetiyle meşhur Nesari zade Rıza Bey’e, zeka ve hulul muslihanesiyle   temayüz etmiş Ali Buçuk zade Kuddusi Bey’e, ciddiyet ve istikametle meşhur Abbas zade Mehmet Ağa’ya vazife-i teşekkürlerimizi öder, her hususta saadetlerini, muvaffakiyetlerini dileriz.

Kadir bilen halk arasında kadri bilinenler çoğalır. Bu zevat-ı muhtereme iki seneyi mütecaviz bir zamandır geceli-gündüzlü bu uğurda çok çalıştılar, çok yoruldular. Nimet, külfet mukabilidir. Emin olsunlar ki; gün geçtikçe müesseseler hüsni idare ile teraki ettikçe kendilerinin isimleri daha ziyade hürmetle anılacak ve ebedi hayata mazhar olacaklardır.  Eser evlattan çok iyidir. Evladın talim ve terbiyesine ne kadar çalışırsan çalış bahusus bizde aile teşkilatı matlup derecede tanzim edilmemiş olduğundan ihtiyarın fevkinde bir maniaya tesadüf istidat ve zekaya talik ettiğinden intizar etmediğin halde bakarsın ki, bir şer’al halef çıktı.