ABAYLAR
Aksaray
01 July, 2025, Tuesday
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

ÖLÜM YOLUNUN MEHMETLERİ  (1)

20 February 2024, Tuesday 09:05

        25 Haziran 1950' de başlayan ve 1953 yılı sonuna doğru biten Kore Savaşı'nda Çinliler aldıkları esirleri üç günlük yürüme mesafesindeki kamplara yaya olarak götürüyorlardı. Durmak, oturmak, duraksamak yasaktı. Yaralı askerlere bile acınmıyor, merhamet denen insani duygu mumla aranıyordu. (Kore'de Savaşan Türk Tugayı 725 Şehit, 2180 Yaralı, 244 esir vermiştir.)

            Amerikan kafilesinden bir er yol kenarına yığılmıştı. Çinli askerler anında başında biterek : Kalk ! diye bağırdılar. Amerikan askeri yaralıydı ve kımıldayamıyordu. Arkadaşları yanından geçiyor, lütfedip yüzüne bile bakmıyorlardı. İlk dipçiği sırtına yedi, ikinciyi başına.
Sonrasında duyulan bir el silah sesiyle kaldı oracıkta.

            Türklerden de esir alınanlar vardı. Omzundan kurşun yemiş Ahmet Onbaşı'nın gücü tükenmiş, dermansız kalmıştı. Çöktü kaldı oracığa. Hemen iki Mehmetçik koşuverdi yanına.
-Onbaşım, Onbaşım kalk, kurban olayım kalk.
-Benden bu kadar gardaş, bırakın beni.
-Olmaz Onbaşım olmaz, bırakamayız.
Sırtladılar Ahmet Onbaşıyı ve nöbetleşe taşımaya başladılar.Bu durumu gören Anzak esirler:

-Türkleri görüyor musunuz diye konuştular aralarında. Burada da aynen Çanakkale’de olduğu gibi birlik ve beraberlik içinde kahramanca savaşıyorlar. Allah’a şükür bu sefer aynı taraftayız.

            Sıfırın altında dondurucu bir soğukta Ölüm Yolu bitmek bilmiyor, zaman geçtikçe infaz kurşunlarının sesleri daha sık duyuluyor, Türkler haricindeki milletler azala azala ilerliyorlardı.Kampa giriş yapıldığında “Burada rütbe yok, herkes eşit” denilerek dağıtıldı tek tip kıyafetler. Ertesi sabah Türk Askerini sıraya geçmiş, çakı gibi dimdik komutanlarını bekler halde buldular. İbrahim Yüzbaşı göründüğünde, Üsteğmen Selim onu kartpostallık bir selamla karşılayarak gür bir sesle :

-Türk Birliği 5 subay, 3 astsubay, 236 erbaş ve erle emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım diye haykırarak verdi tekmilini.

            İbrahim Yüzbaşı oradaki en kıdemli Türk Subayıydı. Diğer ülkelerin askerleri arasında emir komuta kaybolmuş, müthiş bir disiplinsizlik hakim olmuştu. Çinliler esirleri kendilerine yük olarak görüyorlar ve her türlü kötü muameleyi yapmaktan geri durmuyorlardı. Mevcuda göre az gelecek şekilde yemek vermekte  bunlardan biriydi.

            Bir İngiliz asker, hasta yatan arkadaşının pirinç lapasını alabilmek için onu sedyesiyle birlikte uçurumdan yuvarlamıştı. Amerikalılarda ten rengi kaynaklı sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Kimse üstlerini dinlemiyordu. Mehmetçik fıtratında olan özellikleri, aileden ve dahi paygamber ocağı olarak bildiği asker ocağından aldığı terbiye ile birleştirdiği ahlakı ile disiplininden asla taviz vermiyordu. Yemekler paylaşılıyor, düzen asla bozulmuyordu. Yaralı ve hasta her Türk Askerinin başında iki arkadaşı duruyor, Türk koğuşlarına başka hiç kimsenin girmesine izin verilmiyordu.

            Sıhhiye Onbaşı Veli, Türk esirlerinin kanatsız meleği gibiydi. O yoklukta kendince çareler üretiyor, yaraları temizleyip kumaş parçalarıyla sarıyor, elbiseleri geceleyin kara gömdürüp bitlerinden temizletiyordu. Kamp Komutanının emriyle Türklere yarıdan da az yemek vermeye başladılar. Amaçları bir türlü bozulmayan Türk Birlik ve Beraberlik Ruhunu bozmak, disiplinsizliğe sevk etmekti. İbrahim Yüzbaşının emriyle gelen yemekler büyük bir nizam içerisinde önce hasta ve bitkinlere dağıtıldı. Kimsenin itiraz etmemesi, kargaşa çıkmaması Çinlileri hayrete düşürmüştü. Bunun Yüzbaşının yönetim becerisinden kaynaklandığını düşünüp onu tutuklayarak Mehmetçik’i bozmak istediler.       Ertesi sabah hiçbir gevşeme ibaresi olmadan, Kürşad Teğmeni, Üsteğmen Selim’e tekmil verirken görünce şaşkınlıktan dillerini yutma noktasına geldiler. Kamp Komutanı, İbrahim Yüzbaşının odasına getirilmesini emretti.

-Yüzbaşı dedi, sizi tutukladık ama askeriniz disiplininden zerre taviz vermedi.
-Komutan… Beni alsanız üsteğmen, onu tevkif etseniz teğmen, onu da tutuklasanız başçavuş, sonrasında çavuş, onbaşı, tertip olarak yüksek olan er, hiç biri yoksa yaşça büyük olan er komutayı alır ve bu düzen böyle devam eder. Bu çocuklar şehit oğlu şehitlerin evlatlarıdır. Hepsi buraya gönüllü geldiler. Türk’ün binlerce yıllık askeri intizamını kimse bozamaz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.