KABAKBAŞ-I VELÎ - EMÎR ŞEYH
18 Eylül 2018, Salı 09:14(Şeyh İzzeddîn bin Hasan Esferayânî)
(Hasanoğlu-PûrHasan)
Ahmet Kuşsan ile birlikte hazırladığımız “Medfun Ecdada Meftun Ahfad” isimli kitabımızdan Kabakbaş-ı Veli ile alakalı kısmı bilmeyenler/okumayanlar için paylaşmak istiyorum.
14. yy'da yetişmiş olan Hasanoğlu'nun hakkında bilinenler çok azdır. 13. yy’ın sonlarında ve 14.yy’ın başlarında yaşadığı öngörülen Hasanoğlu'nun asıl adı Şeyh İzzeddin-i Esferayânî'dir. Şair Türkçe şiirleri'nde Hasanoğlu mahlasını, Farsça Şiirleri'nde ise aynı manada olan PûrHasan mahlasını kullanmıştır.
Hasanoğlu Şeyh İzzeddîn, Azerbaycan Edebiyatı tarihi'nde anadiliyle şiirler yazmış ilk şair olarak bilinmektedir. Varlığından haberdar olabildiğimiz ancak bugün elde nüshası mevcut olmayan en eski divân da yine Hasanoğlu'na aittir.
Şairin divanı, Devletşah Tezkiresi'ne göre, Azerbaycan'da ve Anadolu'da çok iyi tanınmaktadır. Şairin şiirleri, çağdaşı Seyf-i Sarâyî'nin nazire mecmuasında yer almaktadır. Bu durum ise şairin Mısır'da, Memlük Kıpçakçası sahası'nda dahi tanındığını göstermektedir. Sultan Kansu Gavri dahi şairin şiirine nazire yazmıştır.
Hasanoğlu'nun Divân'ı günümüze gelmemiş olsa da şairin üçü Azerbaycan Türkçesi, biri de Farsça olmak üzere dört şiiri bilinmektedir. Şairin edebiyat tarihimize giren bu şiirleri, özellikle de üç Türkçe şiiri, muhakkak ki millî dil ve millî edebiyatımız için, cilt cilt eserler kadar önemlidir.
Bu şiirlerden Hasanoğlu'nun edebî kişiliği hakkında yorum yapamayız ancak şairin hem Farsça hem de Azerbaycan Türkçesi ile dikkate değer eserler vermeye muktedir bir şair olduğunu anlayabiliriz.
Nesimî ve Ahmed-i Daî gibi şairlere de tesir eden Hasanoğlu'nun bir gazeline, Ahmed-i Daî tarafından nazire yazılmış olması, şairin ününün Anadolu'ya kadar ulaştığına işaret etmektedir.
Hasanoğlu, mutasavvıf şairlerdendir. Şair, Şeyh Râziyyüddîn Ali Lala'nın halifelerinden olan Şeyh Cemâleddîn Ahmed Zakir'in müridi ve halifesidir.
Hazret'in nerede vefat ettiği bilinmemekteydi. Muhtemel ki Azerbaycanlı hemşerileri Hazret'in Kabr-i Şeriflerini aramışlardır. Ancak nereden bilebilirlerdi ki Hazret'in Aksaray'da Kabakbaş-ı Velî ve yahut da Emîr-i Şeyh lakaplarıyla gizli kaldığını. Hakikaten de bu lakaplar, Hazret'in kabr-i şerîfinin bilinmeyip, bulunamamasının ve gizli kalmasının sebebidir.
Hasanoğlu'nun mübarek kabr-i şerîfleri, Meydan Mahallesi'nde bir evin bahçesindedir. Mezar taşından Hazret'in Hicrî 757, Miladî 1356 yılında, Şaban Ayı'nda şehid edildiği anlaşılmaktadır. Kabir bahçe içerisinde kaybolmuş olsa da mezar taşları hâlâ korunmaktadır.
Bahçede yan yana dizilmiş altı mezar taşı vardır. Mezar taşlarında şunlar yazmaktadır.
I- "Peygamber buyurdu ki: Yeryüzünün herhangi bir bölgesinde, bir kul secde ederse, o secde ona kıyamet gününde şahadet eder, öldüğü gün de üzerine yazılır." Merhum Mehmed(Muhammed) 744 yılında Dâr-ı Fenâ'dan Dâr-ı Bekâ'ya göçtü.
II- Baş taşı olmadığı için kime ait olduğu tespit edilemeyen bu ayak taşında şunlar yazılıdır.
-Ön Yüz: "Peygamber buyuruyor ki: Şehitlerin ruhları yeşil bir kuşun kanatları arasındadır. Cennet meyvelerini yerler. Arş'ın altındaki kandillerde de eğleşirler, yurt tutarlar."
-Arka Yüz: "...Müminlerin ruhları yedinci göktedir; oradan cennete bakarlar."
III- "Merhum ve Şehid Hasanoğlu Emîr-i Meşayıh, 757 yılı Şaban ayında vefat etti. Toprağı iyi olsun."
IV- "Denildi ki: Kabir cennet bahçelerinden bir bahçe veyahut cehennem çukurlarından bir çukurdur."
V- "Peygamber buyurdu ki: Şehitlerin ruhları yeşil bir kuşun kanatları arasındadır. Cennet meyvelerini yerler. Arş'ın altındaki kandillerde de yuva tutarlar." "Sen dünyada bir garip veyahut bir yolcu gibi din ashabından ol!"
VI- "Peygamber buyurdu ki: Yeryüzünün herhangi bir gölgesinde bir kul secde ederse, o secde kendisine kıyamet gününde şahadet eder. Ölüm gününde de üzerine yazılır. Merhum Ateş Timur 764 yılında vefat etti."
Not: Bu mezar taşlarını merhum Mehmet Hamzakadı okumuş, Konyalı’ya, Aksaray tarihi kitabını yazarken notlarından istifade etmesi için vermiştir. (14 Eylül 1981 tarihli Ekspres Gazetesi)