TÜRKİYE’NİN YAKIN TARİHİ -2-
25 Ekim 2018, Perşembe 09:50Rusya’nın hırsıyla Osmanlı’nın iyice zorda kalmasının kendilerine daha çok zarar vereceğini öngören İngiltere, Sardunya ve Fransa çıkacak savaşta Osmanlı’nın yanında yer almayı kararlaştırmıştı. Kırım Savaşı ismiyle bilinen bu savaşta Rusya yenildi ve barış için Paris Kongresi düzenlendi. Rusya’ya karşı Osmanlı’yı sağlamlaştırmak için Paris Antlaşması’nda Osmanlı’nın Avrupa hukukundan faydalanması ve topraklarının bütünlüğünün korunması kararlaştırıldı. Bunların karşılığında da Osmanlı, Islahat Fermanı’nı yayınladı. Bu ferman Osmanlı’nın daha başka bir ifadeyle devrin yöneticilerinin umduğu güzergâhın dışına daha ilk zamanlarda çıkmıştı. Yani, ahali arasında eşitlik olunca problem kalmaz hayalinde olanları çok kötü bir final bekliyordu!
Tanzimat dönemiyle başlayan ıslahatlar ve daha birçok konu üzerinde kafa yoran münevverler arasında görüş ayrılıkları daha da derinleşti. Bu elbette kaçınılmazdı. Yazılanlara bakıldığında Tanzimat’la birlikte gelen değişimlerin yeterli olmadığını ve padişahın yetkilerinin de kısıtlanması, başka bir ifadeyle halkın egemenliğinin kademeli olarak gerçekleşmesi hayal ediliyordu. “Hayal” kelimesini özellikle tercih ediyoruz, çünkü 19. Yüzyılın ikinci yarısının hemen başında mutlak hâkimiyetin sonlanması hayaldi. 20. Yüzyıla az kala hayalin gerçekleşeceğine dair ümitler/beklentiler arttı.
1865’ten I. Meşrutiyet’in ilan tarihi olan 1876’ya kadar Yeni Osmanlılar Cemiyeti meşrutî idarenin egemen olması için çabaladılar. Sonraki yıllarda ise halefleri kabul edilen Jön Türkler sahneye çıkmıştır. Jön Türkler 1876-1909 arasında etkisini hissettiren ve II. Abdülhamid rejimine karşı muhalefetleriyle bilinen hareketin adıdır.
Karışıklıklar ve olaylar sadece Abdülhamid döneminde olmadı. Evvelinde birçok hadise olduysa da mevzumuz olmadığı için özetin özetiyle asıl konumuza gelmek istiyoruz. 1876 senesinin 30 Mayıs’ında Abdülaziz tahttan indirildi ve yerine V. Murat geçti. Bu arada Mithat Paşa’nın Vükela Meclisi’ne sunduğu 19 maddelik anayasa tasarısı kabul olunmadı. Meşrutiyetçilerin durumu pek karanlık gözükürken iki gelişme Osmanlı’yı meşrutiyete yaklaştırdı. Bunlardan ilki padişah V. Murat’ın gizlenmeyecek duruma gelen aklî dengesizliği; diğer hadise ise meşrutiyete en fazla karşı koyan Hüseyin Avni Paşa’yı Mithat Paşa’nın konağında bir toplantı yapıldığı sırada -16 Haziran 1876- Çerkes Hasan’ın vurmasıdır. Akabinde hükümeti temsilen Mithat Paşa Abdülhamit ile görüşüp meşrutiyeti ilan ederse kendisini tahta geçirecekleri konusunda anlaşma yaptılar. (Abdülhamid, meşrutiyet yönetimi koşulunu kabul etmeseydi vükela Mehmet Reşat’ı tahta geçirmeyi tasarlıyordu.)
31 Ağustos 1876’da II. Abdülhamid V. Murad’ın hal edilmesi üzerine törenle tahta çıktı. Tören esnasındaki hareketlerinin güven verdiği, Sadrazam Mehmet Rüştü Paşa ile Mithat Paşa’ya nezaket ve hürmet gösterdiği kaydedilir. Bu töreni devletin bütün şehirlerinde üç gün süren şenlikler takip etti. Günder beş vakit top atıldığını, münadilerin sokaklarda cülûsu haber verdiğini, resmî ve özel binaların bayraklarla süslenip geceleri de aydınlatıldığını kaynaklar haber vermektedir.