ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

YEREL TARİH ARAŞTIRMA ZORLUKLARI

03 Ekim 2019, Perşembe 08:48

Uzun dönem askerlik yaptıktan sonra, akranlarımdan yaklaşık dört yıl sonra üniversiteli oldum. Yine geç olarak yüksek lisansa başladım. Vakit geçirmeden doktoraya başlamak istediysem de bu defa yabancı dil puanını alabilmek için “ey, bi, si”den başlamak zorunda kaldım ve 36 yaşında ancak doktora öğrencisi oldum. Şimdi yaş kırk! Mayıstan beridir de 41’den yiyoruz!..

Rabbim ne kadar ömür verir bilemiyorum. Kimin ne kadar yaşayacağını ne zaman vefat edeceğini ancak Cenab-ı Allah bilir. Belki bugün belki yarın bile salâmızı duyabilirsiniz. Bu kısa ömürde güzel işlere imza atalım isterim. Arkamdan Allah’ın bir kulu bile kötü konuşsun istemem. Ama ille de birisi birisinin ardından konuşacaksa da kendi sayfası olduğundan istediği gibi doldurur. Ama iyi ya da kötü muhakkak bunun hesabını verir insanoğlu. (Rabbimiz böyle biri olmaktan bizleri esirgesin)

Başlıktaki “yerel tarih araştırmanın zorlukları” altına uzun zamandır bir şeyler yazmak istiyordum ama tehir ediyordum. Acelesi yok, nasılsa yazarım diyordum. Dertleşmek bugüne nasipmiş.

Yaşadığınız şehrin tarihini araştırmanın elbette pek çok avantajı vardır. Eğer yakın dönemse araştırılan konu sözlü tarih kapsamında pek çok şey öğrenebilirsiniz. Ama dikkatli olmazsanız adamı yanıltırlar. Hem de çok feci yanıltabilirler. Daha önce de yazdım, kimi Ulu Cami’nin ahır olduğunu iddia eder, kimi vilayetliğin gitme sebebi için fanteziler uydurur. Daha neler neler… Ama dikkatli olunursa kitaplarda yazmayan pek çok bilgiyi öğrenebilirsiniz.

Yerel tarih araştırmanın zorluğu az değildir ama en başa şunu ifade edeyim ki ilim dünyasında çok ciddi eleştiri alırsınız. Yani “yerel kalmışın, geneli bilememişin, öğrenememişin, ulusal ve uluslararası mevzularda kalem oynatmamışın” derler. Halbuki birbirinin tekrarı olan bir konuda sırf yayın olsun diye bir şeyler yazanla falan bir şehrin tarihini ortaya çıkaracak hiç gün yüzü görmemiş belgelerden bir kitap yazan kıyaslansa elbette ikincisi makbuldür. Mühim olan orijinal bir şeyler yazabilmektir. Yani yerel tarih araştırmacılarına burun kıvıranlara hak vermiyorum. Ama sadece bir konuda takılıp kalanın da iyi bir araştırmacı ve tarihçi olamayacığını da muterifim. Ben Aksaray tarihi dışında dört, beş konu hakkında araştırmalar yapıyorum. Aksaray’ımızı çok sevdiğim için ilim dünyasının yapacağı eleştirilere de hazırım.

Evet, yerel tarih araştırmanın böyle bir zorluğu var. Fakat, beni çok yoran işlerden birisi kapris çekmektir. Birisinin babası, dedesi hakkında bir araştırma yapıyorsunuz ve haliyle ailede bulunan eski belge, fotoğrafların bir kopyasını, evet aslını değil kopyasını istiyorsunuz. Kimi bunları size parayla satmaya çalışıyor, evet yanlış okumuyorsunuz, elindekileri satmaya çalışan var. Kimileri, yıllarca sizi oyalıyor. Ha bugün ha yarın veririm diye. Sanki araştırmayı tamamladığımda cebime para girecek! Sanki zengin olacağım:)

Yeni Aksaray Gazetesi’nde yıllardır yazarım. Tek kuruş almadım. Zaten para için yazmıyorum. Ve başka yazarlar da almıyor. Yerel gazetelerde yazıları için para kazanan daha hiç duymadım. Yine araştırmalarımı belli bir olgunluktan sonra makale olarak yayınlıyorum. Dergiler üste para istemediler diye seviniyorum. Yine malumunuz kitaplar yazarım. Eski fotoğraflardan oluşan albüm-kitaplar yayınladım. Evet, üç adet yayınladım. Tek kuruş almadım, tek kuruş! Bazı karnı dar olan hasetler utanmadan para aldığımın dedikodusunu yapmış. Üniversitemiz dört kitabımı bastı. Tek kuruş almadım. Belediyemiz, ticaret odamız kitaplarımı bastı, para mı aldım? Valilik kitabımı bastı ve 2.250 lira aldım. Turizm müdürü makamında, inanmayan gidip sorabilir. Evet, çok tuhaf gelebilir ama şehir hakkında on beş kitap yazdım ve neredeyse hiçbirisinden para almadım.

En son, Çorum’a, sonra da Kars’a araştırmaya gittim. Belediyeden tek kuruş almadım. Ondan önce başka şehirleri gezdim, yine destek filan almadım. Kendi hesabımdan, kendi cebimden harcadım. Birilerinin tahmin ettiği gibi, devletin desteği ile gezme-tozma yok yani.

Hem para kazanmadan gazetede köşe, makale, kitap yaz hem de para alma ve üstüne de alıyormuş gibi muhabbeti olsun. Yerel tarih araştırmanın zorluğu başlıklı bu yazı aslında başka bir başlık altında olmalıydı sanki. Hani, aslanın birisi avcılar tarafından vurulmuş ve yaralı bir şekilde ölümü beklerken oradan geçen kaplumbağalar “bizim sıpalar sabah ava çıkmıştı, halbuki ben onlara aslan vurmayım” dedim diyerek kendilerine zarar veremeyeceklerine emin oldukları aslanla dalga geçmişler. Aslan da “zalim insanoğlunun kurşunu değil de şu tosbaların lafı beni kahrımdan öldürecek” demiş. Benim ki de o hesap yani. Yorulduğuma değil de kadirşinas olmayanların çokluğuna üzülürüm.

Daha önce defalarca yazdığım gibi, “Allah ömür verdiği sürece bu şehrin kadim tarihine hizmetten beni kimse alıkoyamaz. Hem ulusal konular hakkında hem de Aksaray’ımız hakkında araştırmaya devam edeceğim”. Evet, sizden de dua istirham ediyorum.