CİNSEL KİMLİK HOŞNUTSUZLUĞU ve AİLE ETKİSİ(ZLİĞİ)
11 May 2025, Sunday 16:01Cinsiyet kimliği, bireyin kendini kadın, erkek, her ikisi ya da hiçbirine ait hissetmesiyle ilgili derin bir içsel algıdır. Bu kimlik, biyolojik cinsiyetten farklı olarak, bireyin “ben kimim?” sorusuna verdiği öznel bir cevaptır. Ancak bu cevap, ne yazık ki her bireyde net ve huzurlu şekilde şekillenmez. Cinsel kimlik hoşnutsuzluğu – literatürdeki adıyla “gender dysphoria” – bireyin cinsiyet kimliği ile biyolojik cinsiyeti arasındaki uyumsuzluk nedeniyle yaşadığı psikolojik sıkıntıyı tanımlar.
Bu durum yalnızca bireyin iç dünyasında yaşanmaz; aile tutumları, çevresel baskılar ve toplumsal beklentiler, bu hoşnutsuzluğu ya güçlendirir ya da onarıcı bir sürece katkı sunabilir. İşte bu noktada, aile sisteminin rolü belirleyici hale gelir.
Cinsel kimlik bozukluğunu ya da hoşnutsuzluğunu tetikleyen bazı aile dinamikleri vardır. Özellikle annenin bilinçli ya da farkında olmadan çocuğu karşı cins gibi giydirmesi, oynamaya teşvik etmesi veya oyuncak seçimlerini bu yönde yönlendirmesi, çocuğun kimlik gelişimini etkileyebilir. Örneğin, annenin kız çocuğu arzusunun güçlü olması, erkek çocuğun karşı cins davranışları sergilemesine yol açabilir.
Ayrıca çocuğun çevresinde özdeşim kurabileceği aynı cinsten bir bireyin olmaması da önemli bir etkendir. Bazı bireyler, çocukluklarını yalnızca kadın ortamlarında geçirmenin, hareket ve davranışlarını etkilediğini ifade etmektedir. Erkek çocuklarında annenin duygusal olarak daha yakın olması, babanın ise uzak ya da ilgisiz kalması durumunda, çocuk anneyle yoğun bir bağ kurar ve onunla özdeşim geliştirebilir. Bu simbiyotik ilişki, kimlik gelişimini farklı yönlere çekebilir.
Babanın yokluğu, iletişimsizliği ya da annenin erkeklere karşı düşmanca ve çökkün bir tutum sergilemesi de çocuğun sağlıklı özdeşim kurmasını zorlaştırabilir. Böyle bir ortamda çocuk, anneden kopma korkusu yaşar ve onunla bütünleşmeye çalışabilir. Tüm bu dinamikler, bireyin kendini anlamasını ve cinsiyetini sağlıklı biçimde yapılandırmasını güçleştirebilir.
Özellikle küçük yaşlarda başlayan bu çatışmalar, ergenlikte daha da derinleşir. Ergen birey, içsel dünyasında kim olduğunu anlamaya çalışırken, dışarıdan gelen reddedilme ve küçümseme mesajlarıyla baş etmek zorunda kalır. Bu süreçte aileden gelen destek, bir can simidi işlevi görür. Ancak aile bu desteği veremediğinde ya da bilinçsiz müdahalelerle süreci daha da karmaşık hale getirdiğinde, psikolojik hoşnutsuzluk yerini depresyon, anksiyete, hatta intihar düşüncelerine bırakabilir.
Unutmamak gerekir ki, her birey kendini olduğu gibi hissetme ve ifade etme hakkına sahiptir. Ailelerin görevi, çocuklarının bu yolculuğunda yanında olmak, onların deneyimlerini küçümsememek, yok saymamak ve profesyonel destek almaktan çekinmemektir.
Cinsel kimlik hoşnutsuzluğu, bir "problem" değil, bir gerçekliktir. Bu gerçeklik görmezden gelindiğinde büyür; anlaşıldığında ise iyileşir. Ailelerin farkındalığı, bu iyileşme sürecinin en güçlü ilacıdır. Böyle bir süreçten geçiyorsanız, bir uzmandan destek almanız hem sizin hem de çocuğunuz için süreci daha anlaşılır ve sağlıklı kılabilir.
Sağlık ve sevgi ile…
İletişim adresleri:
Mail: hayatpsikolojiaksaray@gmail.com
Instagram: @hayatpsikolojiaksaray
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.