TÜRKİYE’NİN YAKIN TARİHİ -7-
16 Kasım 2018, Cuma 09:42Meclisin Açılışı
17 Aralık 1908 de Ayasofyaya yakın adliye binasında göz kamaştırıcı bir törenle açıldı. Meclis padişah tarafından açılmalıydı. II. Abdülhamid bu görevi içten gelen bir istekle değil sadrazamın çekilme tehdidi üzerine yaptı. Başkâtibine okuttuğu söylevin özü şuydu: “Memleketimizin anayasa ile yönetilmesi hakkındaki azmim kesindir ve değişmeyecektir.” Meclis ile alakalı olarak Karal, “Mebuslar Meclisinin dış görünüşü ümit verici ise de içerisi ümit kırıcıydı” der.
Seçilen meb'usların 142si Türk, 60'ı Arap, 251 Arnavut, 23'ü Rum, 12'si Ermeni, 5'i Yahudi, 4'ü Bulgar, 3'ü Sırh, l' i Ulah olmak üzere 275 kişiden terekküp etmektedir.
Otuz bir Mart Vakası
28 Şubat 1997’de meydana gelen postmodern darbe girişii başta olmak üzere 27 Mayıs 1960 darbesinden başlayan ve -kesinlikle artık son olmasını can-ı gönülden dilediğimiz- 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi de dahil gerçekleşen tüm darbe ve darbe kalkışmalarıyla gündeme gelen “Otuz bir Mart Vakası” tam olarak bugün bile tam olarak anlaşılamıştır. Karanlıkta kalan kısımlar belgelere yansımamıştır. Özellikle padişahın bu hadisenin neresinde ne kadar olduğu galiba hiç bilinemeyecek. Tezimizin farklı yerlerinde de belirttiğimiz gibi tarihi ilim tahtından indirip işportalacıların tezgâhına yerleştirmeye çalışan objektiflikten çok uzak sözde tarihçiler yüzünden meseleler gittikçe de karışacağa benziyor.
“Otuz Bir Mart Vakası” elbette hemen olup-biten bir hadise değildi. 31 Mart günü yaklaştıkça Meşrutiyet ve İttihat-Terakki düşmanlığı artıyor ve mürtecilerin de dahil olduğu muhalefet grupları tansiyonu tırmandırıyordu. Bir tarafta hükümet ve İttihat-Terakki cephesi, öbür tarafta ise bütün muhalefet cephesi vardı. Olayın yakın nedeni Serbestî Gazetesi’nin başmuharriri Hasan Fehmi’nin 6 Nisan 1909 tarihinde Galata Köprüsü üzerinde öldürülmesidir.
Nihayet 31 Mart 1325 (13 Nisan 1909) Salı günü, Üçüncü Ordu’dan getirilip Taşkışla’ya yerleştirilen Avcı Taburları askerleri, başlarında Arnavut Hamdi Çavuş olmak üzere, “biz şeriat isteriz” iddiasıyla silahlanarak isyanı başlattılar. Diğer kışlaların da iştirakiyle isyan büyüdü. İsyancıların istekleri şunlardan ibaretti: Hüseyin Hilmi Paşa hükümetinin istifası, Meclis-i Mebusan Reisi Ahmet Rıza, Harbiye Nazırı Ali Rıza Paşa, I. Ordu Komutanı Mahmut Muhtar Paşa, Taşkışla Komutanı Esat Paşa, Talat Bey, Rahmi Bey ve Hüseyin Cahit Bey’in görevlerinden uzaklaştırılmaları, şeriatın uygulanması, isyancıların affedilmesi ve görevinden alınan alaylı subayların geri dönmesi
İstanbul'da yerleşen ve derneğin propagandasının alabildiğine işlediği 1. Ordu'nun askerleri, çoğu diplomalı (mektepli) subaylarının silahlarını ellerinden alırlar; kente yayılarak, Galata Köprüsü'nü aşıp, Parlamento'nun karşısındaki Sultanahmet Alanı'nda toplaşırlar. 31 Mart günü boyunca, başka birliklerden olanlar, din adamları ve medrese öğrencileri gelip katılır kendilerine.
Nitekim Mahmut Şevket Paşa yüksek komutasında II. ve III. Ordu’dan Hareket Ordusu adıyla askeri birlikler trenle İstanbul’a gönderildi. Hareket Ordusu Yeşilköy’e geldi ve karargâhını kurdu (19 Nisan 1909). Hareket Ordusu Yeşilköy’de isyanı bastırmak ve İstanbul’u işgal etmek için hazırlıklar yaparken, İstanbul’dan kaçan mebuslar ve Ayan Meclisi üyeleri Yeşilköy’de 22 Nisan 1909 Perşembe günü Meclis-i Umumi-i Millî adı altında müştereken toplanmışlardı. Sait Paşa Ayan Meclisi’ne, Ahmet Rıza Meclis-i Mebusan’a başkan seçildiler. Artık Milli Meclis ile Hareket Ordusu birlikte hareket ediyorlardı.
19 Nisan’ da bu kuvvetlerin komutanı Hüseyin Hüsnü Paşa İstanbul halkına bir bildiri yayımladı. Bildiri devrimci bir biçimde yazılmıştı. Amaç, özet olarak şu suretle anlatılmakta idi: “Millet, Anayasa’nın ayaklar altına alınmak istediğini gördü ve bu alçakça harekete sebep olanları cezalandırmak gereğini kavrayarak İstanbul üzerine yürümeye karar verdi. İlk kuvvet olmak üzere işte bizi, İstanbul surları karşısında gördüğünüz bu Hareket Ordusu’nu buraya gönderdi’’ .
23 Nisan 1909’da Hareket Ordusu’na İstanbul’a girme emri verildi. 24 Nisan’da İstanbul işgal edildi. 25 Nisan günü isyan bastırıldı. 27 Nisan Salı günü Millî Meclis toplanarak, II. Abdülhamid’i tahttan indirme kararı aldı, yerine V. Mehmet Reşad’ın padişah olmasını onayladı ve yönetim tamamen İttihat ve Terakkinin eline geçti.