CAVLÂKÎ BABA
13 Temmuz 2018, Cuma 09:33Ervah Mezarlığı’nın kuzey girişinden başka bir tabirle Hırkalı Sultan'ın oradan şehre doğru indiğimizde, karşımıza çıkan ilk camiinin yani Maraşlı Camii'nin karşısındaki hazirede Cavlâkî Baba'nın kabr-i şerîfi ile karşılaşırız.
Cavlâkî Baba'nın kim olduğu hakkında detaylı bilgiye ulaşamadık ancak biz de Hazret hakkında söz söyleyen diğer araştırmacılar gibi, burada yatan zâtın bir Kalenderî şeyhi olduğunu düşünmekteyiz. Zira Cavlâkîler, Kalenderî kollarından bir koldur. Ve bilmekteyiz ki Aksaray'da Kanunî dönemi'nde bir Kalenderhâne dahi var idi.
Cavlâkî Tarikatı'nı Şeyh Cemâleddîn Savî kurmuştur. Kalenderîler için, dolayısıyla Cavlakîler için de denir ki: Onlar, dünyanın nakışlarından, şekillerinden, ağırlıklarından, ümitlerinden, isteklerinden uzak kalmış, her şeyden el ve etek çekmiş, ruhânîlik derecesine yükselmiş, güneşin ışınları gibi saf bir hale gelmiş, hülâsa resmî tekellüflerden, isim yapma kayıtlarından uzak, Allah'tan başkasından her çeşit ilgiyi kesmiş, Hakk'ın Cemal'ini isteyen, Allah'ın teklik feyizlerine varmış kimsedir. Eğer ki bir Kalenderî, dünya ve ahirete yahut dünya ve ahiret ehline içten zerre kadar eğilme ve temâyül gösterse, işte o zaman kendisi gurur ashabından sayılır. Böyleleri, Kalenderîler Zinciri'nden çıkar ve kovulur.
Kalenderîler, insan yüzünü Allah’ın mazharı kabul ettiklerinden, o güzelliğin tam olarak görülmesi düşüncesiyle üzerlerindeki tüm kılları ustura ile alırlardı. İşte buna "Çârdarb" denilir.
Farsça'da "Çâr-Çehâr"; dört ve Arapça'da "Darb"; vuruş anlamına gelir ki bu kelimelerden oluşan ve “Dört Vuruş” anlamına gelen çârdarb, Kalenderiyye’de, özellikle de Kalenderiyye'nin Cavlakiyye Kolu'nda, bazen de Abdal, Melâmî, Şemsî ve Bektaşî gibi tasavvufî zümrelerce uygulanan saç, kaş, sakal ve bıyığı ustura ile kazıma geleneğini ifade etmek üzere kullanılan bir tasavvuf terimidir. Günümüzde kullanılan "Cascavlak" sözcüğü de buradan türetilmiştir.
Cavlaki Baba’nın Kalenderî şeyhi olması ve diğer insanlara göre sefil bir hayat yaşaması sebebiyle olsa ki, Cavlakî Baba'ya Sefil Baba da denilmektedir.
Evliyâ Çelebî, Seyahatnâmesi'nde burada yatan zâtı, Şeyh Necmeddâ'i-i Kübrâ başlığında şöyle açıklar; "Niceler Necmeddâ'i-i Kübrâ derler. Ulu sultândır. Kudduse sirrihu".
Burada yatan zâtın gerçek ismi seyahatnâmede Necmeddâ'î-i Kübrâ diye geçerken bazı kaynaklarda da Necmeddîn-i Suğrâ olarak geçmektedir. Doğrusu hangisidir Allah bilir!
Ancak yine bazı kaynaklarda, Necmeddîn-i Suğrâ'nın kabr-i şerîfinin de vaktiyle Kanlı Pelit'in altında olduğu yazmaktadır. Bu sebeple biz burda yatan zâtın yani Cavlâkî Baba'nın esas isminin Evliyâ Çelebî'nin bize bildirdiği isim olduğunu yani Necmeddâ'i-i Kübrâ olduğunu zannediyoruz.