YENİ ADLİ YILIN AÇILIŞINDA TOPLUMUN ADALET ARAYIŞI
05 Eylül 2024, Perşembe 06:48Yeni adli yılın başlangıcı, her yıl adalet ve hukuk camiası için büyük bir öneme sahiptir. Bu vesileyle yapılan toplantılarda, konuşmacılar genellikle demokratik değerler, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti anlayışı, yargının bağımsızlığı ve özellikle mesleğimiz açısından yargı sürecinin ayrılmaz bir parçası ve adaletin sağlanmasında olmaz sa olmazı olan savunma mesleğini temsil eden avukatların bağımsız ve tarafsız olmasının, adil yargılanma hakkının korunmasını sağlayacağı, savunma avukatlarının, müvekkillerinin haklarını koruyabilmesi ve adil bir şekilde temsil edebilmesi için gerekli koşulların olumsuzluğu bu olumsuzlukların ortadan kaldırılmasının sağlanması gerektiği bu yılda vurgulamışlardır.
Türkiye’nin adalet sistemi, son yıllarda karşı karşıya olduğu çeşitli sorunlar nedeniyle ciddi bir güven krizi yaşamaktadır. Ülkemizde adaletin sağlanmasındaki engellerin anlaşılması, bu sorunların çözülmesi için gerekli adımların atılabilmesi Türk toplumu için çok kritik öneme sahiptir.
Ülkemizde adalet, uzun yıllardır toplumsal bir tartışma ve bireylerin temel kaygılarından biri olmuştur. Hukuk sistemindeki çeşitli sorunlar, adaletin herkes için eşit ve erişilebilir olmasını engelleyen yapısal sorunlar ve siyasi etkilenmeler, adalet arayışını zorlu bir sürece dönüştürmüştür.
Hukuki süreçlerin uzun sürmesi, adaletin zamanında ve etkili bir şekilde sağlanmasını büyük ölçüde engellemektedir. Davaların yıllarca sürmesi, mağdurların yaşadığı psikolojik ve maddi sıkıntıları derinleştirirken, aynı zamanda adaletin gerçekleşmesini de geciktirmektedir. Mahkemelerdeki iş yükü, davaların uzamasına neden olurken, bu durum hukukun etkin uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Uzun süren davalar, davacıları ve davalıları hem süreç içinde hem de sonrasında büyük bir yük altına sokmakta, adaletin tecelli etmesine olan inancı derinden sarsmaktadır.
Hukuki süreçlerin sonunda haklılık ispatlandığında bile, alacakların tahsil edilememesi, adalet arayışını neredeyse imkansız hale getirmektedir. Alacakların tahsil edilememesi, yalnızca bireylerin değil, tüm toplumun hukuka olan güvenini zedelemektedir. Bu durum, adalet sisteminin işlevselliğini sorgulayan bir etki yaratırken, hak sahiplerinin mağduriyetlerini derinleştirip toplumsal adaleti tehlikeye atmaktadır.
Suç işleyenlerin, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) veya infaz yasalarındaki boşluklar ve eksiklikler nedeniyle kısa sürede serbest kalması, toplumda adaletin sağlanamadığı algısını güçlendirmektedir. Bu durum, hem suç mağdurlarını derinden yaralamakta hem de tüm toplumu huzursuz etmektedir. Suçluların hızla serbest bırakılması, hukukun üstünlüğüne olan inancımızı zedeleyerek, suç işleme oranlarının artmasına ve toplumda güvensizliğin yayılmasına neden olmaktadır.
İnfaz kanunları ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), uygulamada adaletin etkin bir şekilde tecelli etmesini engelleyen önemli bir sorun teşkil etmektedir. Bu kanunlardaki eksiklikler ve çelişkiler, yargı mensuplarının ellerini kollarını bağlayarak, suçluların cezasız kalması veya hafif cezalarla kurtulmasına neden olabilmektedir. Bu durum, toplumda 'adalet yerini bulmuyor' algısını güçlendirerek, yargı sistemine olan güveni zedelemektedir. Suçluların tutuklanmaması veya kısa sürelerde serbest bırakılması gibi durumlar, yargı çalışanlarına yöneltilen suçlamalara yol açmakta ve adaletin sağlanmasında yaşanan sorunların sorumluluğunun tamamıyla onlara yüklenmesine neden olmaktadır."
Yargıçlar ve savcılar, kanunlar çerçevesinde hareket etmek zorunda kalırken, bu durum bazen suçluların korunmasına neden olduğu yönünde toplumda algıya neden olmaktadır. Bu da kamu vicdanında adaletin yerini bulmasını engelleyen ve toplumsal güvenliği tehdit eder bir hal almıştır.
Savunma yargı sisteminin en önemli ve yargının kurucu unsurlarından biridir. Adaletin sağlanması sürecinde, yargılama sırasında hakların korunması ve hukukun üstünlüğünün sağlanmasının teminatıdır.
Avukatlar, genellikle sınırlı kaynaklar ve sürekli baskılar altında çalışmaktadır. Bu durum, hem mesleklerinin itibarını zedeler hem de adaletin sağlanmasını engellemektedir.
Ülkemizde savunma mesleği ekonomik sıkıntılar ve zorluklarla karşı karşıyadır. Yüksek giderler ve alacakların tahsilindeki güçlükler, avukatların mali durumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, bürokratik engeller ve mesleki saygınlığın azalması, avukatların görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları zorlukları artırmaktadır. Bu durum, avukatların stres yaşamasına ve tükenmişlik hissetmesine yol açmakta olup, sosyal hayatlarını da kısıtlamaktadır. Adalet duygusunun zedelenmesi, yasal düzenlemelerdeki belirsizlikler ve yargı kararlarındaki tutarsızlıklar da avukatlarının karşılaştığı önemli sorunlar arasındadır. Farklı mahkemelerin aynı konuda farklı kararlar vermesi, hukuki belirsizlikleri artmasına neden olmakta ve adaletin sağlanmasını zorlaştırmaktadır.
Savunmanın yeterince güçlendirilmemesi, adil yargılanma hakkını tehlikeye atar ve adalet sisteminin güvenilirliğini sarsar ; bu zorluklar, avukatlarının etkinliğini ve adalet sistemindeki rolünü doğrudan etkiler, dolayısıyla, savunma mesleğinin güçlendirilmesi, adil bir yargılanma sürecinin sağlanabilmesi için kritik önem taşır.
Kısaca ifade edilen bu sorunlar karşısında toplumun yargıya ve yargı sistemine olan güveni, uzun süren davalar, adaletsiz uygulamaların varlığı hakkındaki düşünce ve kanaatler adalet sistemine duyulan güveni daha da zedelemektedir. Güven kaybı, toplumsal huzuru tehdit eder ve hukukun etkinliğini sorgulayan bir ortam yaratır.
Bu duygu ve düşüncelerle yeni adli yılın Ülkemize,Milletimize ,Yargı camiasına hayırlı olmasını dilek ve temenni ederim.
Saygılarımla.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.