HASAN BABA VE KEMAL BABA EFSANE DEĞİLDİR!
05 Nisan 2018, Perşembe 09:47Halk arasında daha çok Hasan Baba ve Kemal Baba olarak bilinen Aksaray’ın manevi mimarları kaynaklarda Hasan Dede ve Kemal Dede olarak zikredilir.
İlk valimiz Abdullah Sabri Karter’in eserinde H.936 (M.1529-1530) tarihli bir vakıf kaydı da gösteriyor ki, bu isimler efsane değil hakikattir. Vakfiye Arapça olduğu için günümüz Türkçesiyle ve sadeleştirilmiş haliyle sizlerin istifadesine sunuyorum.
Allah’ın ismiyle bu vesikada yazılmış olan vakıf ve şartları yanımda ikrar edilmiş olup, helaldir. Doğru yol ve şer’i hükümlere uygun olduğu, sıhhat ve lüzumunu akarların evlatları, sonra evlatlarının evlatlarına vakfedilmiş olduğunu tasdik ederim. İnsanların en fakiri Kasım b. Derviş, Akasaray Kadısı -Allah kusurlarını affetsin-
Hayır ve hasenatın inceliklerine vakıf olan, hayırların ve iyiliklerin derecesini yükselten, af ve mağfiretiyle dualara icabet eden, af ve mağfiretiyle kötülükleri gideren, Allah’a hamd olsun. O, insanlara mülk vermiş, gökten ve yerden rızıklarını takdir etmiştir. Ululuk, yücelik, şükür ve övgüler onadır. Odur rızasını kazanmak ve sıkıntılarından kurtulmak için, infak eden kullarını muvaffak eden Vücudu vacib, yokluğu imkânsızdır. Her şekilde şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah ve ortağı yoktur. Ona tevekkül ettim, dönüş onadır. Yine şehadet ederim ki, Muhammed (S.A.V.) O’nun kulu ve elçisidir. En yüce soydan ve en şerefli unsurlardan seçilmiş ve peygamber olarak gönderilmiştir. Diniyle putları, fal okları, dikili taşlar gibi bütün batıl inanışları ortadan kaldırmıştır. Allah (C.C.) onu ahlakların en güzeli ve en güzel edeb ile nitelendirmiştir. O öyle bir Peygamberdir ki, ona itaat edenler gayelerine ulaşır, ona tabi olanlar şeref kazanırlar. O’na, beyan ve belagat ehli olan âline, kurtuluş yurduna davet eden ashabına, haşir ve adalet gününe değin daimi salat ve selam olsun. Bundan sonra, alametlerin birbirini takip etmesi, izlerin birbirine uygun olması, fazilet ve ilim ehlinin beyanı, akıl ve tecrübe sahiplerinin sözleri gösterdi ki, Alçak dünya zalim, ölüm yurdu bela meydanıdır. Kaçış yeridir, kalış yeri değil. Aldanma yeridir, sevinç yeri değil. Onda aziz olan zelildir. Ululuk ehli azdır. Nimetleri, gölge gibi kısa zamanda kaybolan ve hareket halindeki bulutlar gibidir. Sebatı yoktur. Evveli yükseklik ve konaklar; ahiri karanlık ve kabir çukurlarıdır. Peygamberliğine rağmen hiçbir peygamber, gücüne rağmen hiçbir zalim dünyada kalıcı olmamıştır. Doğruyu işitip, uyan, nefsini kötü arzulardan alıkoyan ve “insana ancak çalıştığının karşılığı vardır ve karşılığı ileride görecektir” ayetine uygun davrananlara ne mutlu. Kurtuluşa eren odur ki, dünyada ahreti için hazırlık yapsın ve kıyamet gününe hazırlık için malını harcasın. Çünkü dünya meyletmeyenler için kurtuluş yeri, bilenler için kazanç yeridir. Bahtiyar insan odur ki, fırsatı ganimet bilir ve sözlerini hayır niyetle süsler. Bilir ki bu, ahrette onun için daha iyidir. Şaki insan odur ki kötü ve çirkin ameller işler. Halbuki yaptıkları onun için bir yılana dönüşecektir. Her yönden akıllı insan hareketlerini düzelten, kendine çeki düzen veren insandır. Hamdolsun ki Yüce Allah şunu buyurmuştur: “Mallarını Allah yolunda dağıtanların durumu yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir” . Yine Peygamber (S.A.V.) buyurmuştur ki “Adem oğlu ölünce ameli de kesilir. Ancak şu üç şey müstesna: kendisinden faydalanılan ilim, sadaka-i cariye -vakıf gibi- ve kendisine dua eden salih evlat”. Bu üslub üzere devam eden Rabbinin rızasını kazanmayı en yüksek bir gaye gören, baki olanı, fani ve geçiciye tercih edenlerin cümlesinden olmak üzere hayrat ve hasenat sahibi, bereket ve uğur konağı, uluların övüncü Hasan Dede ve Kemal Dede -Allah onları peygamberin sancağı altında haşretsin- Allah’ın nimetlerinin ona bol, akıcı ve devamlı olduğunu görünce, dünyanın ve içindekilerin fani olduğunu anlayınca, Allah’a dönüş ve dostlardan ayrılışa kesin olarak inandı.