ERZURUM KONGRESİNİN 105. YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN
25 July 2024, Thursday 02:29Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi ile Türk Milleti’ni işgalci devletlere karşı mücadeleye çağırıyor, Kurtuluş Savaşı’nın milletin gücü ile kazanılabileceğini açıklayarak ülkenin yönetiminde, milletin söz sahibi olmasını istiyordu.
Milletin ruhundaki bağımsızlık meşalesini tutuşturmak için yola çıkan ve 03 Temmuz 1919 günü Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Ilıca önlerinde Erzurum’lular tarafından coşku ile karşılanmıştır. Burada tunç yüzlü ihtiyar Mevlüt Ağa ile yaptığı enteresan bir görüşme de:
“20-30 kişilik bir muhacir kafilesinin başında bulunan bu ihtiyar, omuzlarına kartal kanadı attığı paltosu ve elindeki asası ile bir yolcudan çok doğu mitolojisindeki liderlere benziyordu. Misafirlerin önemli kimseler olduğunu anlayan ihtiyar, iri ve ak tüylerle örtülü elini göğsünün üstüne koyarak onları selamladı.
Mustafa Kemal yanıbaşına kadar gelen bu ihtiyara hatırını soruyor, o da teşekkür ediyordu. Bu kısa hoşbeşten sonra Paşa, ihtiyara:
-Ağa, dedi. Böyle nereden geliyorsun?
-Rus gelirken muhacir olmuştuk, Çukurova’da idim. Şimdi köyüme dönüyorum.
Paşa, zamanın ve durumun halini, emniyetsizliğini ileri sürerek böyle bir zamanda buralara dönmenin pek yerinde olmadığını, kışın sıkıntı çekileceğini anlatmak istedi. Sonra da ilave etti:
-Ağa yoksa oralarda geçinemedin mi?
-Hayır Paşam, Çukurova cennet gibi bir yer. Bir eken yüz alıyor. Son günlerde işittim ki İstanbul’daki ırzıkırıklar bizim Erzurum’u Ermenilere vereceklermiş. Geldim ki göreyim, bu namertler kimin malını kimlere veriyorlar.
Tunç çehreli, beyaz sakallı, güngörmüş ihtiyar’ın bu sözleri, yine onun gibi tunç çehreli askerin gözlerini yaşarttı. Bu eski Türk kalesine millet işi için milletle beraber çalışmaya gelen büyük devlet adamı, yaşlı gözlerle arkadaşına döndü:
-“Bu milletle neler yapılmaz” dedi ve sonra ihtiyarla vedalaştı.
Milli mücadeleye bayrak olan bir kongrenin Erzurum’da toplanışı bir tesadüfün eseri değildi. Erzurum galip devletlerin ellerinin en güç yetişeceği bir vatan bölgesiydi. Mondros Anlaşmasından sonra direniş bilincinin şuurunun yoğun şekilde meydana çıktığı bölgelerden biri Erzurum idi. Çünkü mütarekeye göre, asırlarca şehit kanıyla sulanmış Erzurum topraklarını da içine almak üzere bir Ermenistan devleti kurulmak isteniyordu. Bölge Rumları da Mondros Anlaşmasından faydalanarak Doğu Karadeniz şehirlerini içine alan bir Pontus Rum Devleti kurma hayali içindeydiler. Bu durum, bölgedeki milli birlik ve mukavemet şuurunu daha da bileylemiştir. Ülkenin diğer bölgelerindeki ordu birliklerinde büyük ölçüde terhis yapılmasına rağmen buradaki kolordudaki terhis henüz yapılmamıştı. 15.Kolordu komutanı olarak mücadeleyi destekleyen bir komutan olan Kâzım Karabekir Paşa bulunuyordu ve bu bölgede çok silah ve cephane vardı. Önemli silah depolarından bir kısmı burada idi.
Mustafa Kemal Paşa, 8/ 9 Temmuz 1919’da, çok sevdiği askerlik mesleğinden ve görevinden istifa etti. Artık bir millet ferdi olarak, milletten kuvvet, kudret ve ilham alarak görevine devam edecektir.
Nihayet Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919’da toplandı. Bu kongreye Doğu Anadolu illerinden gelen temsilciler katıldı. Kongre başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Yapılan görüşmeler sonunda,
- Milli sınırlar içinde vatanımızın bir bütün olarak görüldüğü ve Doğu Anadolu illerinin bu bütünün ayrılmaz parçası olduğu belirtilerek milletin idaresini egemen kılmanın temel ilke olduğu ifade ediliyordu.
- Hıristiyan azınlıklara siyasi ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilemeyeceği ve Doğu illerinin her türlü işgale karşı koyacağını,
- Vatanın bağımsızlığını İstanbul Hükümeti sağlayamazsa bunun gerçekleşmesi için geçici bir hükümet kurulacağını, bu hükümetin Sivas’ta toplanacak Milli Kongre tarafından seçileceğini,
- Hiç bir surette bir başka devlerin manda ve himayesinin kabul edilemeyeceğini ortaya koydu.
Erzurum Kongresi toplanma amacı açısından bölgesel, aldığı kararlar açısından ulusal bir kongredir. Kongre sonunda, Mustafa Kemal’in başkanlığında ülkenin kurtuluşu için alınan kararların uygulanmasında yetkili sayılan bir Temsil Heyeti oluşturuldu.
Kurtuluş Savaşı, pek çok insanın emeği, kanı ve teriyle kazanılmıştır. Cepheye mermi taşıyan analar, bacılar; askerlerin yiyeceğini, giyeceğini hazırlayanlar, birliklerinin başında siperden sipere koşan komutanlar ve “tel örgüleri kanlara bulayarak aşan, savaş alanında can veren, yaralanan, düşmanın üzerine atılan, kahraman askerler…”, bütün güçlüklere ve olumsuzluklara rağmen, bağımsızlık mücadelesini onlar kazandılar. Allah hepsinden razı olsun..
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.