MÜNEVVER BİR İMAM: AHMET GÖKÇE
27 September 2018, Thursday 09:00Dünkü yazımda Aksaray Belediyesi Azm-i Milli Müzemize eski(meyen) kitaplardan bağış yapan Hilmi-Fetullah Karakaya’dan bahsetmiştim. Getirdikleri kitaplar Taşpınar Ortaokulu eski müdürü Hilmi Karakaya hocamızın kayınpederi olan merhum Ahmet Gökçe’dir. 1936 Nurgöz doğumlu imam Ahmet Gökçe 2016’da hakkın rahmetine kavuşmuş. Şimdilik merhum hakkında çok şey bilmesem de kendisinden kalan evrak, dergi, kitap ve notlara bakarak bazı şeyler söyleyebilirim. İşte bugünkü yazımda merhum hakkındaki daha doğrusu münevver yönüyle alakalı bir denemem olacak. Öncelikle kitapların bazıları oldukça yıpranmış vaziyette. Kimisin kapağı yok, kimisinin şırazesi kaymış, kimisinin de sayfaları eksik. Hatta bazı sayfalar var ki arapsaçına dönmüş vaziyette. Merhum özellikle 1970-80’li yılların İslamî çizgisi olan tüm dergilerini satın almış. Birçok dergi sıralı olduğu için abone olduğunu da düşünebiliriz. Merhumun kitapları arasında 1800’lü yıllara ait olanlar da var ama beni en çok etkileyen 1927 tarihli Nutuk oldu. İmamların münevver ve müdekkik olanlarına hayranım. Ama sadece ve sadece vakitlerde camiye gelip, kendisini geliştirmeyen ve bundan da gocunmayan, dertlenmeyen namaz kıldırma memurlarından da nefret ederim. (Açık söyleyeyim bu tip imamların ardında namaza durmuyorum. Uzak da olsa adam olan bir imamın görev yaptığı yere gidiyorum.)
Merhum Ahmet Gökçe hoca da kitaplığında Nutuk’un bu özel baskısına sahip olmakla hakikati araştıran birisi olduğunu gösteriyor. Aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi elimde tuttuğum bahsettiğim Nutuk’tur. Meraklı olanlara açık olan arşivimizde tüm belgelere, kitaplara dokunabilir, araştırma yapabilirsiniz. Ama hiçbir belgenin, kitabın arşivden çıkmasına müsaade etmiyoruz. Ki, herkesin bildiği gibi tüm arşivler bu prensiple hizmet verir.
***
İki gün önce birisi ben arşivde çalışırken içeriye girdi. Hoş-beş derken tarihi çok sevdiğini söyledi. Ben de çok memnun oldum tarih seven birisinin ziyaretinden. Ama daha birkaç dakika geçmeden “İsmet İnönü döneminde biz tümden cahil kaldık. O’nun döneminde kütüphaneler yakıldı” demesin mi? Ben İnönü’nün avukatı değilim ama yanlış bilgiyi düşmanıma da yakıştırıp söyleseler gönlüm razı olmaz. Nasıl padişahlar için saçma-sapan iddia sahiplerine kızıyorsak yakın dönemdeki devlet adamlarına da atılan iftiralara tepki göstermeliyiz. Ben ilmin namusunun bunu gerektirdiğine inanıyorum. İnönü döneminde epeyce yanlış yapıldı ama kütüphane hiçbir zaman yakılmadı.