ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

SEYDİBEŞİR ESİR KAMPI VE AKSARAY -3-

30 Kasım 2018, Cuma 08:58

Kampın tam adı “Seydibeşir Kuveysna Dört Numaralı Osmanlı Üsera-yı Harbiye Kampı”ydı. Kızılhaç heyeti tarafından 6 Ocak 1917’de ziyaret edilen Seydibeşir kampı, İskenderiye şehrinin 15 km kuzey doğusunda, deniz kenarıyla kumul tepeciklerinin kesiştiği küçük bir vadide kurulmuştu. Kampın içinde palmiye ağaçları vardı ve açık havaya nazır bir konumdaydı. Kampın en yüksek noktasından görünüm çok genişti. Kampın içine doğru trafik akışını sağlamak için yeni bir yol yapılmıştı. Palmiye ağaçlarıyla çevrelenmiş düz bir alan; oyunlar, tenis ve futbol için ayrılmıştı. Seydibeşir kampı, Kızılhaç heyetinin ziyaretinin gerçekleştiği dönemde hâlâ tam anlamıyla tamamlanamamış ve inşaat faaliyetleri devam etmekteydi.

Seydibeşir kampında 60’ı 1915 Şubatından beri tutsak bulunan 430 subay, subaylarıyla birlikte esir edilmiş olan 410 emir eri, 10 imam ve Mekke’de Şerif Hüseyin tarafından yakalanıp İngilizlere teslim edilmiş 20 sivil bulunmaktaydı. Kamp komutanlığını Yarbay Coates yürütüyordu.

Seydibeşir Esir Kampında Şehitler ve İskenderiye’de Şehitlik

Seydibeşir kampında 13 tanesi subay olmak üzere toplam 500 esir vefat etmişti. Ölen esirler için İngilizler tarafından bir kabir inşa edildi. 1941 yılında kabrin bulunduğu yerde ölen esirlerin anısına bir şehitlik inşa edildi. Zaman içerisinde tahrip olan ve bakıma ihtiyaç duyan şehitlik, 1968 yılında büyük bir onarımdan geçirilmiştir. Mısırda’ki Seydibeşir Kuveysna Usera-yı Harbiye kampında esir tutulanlardan birisi de Bolulu Mehmet Bey’di. Orada şehir düşmüştür.

Esaretten dönenlerden birisi de İsmail Hakkı Nakıd Bıçakçıoğlu’dur. Savaş öncesinde ve esnasında mektupçuluk görevini yerine getiren Bıçakçıoğlu, Hicaz mektupçusu iken esir düşmüş ve Seydibeşir Kampına götürülmüştür. Seydibeşir’de üç buçuk yıl süren esirlik sonrasında kavuştuğu özgürlükle aşağıdaki şiiri yazdığını Hakkı Tarık Us’un eserinden öğreniyoruz:

Adalet, merhamet, hep lâfz-ı bî-mânâdır, aldanma!

Sana bir başka millet, başka devlet yâr olur, sanma!

Emîr-i kabe olsun, safderunluk eyleme, kanma!

1341’i yâd et, 1341’i yâd et!

Zafere tarih yazdığı bu günlerden çıkıp da Yunanlıların denize döküldüğünü gördükten sonra, İzmir’e gelince oranın meclis-i umumîsinde aza olarak hizmete koyulmuştur.

Bir Esir Mektubu

Kuesna’da (Kahire-Mısır) İngilizlerin esiri Konyalı Ahmet Ziya, Kapu Camii civarında ikamet eden kardeşine bir kurban bayramında yazdığı mektubunda, vatandan uzak, gurbet âlemlerinde üzüntü, hasret gözyaşlarıyla dolu olarak on ikinci bayramını geçirdiğini söylemektedir. Mektubunu yazdığı “Solgun kâğıt parçası” onun için bir teselli olamaz. Uzun yazamaz; çünkü teessürü fazla yazmasına manidir.

Kuesna-Kahire

Muhterem Efendim.

Bu mektubum Kurban Bayramı'nın birinci gününe müsadif bir zamanda yazılıyor. On iki bayram ailelerden uzak gurbet âlemlerinde yapılıyor. Bu Kurban Bayramı da hayat-ı esaret de idrak ediliyor. Bugün herkes bizim kadar belki müteessir olamaz. Bu gün herkesten ziyade bizlerin gözleri eşk-i ye's ve nevmidi ile dolgundur.. ! Gözyaşlarımla sizin bayramınızı tebrike vasıta olacak şu solgun kâğıt bence medar-ı teselli olabilir mi? Dün Isparta'dan mektub aldım. Bu Pederimin el yazısıyle değil Mehmed tarafından yazılmış. Acaba Pederciğim bir iki satırlık bir şey yazacak kadar iktidarı ha'iz değil mi? Mektubda Pederiniz ihtiyarlıkla vakit geçiriyor. Bu ne demek? Hakikat-i mesele ne ise yazılmıyor. Binaen-'aleyh: bu; beni ikna edemeyeceğinden rica ederim bu meseleyi siz etraflıca yazın. Hemşirem Hanım'ın ellerinden öperim. Du'a verin. Nejad'cığımın gözlerinden öperim. Teessürüm yazmağa manidir. Baki! Ellerinizi öper ve Allah'a emanetlerim. 6/ Eylül/35

Biraderiniz Ahmed Ziya