AKSARAY TARIMI İÇİN PR ÇALIŞMASI DENEMELERİ – 2 – “Aksaray’ın Agro-Tarihi”
25 Temmuz 2024, Perşembe 02:27Aksaraylı Seyyid Hasan Rızâyî’nin söylediği, köşe yazılarımda da zaman zaman bahsettiğim çok güzel bir söz var. Rızâyî Efendi Aksaray eşrafını anlattığı kitabının başında“Vatan sevgisi imandandır. Diğer şehirlere takdimi de vaciptir” buyuruyor ve kitabını da bu motivasyonla yazıyor. Onun bu sözü bir kandil gibi her daim yolumu aydınlatıyor.
Vatan sevgisi hepimizde var, çok şükür. Ancak üzerimize vacip olanı da işlemek lazım.
Bir önceki yazımda bahsettiğim üzere PR çalışmaları reklam çalışmalarından farklıdır; reklamda iletilmek istenilen mesajlar abartılarak sunulabilirken PR çalışmalarında böyle bir hareket alanı bulunmamaktadır. Çünkü PR çalışmalarında daha çok imajın ve iletişimin sağlam temeller üzerinde kurulması hedeflenmektedir. Yani PR çalışmalarında abartı yoktur, ürünler/hizmetlerle ilgili yapılan çalışmalar mevcut niteliklerle alakalıdır. Bu da tanıtımı yapılacak gerçek/tüzel kişinin, tanıtım alanıyla ilgili yetkinliğinin olması gerekliliğini bize gösterir.
Bir şehrin herhangi bir özelliği ile tanıtımı yapılacaksa evvela bu alandaki geçmişini anlatmak gerekir. Çünkü yetkinlik tecrübe gerektirir. Şimdi gelin birlikte evvela tarım şehri de olan Aksaray’ın agro-tarihine kısaca bakalım:
Bölgenin binlerce yıldır tarımsal faaliyetlerle uğraştığı ve bu alanda önemli gelişmeler kaydettiği bilinmektedir. Geçmişten günümüze, tarım ve hayvancılık faaliyetleri sürekli olarak gelişmiş ve modernize edilmiştir. Aksaray, sahip olduğu verimli topraklar ve zengin tarım potansiyeli ile Türkiye'nin önemli tarım merkezlerinden biri olmaya devam etmektedir.
Tarım ve hayvancılık, Aksaray'ın ekonomik ve sosyal hayatında daima merkezi bir yer tutmuş, bu faaliyetler sayesinde bölge halkı refah içinde yaşamıştır. Gelecekte de modern tarım tekniklerinin ve yenilikçi uygulamaların yaygınlaşmasıyla birlikte Aksaray'ın tarımsal üretiminin daha da artacağına ve bu alanda Türkiye'nin önde gelen bölgelerinden biri olarak kalacağına şüphe yoktur.
Aksaray, İç Anadolu Bölgesi'nin bereketli topraklarına sahip olan ve tarih boyunca tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle ön plana çıkan önemli bir yerleşim merkezidir. Bu şehir, sahip olduğu verimli topraklar ve uygun iklim koşulları sayesinde binlerce yıldır tarım ve hayvancılıkla uğraşan medeniyetlerin adeta merkezi olmuştur. Anadolu’nun tahıl ambarı İç Anadolu Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi’nin de tahıl ambarı Aksaray-Konya Ovası’dır.
Antik Dönemden Orta Çağa
Aksaray'ın agro-tarihi, antik dönemlere kadar uzanır. Birçok ilklere ev sahipliği yapmış olan Aksaray’da koyun ve keçinin evcilleştirilmesinin yanı sıra (AşıklıHöyük'te)ilk tarım denemeleri de yapılmıştır.
Bölge Hititler, Frigler, Romalılar ve Bizanslılar gibi birçok medeniyetin egemenliğinde kalmış, bu medeniyetler döneminde de tarım ve hayvancılık faaliyetleri önemini korumuştur. Bölgedeki verimli topraklar üzüm ve buğday gibi ürünlerin yetiştirilmesine elverişliydi. Bu durum bölge insanının inançlarında dahi kendisini gösteriyordu.
Bu dönemin en önemli tarım figürü Bolluk ve Bereket Tanrısı olarak da bilinen Hititlerin Fırtına Tanrısı Tarhundas’tır. Tarhundaskabartmalarda bir elinde üzüm salkımı, diğer elinde buğday başaklarıyla resmedilmiştir.
Kapadokya bölgesinin Hasan Dağı (Argos) ile Erciyes Dağı (Argios) arasında bulunması, bu dönemin insanları arasında Aksaray coğrafyasını da önemli kılmış olmalıdır. Kapadokya panteonu anlatılırken Erciyes her zaman ön plandadır. Ancak bu panteonda Hasan Dağı’ndan hiç bahsedilmemektedir. Hâlbuki antik dönemde dağ kültü çok güçlüdür, hal böyle olunca ihtişamı ile ovada yükselen Hasan Dağı’nın bir tanrı ile ilişkilendirilmemesi de mümkün değildir. Hasan Dağı’nın antik dönem inançlarındaki önemi bambaşka bir köşe yazısı konusu aslında. Biz konumuza devam edelim.
Antik dönemlerde Aksaray yöresi hayvancılıkta da önemli yerleşim yerlerinden biridir. Koyun yetiştiriciliği başta olmak üzere yöre güzel atlarıyla da bilinmektedir. Tabal Krallığı’nın Asurlulara vergiyi at olarak ödediği tarihi kayıtlarda mevcuttur.
Selçuklu, Karamanoğlu ve Osmanlı Dönemleri
Selçuklu Devleti'nin Anadolu'ya hâkim olmasıyla birlikte Aksaray, tarım ve hayvancılık merkezi olması yanında önemli bir ticaret merkezi haline de gelmiştir. Bu dönemde tarım arazileri genişletilmiş, sulama kanalları inşa edilmiş, küçükbaş hayvancılık da önemini korumaya devam etmiştir. Tüm bunların yanında yapılan güvenlikli ve sigortalı kervansaraylarsayesindeAksaray’da ticaret gelişmiştir. Bu dönemde Aksaray kervansarayları (ribatları) ile döneme damga vurduğu için “Darü’l-ribat” olarak lakaplandırılmıştır.
Karamanoğulları döneminde de Aksaray tarımsal önemini devam ettirmiştir. Aristo'nun Kitâbu Baytar-nâmesi üzerinde çalışan Hacı Muhammed Aksarayî (tahminime göre Sancılı Baba) demuhtemelen Karamanoğlu Döneminde yaşamış münevver bir Aksaraylı’dır.Kitâbu Baytar-nâmeyi Farsça’danTürkçe’yeaktaran Hacı Muhammed Aksarayî’nin at yetiştiriciliği ve at hastalıkları üzerine hazırlamış olduğu bu kitap nice yaralara merhem olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Aksaray, tarımsal üretimin merkezi olma özelliğini devam ettirmiştir. İmparatorluk genelinde olduğu gibi Aksaray’da da tarım ve hayvancılık faaliyetleri teşvik edilmiş, köylüler çeşitli vergi muafiyetleriyle desteklenmiştir. Bu dönemde, tahıl üretimi önemli bir yer tutmuş, ayrıca meyve ve sebze yetiştiriciliği de gelişmiştir.
Osmanlı Döneminde Aksaray’da hayvanseverliği, sokak hayvanları koruyuculuğu ile öne çıkan figür ise Helvacı Seyyid Ali'dir.
Cumhuriyet Dönemi ve Modern Tarım
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte Aksaray, modern tarım teknikleri ve devlet destekleriyle tarımsal üretimini artırmıştır. Açılan köy enstitülerinde verilen eğitimler de bu üretimin artmasına katkı sağlamıştır. 20. yüzyılın ortalarından itibaren, traktör ve diğer tarım makinelerinin kullanımı yaygınlaşmış, bu da üretim kapasitesinin önemli ölçüde artmasını sağlamıştır. Ayrıca, tarımsal kooperatifler kurulmuş ve çiftçilere yönelik eğitim programları düzenlenmiştir.Cumhuriyet döneminde kurulan Azmi Milli Un Fabrikası, Aksaray’ın hem tarım hem sanayi hem de sağladığı elektrik ile soysal hayatını etkilemiştir.
Mahmut Makal bu döneme damgasını vurmuş bir hemşerimizdir. Yazar, şair ve öğretmen olan Mahmut Makal1950’de eseri “Bizim Köy” ile büyük ses getirmiş ve Cumhuriyet Dönemi’nde Köy Edebiyatı akımını başlatmıştır. 1966’da “Bizim Köy” ile UNESCO tarafından “Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü” alan, 1967’de ise yine UNESCO tarafından “Dünya Gençliğine Örnek İnsan” olarak seçilen Mahmut Makal Cumhuriyet döneminin bize kazandırdığı değerlerimizin en büyüklerindendir.
Hayvancılık da bu dönemde modernize edilerek, süt ve et üretimi artırılmıştır. Aksaray, geniş meraları sayesinde büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığında önemli bir merkez olmuştur. Özellikle süt üretimi konusunda bölge, Türkiye genelinde adından söz ettiren bir üretim merkezi haline gelmiştir.
Günümüzde Aksaray Tarımı ve Hayvancılığı
Günümüzde Aksaray, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde çeşitliliği ve verimliliği artırmak için modern teknikler kullanmaktadır. Seracılık (fide seracılığı) ve organik tarım uygulamaları yaygınlaşmıştır. Bölgenin kış şartlarının ağır olması sebebiyle masraflı olduğu için daha evvelyapılamayan kış seracılığı, kurulacak olanJeotermal Kaynaklı Seracılık ile daha ucuza yapılabilecektir.
Aksaray’da hayvancılıkta ise besi hayvancılığı, süt inekçiliği ve arıcılık gibi çeşitli alanlarda gelişmeler kaydedilmektedir.
Bölgedeki çiftçiler, devlet destekleri ve eğitim programları sayesinde modern tarım ve hayvancılık tekniklerini öğrenmekte ve uygulamaktadır. Bu sayede, Aksaray'ın tarımsal üretimi sürekli olarak artmakta ve bölge/ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.
Aksaray Tarım ve Hayvancılığını Turizme Entegre Etme Stratejileri
Şehirler tek bir özellikleriyle mi tanıtım platformuna çıkarılmalı yoksa bütün özellikleriyle mi? Bence bu,düşünülüp karar verilmesi gereken konuların başında geliyor!
Bana göre her alanda her şeyin en iyisi olmaya çalışmaktan ziyade her bir özelliğin birbirleriyle olan sentezi ve uyumu bu tanıtım platformunda sunulmalı. Yani bir şehrin var olan ya da potansiyeli olan her bir özelliği, birbirleri ile çaprazlanarak sunulmalı. Örneğin tarım ile turizm, sanat ile sanayi, eğitim ile ulaşım, eğitim ile eğlence, sağlık ile teknoloji, çevre ile enerji, lojistik ile e-ticaret vs gibi… Sektörlerin bu şekilde çaprazlanması kulağa ilginç gelse de daha ilginci de mümkündür tabi. Mesela üçlü çaprazlamalar; sanat, sanayi ve teknoloji gibi… Bu çaprazlamayla sanayi bölgelerinde teknoloji tabanlı sanat projeleri geliştirilebilir. Bu, hem sanayi bölgelerinin estetik görünümünü artırır hem de sanat ve teknoloji etkileşimini teşvik eder. Bunların hepsi ayrı ayrı ve önemli konular, gün gelir bunlara da değinirim belki bir gün. Ancak şu an için anlatmak istediğim Aksaray'ın zengin tarım ve hayvancılık geçmişini ve potansiyelini turizme entegre etme çalışmalarıdır. Çünkü böyle bir çaprazlama etkileşimi artıracak ve bölgenin ekonomik kalkınmasını hızlandırıp daha tanınırlığını sağlayacaktır.
Bu stratejiler, hem yerel halkın gelirini artıracak hem de turistlere eşsiz deneyimler sunacaktır. Ayrıca bu alanda atılacak adımlar, Aksaray'ın gelecekte tarım turizmi (agro-turizm) merkezi olarak anılmasını da sağlayacaktır.
Bu entegrasyonu sağlamak için uygulanabilecek stratejiler ve örneklerden bir sonraki yazımda bahsedeceğim.
Görüşmek üzere…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.