SİVAS KONGRESİNİN 105. YIL DÖNÜMÜ (2)
03 Eylül 2024, Salı 06:19Türkiye dışında, Osmanlı toprakları üzerinde kurulmuş bütün devletler galip devletlerin mandası altına girmiş ve uzun süre sömürülmüştür. Atatürk'ün önderliği altında girişilen ulusal Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştığı için ‘Tam Bağımsız' Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Manda altına girmekten başka çare düşünemeyen bir kısım Osmanlı aydını ise tarihi ilişkileri dikkate alarak Amerikan mandası üzerine yoğunlaşmıştı. Amerika'ya mektuplar yazdılar. Bu çalışmalara sinirlenen Mustafa Kemal Paşa, yanındakilere şöyle seslenir:
“Hayır paşalar hayır, hayır beyefendiler hayır, hayır hanımefendiler hayır, manda yok.. Ya istiklal, ya ölüm var..
Amerikan mandası diye çırpınanlar, düşman işgali altında bulunan sinirleri ve zaafları ile bu millete ve bize inanmayanlardır. Bizim hayal ve macera peşinde koştuğumuzu sananlardır. Eğer, bunlar Anadolu'nun ve Türk milletinin gerçek duygularını bilseler, bizim çalışmalarımızın hedefini kavrayabilseler, Erzurum Kongresi kararlarının nasıl bir millî vicdan ürünü olduğunu takdir edebilseler, bu sakim (hastalıklı) fikirlerinden dolayı utanç duyarlar. Bunlar, ümitsizlik ve bozgunluk içinde realitelerden uzak olarak yaşayan ve ne yapacaklarını, ne yapılmakta olduğunu bilmeyen insanlardır. Kongre hissiyatını açıklıkla belirtmiştir. Heyet-i Temsiliye (Temsil Kurulu) kararını vermiştir. Millî irade şuur ve istikametini bulmuştur. Davamız yürümektedir ve yürüyecektir. Başarılı olmamak için hiçbir sebep yoktur. Hiçbir olumsuz kararı tanımayacağız. Tek ve değişmez parola şudur: Tek tepe, tek kurşun kalıncaya kadar mücadele, yahut da: Ya İstiklal, Ya Ölüm! ”
Kongre için Sivas'a erken gelen İstanbul delegeleri diğer delegeleri de etkileyerek, Amerikan mandasını isteyen bir muhtıra (rapor) hazırladılar. Bu rapor Sivas Kongresi gündemine alındı. 08 Eylül 1919 günü Kongre mandayı tartışmaya başladı. Özellikle İstanbul'dan gelen Kara Vasıf Bey, İsmail Fazıl(Cebesoy) Paşa, İsmail Hami (Danişment) Bey ve Refet (Bele) Bey, Kongre salonunu etkileyecek uzun konuşmalar yaparak, Amerikan mandasını savundular. Kara Vasıf Beyin konuşması sırasında delegelerden biri : “ İstanbul'dan mandayı mı bize hediye getirdiniz? ” diye bağırdı. Refet Beyin konuşmasının delegeler üzerinde o kadar etkili olmuştu ki, oylamaya geçilmesi durumunda manda kararı çıkacağından endişe eden Mustafa Kemal Paşa, toplantıya on dakika ara verir. Manda konusundaki görüşmelerin sonucu Sivas Kongresi kararlarına şöyle yansıdı : “...Devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı sınırlar içinde, milli ilkelere saygılı olan ve vatanımıza karşı saldırı ve yayılma amacı gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sanayi, ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız ....”
Mustafa Kemal Paşa, mandayı savunanları karşısına almadan Sivas Kongresi'ni başarı ile yönetmiş ve mandanın reddedilerek, bağımsızlık kararının çıkmasını başarıyla sağlamıştır. Gösterdiği liderlik sabrıyla, Kongrenin birlik ve beraberlik içinde çalıştığını ve sonuçlandığını dost, düşman herkese göstermiştir.
Manda tartışmalarının yoğun olarak yaşandığı 8 Eylül gününün gecesi Mustafa Kemal'in odası her zamankinden daha kalabalıktı. Özellikle Denizli delegeleri olan Necip Ali, Yusuf Beylerle, Şeyh Fevzi Efendi, Hikmet, Osman Nuri, Ahmet Nuri Beyler lise binasında delegelere ayrılan koğuşta kaldıklarından, onların da katılımıyla Paşanın odasında toplananların sayısı çoğalmıştı. Mustafa Kemal Paşa etrafındakilere hitaben:
“Bir milletin istiklâl hakkını aramasından ve bu yolda gerekiyorsa son damla kanını akıtmasından daha tabiî ne tasavvur edilebilir? Şerefsiz, istiklâlsiz, esir bir millet çocukları olarak yaşamak yerine, efendice ve kahramanca ölmek elbette ki şayanı tercihtir. Bunu anlayamamak ne garip mantıktır?”dedi. Delegeler de konuşuyor, manda aleyhinde söz ediyorlardı. Hikmet ismindeki Askeri Tıbbiye öğrencisi, Sivas Kongresi'nde öğrenci arkadaşlarının temsilcisi olarak bulunuyordu. Aralarında topladıkları para ile onu Sivas'a göndermişlerdi. Heyecanlı, atak bir vatanseverdi. Gece, Paşanın odasında Hikmet Bey de vardı. Gündüz yaşanan tartışmaların etkisiyle olsa gerek titriyordu. Sanki birdenbire ateş ve heyecan kesilmiş olarak, yüksek sesle:
“ Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem.. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun şiddetle red ve takbih ederiz . Farzı Muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal'i ‘ vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı' olarak adlandırır ve tel'in ederiz .”diye bağırdı. Bu gencin yürekten kopup gelen bu sözleri karşısında orada bulunanların gözleri yaşarmıştı. Mustafa Kemal Paşa da duygulanmıştı. Heyecanlı bir sesle:
“ Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin.” dedi , sonra Hikmet Beye dönerek: “ Evlat, müsterih ol. Rahat ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, ekalliyette azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklâl, ya ölüm .”
Tıbbiyeli genç, hemen yerinden fırladı: “ Var ol paşam ...” diyerek Mustafa Kemal'in elini öptü. Mustafa Kemal, kongreye aydın Türk gençliğinin ve tıbbiyenin temsilcisi olarak üniformasıyla katılan bu yiğit delikanlının alnından öptü:
Kongre sırasında Sivas'ın İngiliz ve Fransızlar tarafından işgal edileceği tehditleri boşa çıktı. Mustafa Kemal Paşa bu tehditlerin boş olduğunu henüz Sivas'a gelmeden Vali Reşit Paşaya bildirmişti. Sivas Kongresine delege seçilenlerin Sivas'a gelişleri sırasında bin bir engelle karşılaştıkları, kılık değiştirdikleri bilinmektedir. İşgal altındaki yerlerden delege gelemeyişi nasıl bir baskı altında kalındığının en büyük işaretidir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.