YEŞEREN AKSARAY – 1
01 Eylül 2021, Çarşamba 10:35Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen orman yangını felaketleri sebebiyle Aksaray’ımızda da ormanlık alanlara girişler yasaklanmıştı. Bu yasağın duyurulması sonrasında sosyal medyada “Aksaray’da orman mı var?” benzeri söylemlerin dolaştığını gördüm. Bu sebeple de ilkyazımı bu çerçevede yazmaya karar verdim.
Evet bir Karadeniz, bir Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerindeki gibi ormanlarımız yok. Ancak başta Hasan dağı ve Ekecik dağı olmak üzere ilimizdeki dağ eteklerinde ve il sınırında bulunan bazı yerleşim yerlerinde ormanlık alanlarımız mevcut.
Bilhassa da koruluklarımız…
Ancak yeterli mi?
Elbette değil!
İlimiz sınırlarında ormanlık alanların az olmasının birinci sebebi, elbette coğrafya; ikinci sebebi ise insan faktörü!
Şehir merkezine gelecek olursak…
Yeşil Aksaray’ı vaktiyle yeşil yapan da insan, ancak ne yazık ki o yeşili maziye karıştıran da!
Mesela eskiden, doğan çocuklarının vakti geldiğinde evliliğine maddi anlamda fayda sağlasın diye Aksaraylılar, çocuk doğduğunda onun için kavak dikerlermiş. Çocuğun evlilik çağı geldiğinde kavaklar kesilir, paraya çevrilirmiş. Ancak yerine yenilerinin de dikilmesi ihmal edilmezmiş…
İşte bu adet de Yeşil Aksaray’a daha da yeşillik katarmış…
Tabi sonra o çocuklar büyüdü ve onlar da kendi çocukları için kavak dikilen bu toprakara, bina diktiler…
Nüfus artıyor…
Barınma da bir ihtiyaç…
Elbette binalar artacak. Buna hiçbir sözüm yok.
Ancak kontrollü artması lazım!
Geçmişte yapılan hatalar yapılmadan, ormanlık ve tarihî alanlara zarar verilmeden binalar yapılabilir. Ve elbette yeni yeşil alanlar da oluşturabilir.
İşte bu yazımda benim esas değinmek istediğim konu bu;
Yeni Yeşil Alanların Oluşturulması!
Kastettiğim yeşil alanlar parklardaki çim alanlar değil elbete;
Koruluklar, Mini Ormanlar!
Kaybedecek hiç vaktimiz olmadığı için bu yeni yeşil alanları daha hızlı nasıl oluşturabiliriz onu araştırmalıyız ilk önce!
Basit bir şekilde düşünecek olursak;
Ya hızlı büyüyen ağaçlar dikeceğiz!
Ya da yerli ağaçlarımızı daha hızlı büyüteceğiz!
Hızlı büyüyen ağaçlara örnek olarak Paulownia’yı verebiliriz yani namıdiğer Çin Kavağı’nı!
Bu ağaç çok hızlı büyüyor, adaptasyon kabiliyeti çok yüksek, kerestesinden faydalanılabiliyor. 5 yılda ekonomik kesime uygun hale gelebiliyor. Kesildiği yerden de tekrar sürüyor. Ömrü ise 60-70 yıl. Yani ihtiyacımız için oldukça iyi bir ağaç. Ancak…
Ancak bu ağaç için bol su gerekmekte.
Ve ne yazık ki ilimiz az yağış alıyor. Ayrıca yeteri miktarda sulama suyumuz da yok!
Yeşil alanlarımızı daha hızlı artırmamız için yapabileceğimiz diğer bir yöntem ise yerli ağaçlarımızı daha hızlı büyütmek olacaktır!
Dağlarımızda yetişen alıçları, armutları; tarlaların ortalarındaki kayısıları, erikleri; meşeleri, mazıları, iğdeleri, çalıları düşünün…
Sulanmadıkları hâlde nasıl yaşamlarını sürdürebiliyorlar?
Üstelik yüksek verimle olmasa da meyve dahi verebilen de var.
Demem o ki biz bölgeye zaten adapte olmuş bu yerli ağaçlarımızla, daha az su kullanarak mini ormanlık alanlar oluşturabilir miyiz, bunu araştırmamız lazım!
Yani bu mümkün mü?
Evet, Mümkün!
Peki nasıl?
Devamı bir sonraki yazımda…
Görüşmek üzere…