ABAYLAR
Aksaray
07 November, 2025, Friday

Evliya Çelebi’nin Aksaray ziyareti -3-

07 November 2025, Friday 05:47

Bu elçinin Aksaray’daki Romalılara geldiğini anlamak ve kabul etmek gayet doğaldır ama onun isteğiyle Aksaray şehrinin yapıldığını kabul etmek tamamen tercih meselesidir.

Şem’un Safa’nın istediği vakitler milattan hemen sonra olmalıdır. Milattan hemen sonra yani M.S. 17 yılında Hititler döneminde Garsaura (Kuşşara) isimli bu şehir Archelaos tarafından imar edilmiştir. Şem’un Safa’nın Aksaray’a geliş tarihi de bu tarihten sonra olmalıdır. Elbette elimizde kaynak olmadığı için ancak tahminde bulunabiliyoruz. Bu tahmini de Evliya Çelebi’nin ifadesine göre yapıyoruz. Yine Evliya Çelebi’nin şehrimizin ismi için “Rumlar buraya hala Pegahel(e)na derler” ifadesinden de Helena isimli hükümdarın hakimiyetini hatırlamak isteyen Rumların bunu dillendirdiklerini anlıyoruz.”

Seyyahımız, Aksaray’ın ismini Der-beyân-ı sebeb-i tesmiye-i Şehr-i Aksarâybaşlığı ile şöyle açıklar:

Kılıç Arslan şâh'ın bu şehir tahtgâhıolmağılanâm mahallinde bir sarây-ı azîm binâ eder kim niçe yerde kasr-ı iremleri ve kasr-ı Havernâkları ve kâh-ı ekâsireleri ve eyvân-ı hakanîleremânendekâ‘alar ile ârâste ve Merâm-misâlcenîn ü hıyâbânlar ile pîrâsteedüp bu sarây-ı azîmîn yedi bin aded manzara ve dakka ve revzenleri ve üç bin adedmüte‘addidnakş-ı bûkalemûn hücreleri var idi. Ve Kılıç Arslan binâsıolmağıladârü's-sa‘âdesininyemîn [u] yesârındatucdan iki adedarslan-ı mehîbtimsâliinşâetdirmişdi ve mağrib-zemînüstâdlarından iki üstâd-ı kâmil bu esedlere birer ilm ile tılsım edüp bir arslanın ağzından âteşfeşânolurdı. Bir sübû‘ın ağzında bir sayha-yı mühlik sâdır olurdu. Tâ ki bir âdem bu sarâyâ kem kasd ile girse yâsarâydan bir şey serikaedüp taşra çıkarken bu arslan-ı âteşfişânınşerâresinden ve öbür esedünna‘rasındanharâmî ve sârıkherîfler helâk olurdı. Bu şehir bu sarây-ı münevver ile cihân-arâolmağın bu şehre Aksarâydeyü tesmiye etdiler, ammâzamân-ı keferede bu şlehrelisân-ı Yunan'da ilâ hazâ'l-ân Pigâhelinâ derler. Hazret-i İsâ asrında imâr olduğun Rûmlar sıhhat üzre yazmışlardır.”

Evliya Çelebi, Aksaray’ın ismini o günlerde kendisine anlatıldığı gibi ve başka eserlerden öğrendikleriyle aktarmış. O yıllarda bilindiği gibi rivayetçi bir tarih anlatısı vardı. Kendisi de bu geleneğe sadık kalarak okuyucuyu bilgilendirmiş. Fakat günümüzde pek çok şey değişti. Tarih bilimi (başka bir ifadeyle tarihçiler) birçok bilimden faydalanıyor, disiplinlerarası çalışmayla meselenin hakikatini ortaya koymaya çalışıyor. Arkeolojik kazılar başta olmak üzere yapılan çalışmalar Aksaray’ın isminin Çelebi’nin anlattığı gibi ya da Çelebi’ye 1649 yılında anlatıldığı gibi olmadığını ortaya koymuştur.

27-29 Ekim 2016 tarihinde I.Uluslararası Aksaray Sempozyumu (Kültür, Tarih, Din, Medeniyet) açılış konuşmasında Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN, “Tarih Boyunca Aksaray’a Verilen Adlar ve Bu Adların Kökeni Üzerine Görüşler, Değerlendirmeler” başlıklı bildirisinde Aksaray’ın ismiyle alakalı çok önemli bilgiler anlatmıştı. Ben de bu konuşmayı dikkatlice dinledim. Bu çalışmayı okumanızı tavsiye ediyor ve en önemli kısımlardan bir bölümü aşağıya alıyorum: “Şehrin adının 593 yılına ait bir sikkede Aksara olarak geçmesi en ilgi çekici veridir. Bu bilgi, şehrin adının daha VI. yüzyılda Aksara olarak değiştiğini göstermektedir. Bölgede Türk hâkimiyetinden öncesine rastlayan bu yazılışın Latince ve Eski Yunanca sözlüklerde bulunmaması nedeniyle adın Bizans döneminde Anadolu Rumcasına çevrilmiş biçim olduğunu düşünmekteyiz. Adın bu biçimi daha sonraki Bizans kaynaklarında Ta Aksara ve Taksara (τάʾʹΑξαρα ve τάξαρα) olarak karşımıza çıkar.”

Seyyahımız, Aksaray’a dair bilgilendirmesine şöyle devam etmiştir:

Ba‘dehû sene (---) târîhindeKaramânoğluYa‘kûbBeğ destine girüp andan sene (---) târîhinde Yıldırım Hân destine girdi. Andan Timur Hân-ı pür-zor sene (---) târîhinde Yıldırım BâyezîdHân'a rağmen bu şehri harâb u yebâb ve halkın kebâb ve hâneleriAksarây'ıturâbetdiğinden hâlâ kavm-i Etrâk ol sarâya yazıkları geldigindenya‘nî acıdıklarından "Ah sarây" derler. Nicesi "Ak sarây" derler. Bu gûne ismiyle müsemmâ bir şehr-i ra‘nâdır. Hâlâ dest-i Âl-i Osmân'daGâzîSüleymân Hân tahrîrîüzreKaramâneyâletindesancakbeği tahtıdır. Kânûnüzrebeğininhâsı (---) akçedir. Bervech-i adâlet yigirmikîse hâsıl olur ve beş yüz askere mâlik bir tuğlımîr-i livâdır. Taht-ı hükûmetinde (---) timar ve ze‘âmet vardır. Alaybeği ve çeribaşı ve yüzbaşısı vardır. Kânûnüzrecebelüleri ile (---) asker olur. Beğininlivâsı altında me’mûr oldukları sefere giderler. Bir hâkimi dahi şer‘-i Resûl tarafından yüz elli akçe pâyesiyle şerîfkazâdır ve cümle (---) adednâhiyekurâlarından beher sene kadıya beşkîse adâlet üzre hâsıl olur. Müftîsi ve nakîbi ve kethüdâyeri ve yeniçeri serdârı ve kal‘adizdârı ve muhtesibi ve şehir subaşısı [70a] vardır ve a‘yân-ı eşrâfı ve kübbâr [u] sulehâ-yımeşâyihıfirâvandır.”

1402 Ankara Savaşı’ndan sonra Aksaray’ın da büyük acılar yaşadığını dinleyen seyyahımız sizin de az önceki satırlarda okuduğunuz gibi şehre neden Ahsaray denildiğini aktarmış. Daha doğru bir ifadeyle kendi üslubunca yazmış.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.