SEYDİBEŞİR ESİR KAMPI VE AKSARAY
28 November 2018, Wednesday 09:02Seydibeşir Esir Kampı’nın Aksaray’la nasıl bir bağlantısı var diye merak edenler biraz sabretmek zorunda. Fazla değil, sadece birkaç yazı sonrasında izah edeceğim. Öncelikle konuyu anla(t)maya çalışmak daha isabetli olacak kanaatimce.
Özellikle son on yıldır “gözleri kör edilen 15.000 Türk askerinin hikâyesi biliniyor mu?” ya da “Seydibeşir’de kör edilen Mehmetçik” gibi başlıklar altında servis edilen haberlerin neredeyse tamamında birkaç cümle tekrar edilip durmaktadır. Örneğin 2012 tarihli bir haber şöyledir:“15 Bin Mehmetçiği Kör Ettiler. 15 bin Mehmetçiğe yapılan bu vahşet unutulur mu? Ama maalesef unuttuk. 1. Dünya Savaşı sonrasında Mısır'da Seydibesir Kuveysna Osmanlı Usera-yı Harbiye Kampı'nda Mehmetçiğe yapılan bu vahşetin sır perdesi halen aydınlat[ıl]abilmiş değil” . 2015’te yapılan haberdeki ifadeler de farklı değildir.
İstisna hariç, yapılan bir haberin içeriğinde ayrıntı yoksa sonraki yıllarda yeniden yapılan haberde artık konu hakkında yapılan araştırmalarla gelişir/geliştirilir. Veya bir haberin hele de bu haber çok iddialı rakamları hâvi ise sonradan daha da kuvvetli belgelerle yapılan haberin doğruluğu pekiştirilir. Ya da habere yapılan itirazlar değerlendirilir ve heyecanla yazılan ifadelerin yerine daha net bilgiler yazılır. Az önce de bahsettiğimiz gibi yıllar içinde neredeyse hiç değişmeden aynı haber metni devam edip gelmiştir. Mesela şu haber de 2018 tarihlidir: “Seydibeşir’de kör edilen 15 bin Mehmetçik. Türk askerine yapılan bu vahşet unutulur mu? Tarih birçok şeyi geride bırakabilir, silebilir fakat Mehmetçik’e yapılan bu katliamı unutmamak vatan borcudur”.
TRT yetkililerinden birisinin 2017’deki verdiği bilgiler (bazılarına göre müjde!) arasında kör edilen askerlerin hayatının dizi olacağı da dikkati çekmiştir. Haberin üst başlığı oldukça ilgi çekicidir: “Şimdiden gözyaşlarınızı silmek için mendilleri hazırlayın! TRT "Filistin" dizisi için kolları sıvadı! Hikâye çok çarpıcı”. Yine aynı haberde TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren’in, meşhur bir diziyi 60’dan fazla ülkeye sattığı vurgulandıktan sonra TRT'nin yeni projeleri hakkında verdiği ipuçları arasında Seydibeşir Kampı'nın da dizisinin çekileceği ifade ediliyor.
Pekâlâ, yıllardır hem de ülkenin en önemli kurumları dâhil ayrıntıları belli olmayan tarihî bir iddia hakkında hükmünü vermiştir? Bu iddia mıdır hakikat midir?
“1918 yılından 1920 yılına kadar İngilizler tarafından yapılan büyük işkenceler sonrasında kampta 15 bin Mehmetçik “krizollu” maddenin döküldüğü havuzlarda' vahşice kör edildi” iddiasıyla alakalı olarak arşivlerde ve ciddî yayınlarda detaylı bilgiler görebilmiş değiliz. Peşinen ifade edelim ki biz de bu çalışmamızda “kasten kör edilme” hadisesiyle ilgili olarak herhangi bir iddia sahibi değiliz. Yaklaşık bir asır önce yaşanmış hadiseyi -ilgili olan herkes gibi- merak ettiğimiz için anlamak ve elimizden geldiğince anlatmak gayretinde olacağız.
Tarihimizin hem de yakın dönemin yabancısıyız adeta. Başka milletler de bizim gibi midir acaba? Son zamanlarda bu tarih bilmezliğimizin yanında bir de tarafgirlik var ki insanın canını ayrıca sıkmaktadır. O kadar üzücü bir boyuta gelmiştir ki bu taraf olma durumu “tarihî şahsiyetlerden birisini seviyorsan öbürünü sevmiyorsun ya da sevemezsin” gibi inanılmaz bir düz ve saçma mantık örneği olmuştur. Evet, bazı ayrıntılı bilgi-belgesi olan tarihî hadiselerde az önce bahsettiğimiz tarafgirlikten dolayı sis perdesi koyulaşıyor. Fakat çalışmamızın konusunu teşkil eden mezkûr esir kampındaki bilinmezliğin sebebi başkadır. Burada belge-bilgi eksikliği söz konusudur. Ya gerçekten belge-fotoğraf çok az ya da gün yüzü görmemiş belgeler (rapor, fotoğraf vs) özgürlüğe kavuşmak için bekliyorlar!
2012’de yapılan bir haber için fikrine müracaat edilenlerden merhum Aytunç Altındal (1945-2013) konuyla alâkalı -bunu ben bilmediysem kimse bilmiyordur gibi epeyce de iddialı olarak- şunları söylemiştir: "Bu konudaki belgeler ortada yok. Böyle bir olayın nasıl olduğu ve nasıl yaşandığını belgeleri göremediğim için bir yorumda bulunamıyorum. Bilmediğim konu hakkında yorum yapmam doğru olmaz. Böyle bir bilgiye ve belgeye sahip değilim. Bunu ben bilmediysem kimse bilmiyordur. Bu olayda beni düşündüren bir havuz dolusu asit koyabilmek mümkün değil. Bunlar teknik olarak mümkün olmayan şeyler..."