Bir baş olayım hastalığı
10 Haziran 2019, Pazartesi 09:01Yazımı okuyanların içerisinde bana kızan da olacak doğru yazmışın diyende olacak. Tabi işine gelmeyenler mutlaka rahatsız olacak. Elbette bunu yazımın başında söylemek isterim. Bulunduğu konumun ve koltuğun hakkını verenlere bir sözümüz yok, onları tenzih ederim. Ama illede bir baş olayımda ne olursa olsun diyenler mutlaka rahatsız olacaklar.
Eskiden bir koltuğa ve kuruluşun başına gelenler oturduğu koltuğun hakkını verirlerdi. Hemde bu kadar, dernek, kuruluş ve vakıfta yoktu. Şimdi bakıyorum ot biter gibi kurum ve kuruluş meydana gelmiş, ne iş yaparlar inanın bende bilmiyorum.
Toplum yararına ne yaparlar adını sanını duymadığımız bir çok kurum ve kuruluşu Belediye Başkanı Sayın Evren Dinçer’in hayırlı olsun ziyaretleri paylaşımında öğrenme imkanı bulduğumu söyleyebilirim. Birde sivil toplum kuruluşu adı altında yapılan davetlerde bakıyorum o kadar kuruluş var ki kafamız dönüyor.
Bu kuruluşların başına getirilen bazı arkadaşlar, geldiği kuruluşun amacını bile anlatamayacak durumdadır. Eline mikrofonu verseniz amacınızı bir anlatın deseniz inanın iki kelime konuşamayacak durumdadır.
Tabi bir kuruluşu kurunca siyasiler ve bir çok bürokraside ilgi ve alaka görüyorlar ya. Bu hava her halde onlara yeter. Siyasetçilerimizde seçimlerde arkadaşların ayağına gidip ziyaret ediyorlar ya bu itibarda yeter her halde.
Geçtiğimiz günlerde ilimizde isim olarak faaliyet gösterdiğini zannettiğimiz ne kadar kuruluş var biliyor musunuz? Saymaya çalıştık tam 150 civarında farklı isim ve ad altında kuruluş var. Tabi birde adını sanını bilmediklerimiz mevcut.
Küçük bir şehirde bu kadar kuruluş çok değil mi? Bana göre bu bir ayrıştırmacılıktır. Üç beş kişi bir araya gelmiş bir kuruluş kurmuş sosyal medyada bedava veriyor oradan ver coşkuyu. Be kardeşim belkide kuruluşunuz çok farklı amacı vardır, bunların birisini hayata geçirdiniz mi? ne gezer körler sağırlar birbirini ağırlar misali birbirlerine bol ziyafet verirler.
Bir çok kurum çoğu zaman seçim zamanı ortaya çıkar ve siyasilerle pazarlık yaparlar. Bizim şu kadar oyumuz var, şu kadar arkamız var derler. Kendisini bile ifade edemeyecek durumda olanlar sırf itibar elde etmek için kuruluşlar kurmaktadırlar.
Artık bu tür yararsız kuruluşlara bir sınır getirilmeli. Siyasilerimiz ve bürokraside artık bunlara itibar göstermemelidir. Siyaset ve devletimizin erkanı da bunlara itibar göstermemelidir. Guruplaşma ve ayrışmaya da izin vermemelidirler.
Sivil toplum kurumlarında bu ve benzeri işler olurken devletimizin bünyesinde buna benzer liyakatsız ve ehliyetsiz insanlar birilerinin adamı diye bir yerlere getirilmiyor mu? Bal gibi getiriliyor, konuşmaktan aciz bu arkadaşta kasıla kasıla o koltuğu işgal ediyor.
Ülkemizin gerilemesinde ve temsilinde bu tür liyakatsız insanların bu koltukları işgal etmesi sonucu ülkemiz zarar görmektedir. Liyakatlı ve iş bilen insanları karalayıp, liyakatsız ve beceriksiz insanları gazlamayı artık bırakalım.
Cemaat ve cemiyetlerde farklı mı? iki sayfa kitap okumamış, dinden ve ilimden yoksun bazı kimselerde itibar, ilgi ve alaka görmek adına etrafına üç beş kişi toplayarak güya oluşum meydana getirmiş.
Lafın kısası, artık gereksiz olan kurum, kuruluş ve eli boş kişilerin meydana getirdiği oluşumlara siyasilerimiz ve bürokrasimiz itibar etmediği gibi değer de vermemelidir. Eğer bunlar yapılırsa bu gereksizler kendiliğinde ortadan çıkacaktır.