DİNGOZ BABA
19 Temmuz 2018, Perşembe 09:01Bir gün Azm-i Milli Müzesi’nin arşivinin (eskiden buğday deposu olan mekan 4 yıldır arşiv olarak hizmet vermektedir) kapısında nefes alırken yaşlı birisinin medresenin güney duvarının orada dua ettiğini gördüm. Önce ne olduğunu anlayamadım. Fazla geçmeden iki teyze daha yaklaşık olarak geçerken durup dua ettiler. O zaman anladım ki, bilenler medrese içerisinde kabri olan Dingoz Baba’ya Fatihalar hediye ediyorlar. Bugün de bu konuda bildiklerimizi paylaşalım. Ki, bunların çoğunu 2 yıl önce A. Kuşsan kardeşimle yayınladığımız “Medfun Ecdad’a Meftun Ahfad” kitabında yazmıştık.
Halk arasında Dingoz Baba (Dinkoz-Tingoz) olarak bilinen ve Zinciriye Medresesi güney eyvanında yani girişe göre sol tarafta mezarı bulunan zât hakkında maalesef fazla bir bilgimiz yoktur. Aksaray tarihi üzerine araştırmalar yapan merhum Mehmet Hamzakadı’nın İ. H. Konyalı’ya verdiği bir notta vaktiyle Dingoz Baba’nın kabrinde bulunan bir taşta “Hicri 887’de vefat ettiği yazılmaktadır. Bu bilgiye göre 1482 tarihinde vefat eden bu zâtın Fatih devri müderrislerinden olduğunu kabul edebiliriz. Ayrıca Bursa’da da bir Dingoz Baba vardır. Ve bu Dingoz Baba da Fatih döneminde Yıldırım Bayezid Han Medresesi’nde müderrislik yapmıştır.
Fakat Aksaraylıların dillendirdikleri başka bir rivayete göre, Dingoz Baba Osmanlı’nın son dönemlerinde medresede devamlı olarak kalan, cezbeli ve ergin bir kişidir. Yine Aksaray tarihi üzerine araştırmaları bulunan merhum Bayram Ali Gürün’e göre medresedeki bu mezar Arapça derslerine giren ve celalli bir kişiliği ile tanınan Mehmet Ali isimli bir müderris imiş.
Şimdiye kadar herhangi bir belgede, vakfiyede, kitabede ismine rastlanılamayan Dingoz Baba’nın kim olduğu gizemini korumaya devam etmektedir. Fakat şurası bir gerçektir ki, medresede bulunan bu mezarda birisi yatmaktadır ve saygı gereği rivâyetiyle de olsa korunması gerekmektedir. Ayrıca medreselerde herhangi birinin mezarının bulunmasının çok nadiren görülmesi sebebiyle de bu kabir önem arz etmektedir. Ülkemizde birçok medreseyi gördüm. Medresenin ya da başka bir eserin bahçesinde bilindiği gibi kabirler vardır ama iç mekanda kabir örneği oldukça sınırlıdır.
Kabre ev sahipliği yapan kadîm eğitim yuvası yani Zinciriyye Medresesi hakkında neler bilmekteyiz? Medrese üzerinde, yapanı, yaptıranı ve inşa tarihini gösteren bir kitabesi bulunmamaktadır. Ancak taç kapı üzerindeki Ayet kitabesinin ebced hesabı 738/1337-38 tarihini vermektedir. Bânîsi hâlâ netlik kazanamamıştır. Kaynakların birçoğunda ise “Karamanoğlu İbrahim Bey Medresesi” olarak zikredilir.
Konu hakkında doktora tezi yapan Zekâi Erdal’ın tespitleri şöyle:
“Araştırmacıların hepsi portaldeki ayetten ebced hesabıyla çıkarılan 1337-38 tarihinden hareketle medresenin Karamanoğulları dönemine ait olup yerinde bir tespittir. Ancak araştırmacıların gözden kaçırdığı en önemli konu ise medresenin inşa edildiği dönemde Aksaray hangi devletin elinde idi. Bu durum araştırmacılar tarafından sarf-ı nazar edilmiştir. Karamanoğulları'nın şehrin yakınlarında ortaya çıkması araştırmacıların şehrin tarihini irdelemelerine engel olmuştur.1318 yılında Anadolu Selçuklularının yıkılması neticesinde Anadolu ile birlikte Aksaray İlhanlıların eline geçmiş, akabinde 1327-28 yılında Eretnalılar'ın egemenliğine girmiştir. 1333 yılında Aksaray'ı ziyaret eden İbni Batuta Emîr Emîr Eretna'nın naibi Şerif Hüseyin'in zaviyesine inmiştir 1366/67 yılında gerçek manada Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey tarafından Karamanoğulları topraklarına katılmıştır. 1394 Yılında Kadı Burhaneddin'in eline geçen şehir, 1397/98 Yılında Osmanlı Devleti'nin egemenliğine girmiştir. Bu nedenle de medreseni Eretna Beyliği Sultanı Emîr Eretna devrinde (1327-1352) inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.”
1918 yılına kadar medrese olarak, 1930-43 yıllarında cezaevi olarak kullanılmıştır. Ceza evi olarak kullanıldığı dönemde medresenin mekânları arasındaki duvarları kaldırılmış, güneydoğu cepheye bir kapı açılmış, ana eyvanın önü duvar örülerek kapatılmış, yıkılan kubbe ve tonozlar toprak damlarla örtülmüştür.
(Aşağıdaki fotoğraflara lütfen biraz daha dikkatli bakınız. Mahkûmların çoğalıp da sığmadığı durumda ana eyvanın önü taşla örülerek çözüm üretilmiştir. )
1955 yılında tamir edilen Zinciriye Medresesi 1969 yılında Niğde Müzesi'ne bağlı müze deposu olmuş, 1975 ve 1992–1993 yıllarında küçük çapta onarımlar görmüş, 1985 yılında da Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından restore ettirilerek, Aksaray Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. 1997 yılında bir kez daha restorasyon geçirmiştir. Müzenin yeni yerine taşınmasından sonra restore edilerek 2008 yılında kafeye dönüştürülmüş; belediyeye devredilmesinden sonra belediyenin kültür işlerinde kullanılmaktadır. Önümüzdeki günlerde ise Zinciriye Medresesi tamamen aslına uygun olarak kullanılması hedeflenmektedir.