BİR ZAMANLARIN MUHTEŞEMİ: ANİ ŞEHRİ
25 Eylül 2019, Çarşamba 09:0318 Eylül 2019’da Kars merkezden şahsî aracı olmayanların 9 ve 13’te minibüslerle ulaşılabileceği Ani şehre 43 km uzaklıktadır. Ben ilk seferle yola çıktım. Ani’ye gitmeden önce belgeseller seyrettim ve yazılar okudum. Ani şehri hakkında çok şey öğrenmeye çalıştım ama ilk olarak UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan, "Dünya Kenti", "Medeniyetler Beşiği", "Binbir Kilise" ve "40 Kapılı Şehir" olarak da adlandırılan Ani’nin 15 Temmuz 2016'da UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edildiğini aktarayım.
Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan, Kars'ın Arpaçay ilçesi yakınında bulunan Ani Ören Yeri, 961-1045 yılları arasında Pakraduni Hanedanlığı döneminde başkent olmuştur. Ermeni hükümdarlarının çok önem verdiği bu şehre 1064’ten itibaren Müslümanlar da eserler ilave etmişlerdir.
Benim de içinde bulunduğum minibüs 9.45 gibi Ani’nin önüne geldiğinde hayranlık ve şaşkınlık yaşadım. Hayranlığı birazdan izah edeyim ama öncelikle şaşkınlığımı anlatayım. Kale surlarının hemen dibinde o kadar çöpün olması görüntü bakımından hiç hoş değildi. Yine kalenin (Arslanlı kapının sağ tarafında ve Selçuklu Sarayı’na yakın olan) kapılarından birisi kapalı olması gerekirken açıktı ve oradan izinsiz girenlere şahit oldum. Kısa bir video çekip duygularımı da hesabımdan paylaştım. Müzekart ile giriş yapılabiliyor. Kartı olmayanlar ise 10 lira ödemek zorundalar. Girişte hemen bir arslan figürü karşılıyor sizi. Sağda ise dört satırlık bir kitabe vardır. Bunun için de Türklerin Anadolu’daki ilk kitabesi denilir.
Zamanlar yara almış kapıdan girdiğinizde muhteşem bir şehirle karşılaşıyorsunuz. Doğuda ve batıda çok antik şehir gördüm ama bu kadar büyüğünü görmedim.
Arkeofili.com’daki bilgiye göre Ani 1319’daki depremde ağır hasar görmüş, daha sonra Timur tarafından ele geçirilerek tahrip edilmiştir. Buna rağmen 1535 Osmanlı-İran savaşında tamamen terk edilinceye dek, şehirde nüfus yoğunluğu fazladır.
Kapıdan girince sağdaki yoldan devam ediyorsunuz. Selçuklu Sarayı da denilen yapının portal kısmı haricinde tamamı neredeyse yeniden yapılmış. Birbirine benzer daire planlı kiliselerin bazıları çok harap olmuşken bazıları günümüze gelebilmeyi başarmıştır. Ama Tigran Kilisesi dış cephesindeki hayvan figürlerindeki sanata hayran olmamak elde değil. Katedral ise bilindiği gibi Alp Arslan döneminde fethin sembolü olarak camiye çevrilmiş ve adı da Fethiye Cami olarak dillendirilmiş müslülamanlar tarafından.
Bir de Anadolu’daki ilk cami olarak bilinen eser Ani’de. 1072’de Ani’ye Alp Arslan tarafından bey/yönetici olarak tayin edilen EbulManucehr’in yaptırdığı söylenen camiinin asıl işlevi ise hala bir tartışma konusu. Ben gezerken iki rehber gördüm. Birisi Ermeni Bagratuni hanedanlığına saray ya da mabet olarak yapıldığı, sonradan minare eklenerek camiye dönüştürüldüğünü söyledi.Başka bir rehber ise başlangıçtan beri cami olarak kurulduğunu ve Anadolu’daki ilk Türk camisi olduğunu ifade etti.
Gün boyunca gezdiğim ve fotoğrafladığım bu antik şehri anlatmak gerçekten zor. Diyeceğim şudur ki, bir an evvel gezip görmek gerekir.