SEYDİBEŞİR ESİR KAMPI VE AKSARAY -4-
03 Aralık 2018, Pazartesi 09:24Kör Edilen Askerler
Mısır’daki esir kamplarının adı, esirlerin ne zaman özgürlüğüne kavuştuğu gibi konular belli iken Seydibeşir Esir Kampındaki esirlerin kör edilmesiyle alakalı tartışmalar maalesef son bulmuş değildir. Bazı araştırmacılar başta olmak üzere birçok insan konuyla alakalı daha net bilgilere ulaşılmadan bu kör edilme hadisesinin doğruluğunu kabul etmeyeceklerini söylemekteler. Fakat daha 1917’deki bir raporda Mısır’da İngilizlerce kasten kör edilen esirlerden bahis vardır. Kızılay teşkilatıyla (1914-25 yılları arası) alakalı 1989 yılında tamamlanmış bir doktora tezinde ATASE Arşivi mesnetli rapor oldukça önemlidir. 1917’de Gazze’nin Mekara Köyü civarındaki muharebede İngilizler’e esir düşen mülazım-ı evvel Halit Bey raporunun bir yerinde şöyle diyordu: “… Hin-i esaretimde efrad kamplarında efradımızın iaşesi gayrimuntazam idi. Turşu yemeği verildiğini ve efradımızı bu az gıda ile ağır hidmetlerde [işlerde] her gün için üç-beş saat çalıştırdığını ve hastalanan efradımızın tedavisine bakılmak üzere Ermeni ve Rum etıbbalarını [doktorlarını] istihdam ederek efradımızın yüzde otuzunun gözlerini kör ve yüzde on beş-yirmisinin de zehirleyerek öldürdüklerini işitiyorduk. Hatta bu husus için Türk üsere kumandanları İngilizler’e müracaat ettiler ve sonra Türk doktorları gönderdiler.
TBMM’de 27 Mayıs 1921 günkü toplantıda “Edime Mebusu Şeref Bey’le arkadaşının Malta mevkuflarına dair takriri” başlığı altında Seydibeşir Kampındaki durum da izah edilmiştir. Edirne’nin iki mebusu Şeref Faik ve Mehmet Bey’lerin imzasıyla mecliste okunan metnin diline hiç müdahale etmeden konuyla alakalı kısmı aşağıya alıyoruz:
“B. M. M. Riyaseti Celilesine
Zâlim milletin (İngilizler) elinde neler çekmekte olduklarını düşünerek bunların bir gün evvel kurtulmaları için Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin müsbet ve seri bir teşebbüste bulunması hususunu fazilet ve hamiyetin canlı bir timsali olan Meclis-i Âlinize arz eyler ve Anadolu'da mevkuf Ravlenson ve emsali İngilizlerin bu mağdur Türk evlâdı teslim edilmedikçe iade edilmemesini teklif ederiz ve Mısır'da bililtizam İngiliz'in tathiratı fenniye bahanesiyle miktarı muayyeninden fazla (Krizol) banyosuna sokarak gözlerini kör ettikleri on beş bin evlâdının üzerinde irtikâb edilen bu cinayetin müteammit failleri olan İngiliz tabipleriyle garnizon kumandan ve zabitlerinin tecrim edilmesini de ilâve eyleriz”.
Bu takrir üzerine 28 Mayıs 1921’de Mustafa Kemal Paşa’nın ve 11 bakanın imzası bulunan bir karar alınmış ve konunun takipçisi olunacağı belirtilmiştir.
Aksaray’la mezkûr esir kampının alakasına gelince. Ihlaralı Mahmut Efendi de esir kampına gönderilen askerlerimizdendir. Sonradan Güçlüer soyadını alacak bu askerimizin oğlunu kanaatimce herkes tanıyordur. Tapucu Hasan Güçlüer! 1880’de doğan ve 1951’de vefat eden Mahmut Güçlüer’in torunlarından Feyhan Kayaalp’ten temin ettiğim fotoğraflardan önemli şeyler öğreniyoruz.
2015 yılında “Aksaray’da mesleklerindeki ilk kadınlar” konulu araştırmamı yaparken tanıştığım Feyhan Kayaalp hanımefendinin şahsî arşivini incelerken Seydibeşir Esir Kampı’ndan dedesine gelen fotoğrafları görünce çok heyecanlandım ve birer kopyasını aldım. Bu fotoğraflar gözlerini kaybeden askerleri göstermiyor. Lakin I. Dünya Harbi’ndeki esir Osmanlı askerleriyle alakalı fotoğrafların azlığını da düşündüğümüzde mezkûr esir kampındaki askerlerimizi göstermesi bakımından oldukça kıymetlidir. Fotoğrafa bakan -istisna hariç- herkes kanaatimce ay-yıldızlı bayrak için canından, cananından geçen askerimiz için, babası için, dedesi için dua edecektir. Zaten bu çalışmayı yapmamızın asıl amacı da ahde vefayı hatırla(t)maktır. Daha fazla bilgi için biraz daha beklemeniz gerekecek. Allah izin verirse yine bu sayfalardan sizlere biraz daha bilgi takdim ederken mevzubahis fotoğrafları da göreceksiniz.