KİLİSEDEKİ MÜSLÜMAN!
31 Temmuz 2018, Salı 10:27Geçtiğimiz perşembe-cumartesi günleri arasında ulusal basın temsilcilerinden bazıları şehrimizdeydi. Belediyemizin konukları olarak şehrimizin tarihî güzellerini görmek isteyenlerin bazılarına da bu fakir verilen görev icabı mihmandarlık yaptı. Medrese ile Azm-i Millî Bilim ve Sanayi Müzesi hakkında bilgi verdikten sonra müzeye geçtik. Aşıklı kazılarında bulunmuş olan 20-25 yaşlarındaki bir kadının kafatası ilgilerini çekmiş ve yeniden haber yapmak istediklerini söylediler. Fakat müze müdürü Yusuf Bey mevzuat gereğince açıklama yapamayacağını söyleyince biz de muhabir arkadaşlarımız Halit ve Hasan Beylerle Aşıklı kazı başkanı Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran hocamızın yanına gittik. Fakat hocamız da yasa gereğince açıklama yapamayacağını beyan ettiler. Sabah Gazetesi’nin muhabiri ve DHA muhabiri olan arkadaşlarımız şaşırmakla beraber eli boş gitmek istemediler. Aşıklı hakkında birkaç cümle de olsa bilgi vermemi istediler. Şehir tarihi hakkında araştırmalar yapan birisi olarak birkaç cümle değil, birkaç sayfalık da konuşabilirim ama kazı başkanı varken ben konuşmak istemediğimi beyan ettim. Fakat kazı başkanı hocamız kazı evinde idi ve kazı alanında muhabirler ile ben vardım. Şehrimizin tanıtımına katkımız olacaksa muhabirleri boş göndermeyelim diye mecburen açıklama yaptık.
Oradan da Ihlara Vadisi’ne ulaştık. Belisırma girişinde DHA muhabiri arkadaşımız Hasan Bey drone ile çekim yapmak istediğini söyledi. İlk başta izin verilmedi. Sonra görevli arkadaşımız kimle görüştü bilmiyorum. Haber amaçlı olan bu izin talebine olumlu cevap verildi. Malzemeleri taşıdık ve çok geçmeden Kırkdamaltı Kilisesi’ne çıktık. Sıcakta ve malzemelerle çıkması biraz zor olsa da manzarası harika vadimiz yorgunluğu alıveriyor.
Malumunuz vadide çok fazla sayıda kilise, şapel var. Bunlarında yanında bir de kaya cami var. Yakın dönemlere kadar Cuma namazı kılınan bu mekânın da fotoğraflarını çekmiştim. Saint Georgios’a ithaf edilen kiliseye sonradan Kırkdamaltı Kilisesi denilmiştir. Ayrıca Saint Georgios ile Saint Grigorios çoğu zaman bu kilise hakkında bilgi verilirken karıştırılıyor. Aralarında yaklaşık olarak 300 sene vardır. Ortodoks mezhebinin kurucusu olan hemşehrimiz Aziz Grigorios ile bahse konu olan kilisenin adındaki Saint Georgios (Kırkdamaltı) aynı değildir. Burada dikkati çeken kiliselerde görmeye alışık olmadığımız freskodur. Freske baktığımızda Hıristiyanların arasında hem de saygı duyulduğu, vefa gösterildiği belli olan şahıs bir Müslümandır. Ya da kendilerine çokça yardımcı olan bir Müslümana saygı ifadesi olarak, ahde vefa olarak hıristiyan birisini Müslüman kıyafet içerisinde de temsil etmiş olabilirler. Bu konu çok net değil ama kilise içerisindeki kitabede ismi geçen II. Mesut’tur. Müslümanlar Peygamberimizden öğrendiği gibi başka inanç sahiplerine zulmetmez. Saygı gösterir. Müsamaha dinimiz gereğidir. Selçuklular da zamanında paganist Roma’dan kaçıp bölgeye sığınanlara hoşgörülü davranmıştır. Kilisedeki görsel de bunu gösteriyor.
Kendi çektiğim iki fotoğrafı sizlerle paylaşıyorum.
Unutmadan şunu da ilave edeyim: Zamanında bazı şuursuzlar “gavurlara” zarar veriyorum diyerek bu dilsiz resimlere zarar vermiştir. Gözlerini oyduklarında sevap kazandığını zanneden bu cahillerin soyu tükendi diye düşünüyorum. Olur da bir gün size böyle bir cahil denk gelirse lütfen haddini bildiriniz.