AKSARAY’IN 1933 YILINDA VİLAYETLİKTEN DÜŞÜRÜLME KONUSU KABAK TADI VERMEDİ Mİ?(2)
07 Eylül 2024, Cumartesi 06:21Murat Sükûti Karaca da tepkisini şiirle göstermiştir. Önce bu şiirin tamamını okuyalım sonrasında birilerinin iddia ettiği gibi şiirde bu ilga meselesinin şifresi/izahı var mı görelim!
Şanlı İsmet’e
İstibdat devrinde pek çok idi bizim derdimiz
Nur-u cumhuriyette murada erdi yurdumuz
Nasıl kıymadan anın [onun] dibine balta vurdunuz
Kesmek reva mı dikilen taze bir fidanı
Ümranla doludur anın [onun] her köşesi meydanı
Gel de gör terakkisini yurdunun Arslan’ı
Kılınç Arslanlar yurdu bu terakki ülkesini
Düşürmek layık mı anın [onun] kazaya rütbesini
Ulu vicdanına bıraktık sen düşün ötesini
Elektrikle parlayor [parlıyor] anın [onun] seması
Koyun sığırla doludur her bir ovası
Aksaray’dır Anadolu’nun biricik Romanya’sı
Adana’da kazandı altın madalya buğdayı
Neden bıraktınız varidatsız taşlık Niğde’yi
Fabrikamızdan unla yaparlar pideyi
Yurdunun meziyeti çok saymağa zaman dardır
Sana sığındık yüce münci bu düşüş bize ardır
Çekmeyelim gam, başta ünlü İsmet’imiz vardır
Lütfu kerem bekleriz ev yurdun İsmet’i senden
Kurtar terakki ülkesini açıklı düşüşünden
Meyus kılma çoktur keremin ey ulu vicdan
Acı haline yurdun ey inkılaplar güneşi
Yoktur şu muhitte Aksaray’ın asla bir eşi
Saygılar sunuyor size yurdun toprağı taşı
Şair M [Murat] Sükûti
***
İlk kısma bakalım.
“İstibdat devrinde pek çok idi bizim derdimiz
Nur-u cumhuriyette murada erdi yurdumuz”
Burada Osmanlı son dönemine özellikle II. Abdülhamit dönemine bir atıf var ve Geç Osmanlı ile Erken Cumhuriyet’i kıyaslıyor. Yeni rejime iltifat ediyor.
Daha sonra Merhum Karaca burada Aksaraylılar adına hesap soruyor:
“Nasıl kıymadan onun dibine balta vurdunuz
Kesmek reva mı dikilen taze bir fidanı”
Cumhuriyet ilan edilmeden önce müstakil liva olan Aksaray’ın 1933’e gelindiğinde kazazede olmasını haklı olarak eleştiriyor. Devamında da hem Aksaray’ı övüyor hem de verilen kararın yanlışlığına dikkat çekiyor:
“Ümranla doludur onun her köşesi meydanı
Gel de gör terakkisini yurdunun Arslan’ı
Kılınç Arslanlar yurdu bu terakki ülkesini
Düşürmek layık mı onun kazaya rütbesini”
Hemen sonrasında “Ulu vicdanına bıraktık sen düşün ötesini” diyerek Aksaray’ın ilga kararının gözden geçirilmesini talep ediyor. Şiirde tatlı-sert bir üslup vardır. Hem karara isyan eden hem de muhatabını “yüce münci” diyen Murat Sükûtî Karaca’nın derdi şehrinin vilayet olarak devam etmesidir:
“Yurdunun meziyeti çok saymağa zaman dardır
Sana sığındık yüce münci bu düşüş bize ardır”
Şiirin tamamını hem de telgrafta yazıldığı şekliyle okudunuz. Bu şiirden Aksaray’ın cezalandırıldığını çıkarmak beyhude bir uğraştır. Tarih bilimiyle gerçek anlamda tanışmış olanlar zaten böyle şapkadan tavşan çıkarmaya yeltenmez. Tribünlere oynamak boş ve komiktir. Her zaman dediğim/yazdığım gibi tarih belgeyle yapılır.
Unutmadan hemen belirteyim ki ben daha kimsenin haberi yokken bu şiiri gazete yayınlamıştım. Merhum hakkında birkaç defa yazı kaleme aldım. Murat Sükûti Karaca’nın ailesiyle 15 senedir tanışırım. Merhumun fotoğrafları, notları vs bendedir. Sağ olsunlar yeni bir şey bulduklarında bana gönderirler.
*
Yazının başlığında da belirttiğim gibi bu konu kabak tadı verdi. Akademik bir çalışmaya cevap veremeyenler sağda-solda tezvirat yapıyor. Çok mu zor kardeşim emeğe saygı göstermek? Gerçi siz göstermeseniz de hakikat her zaman itibar görecektir. Günü kurtarmaya çalışanlar ise belli bir süre gemilerini yüzdürseler de hatırlanmayacaktır. Ömür kısa, enerjimiz sınırlı işte bu yüzden faydalı işlere vakit ayırmalı, güzel iş yapanı takdir etmeli, destek olunamıyorsa da köstek olmamalı ve aldığımız eğitimin/diplomanın/maaşın hakkını vermeliyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözünü aklımızdan çıkarmamalıyız: Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır!
Konuya dair makale ve kitap tavsiyesi:
M. Fırat Gül, Aksaray Vilayeti 1933’te Cezalandırıldı mı?, Aksaray Belediyesi Yayınları, 2021.
M. Fırat Gül, “1933 Tarihli Bazı Vilâyetlerin İlga Kararı Sonrası Hükümete Gönderilen Telgraf ve Dilekçeler”, Tarihin Peşinde, https://www.tarihinpesinde.com/dergimiz/sayi25/TP25_13.pdf
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.