Bu gidişle nereye gidiyoruz?
22 Temmuz 2019, Pazartesi 09:00Sanal arkadaşlık denilince insanların aklına ilk gelen, sanal kelimesi oluyor. Yani sahte olmak, yalan olmak, başka bir kişiliğe bürünmek ve çok kısa zamanda o bürünülen yalan vücutla bir olmak. Toplumdan ve aileden kopup giden gençlerimiz.
Kariyerimiz hangi seviyede olursa olsun, mesleğimizin de ne olursa olsun hiç fark etmez. Asil kimiz, aslen nereliyiz, adımız, yaşımız, hatta boyumuz kilomuz hakkında da yalan yazarız. Sanal kelimesi kolayımıza gelir ve bunun akışına kapılır gideriz.
Yeni bir hayat yeni bir yasam başlamıştır artık. Rengarenk insanlar arasında yeni bir ortam. Msn den tutalım camlara kadar yer alan kara bir kutu. Birde face çıktı ki face yolu ile fuhuş hırsızlık ve benzeri kötülükler kolaylaştı. Yaşamı kolaylaştırdılar yani. Ne mutlu bizemi desek. Neden yazık ediyoruz çocuklarımıza mı desek. Hep birlikte düşünmeliyiz.
Kimimiz çok ciddi izler peşinde kimimiz arkadaşlık dostluk kimimiz adını manasını bile henüz bilmediği kanka can dost vs. gibi rumuzlara bürünür ve iki dakika sonraki yazışma arkasında çoktan kanka canka olunmuştur bile. Sözler verilir yeminler edilir ben sen yoktur artık aramızda. Bana güven, yok güvenmezsen yazma, bu kadar basit.
Kimileri sırf parasını yesin kadının diye peşinde dolanır. En güzel sözleri sarf eder ve başarır, başarır çünkü gençlik deli dolu olduğundan çabuk kanar. Hele kızlarımız Allah korusun boy boy resimleri.
Ya büyüklere ne demeli yaşını başını almış belli bir yere gelmiş ve buralarda sanal dünya diyerek, sanal aşk, sanal yasam, sanal arkadaşlık, sanal dostluk, hatta sanal sex, i içine alan bir yasam kuran insanlar. Küçüklere örnek büyüklere ne demeli?
Hele birde küfür edenlere ne demeli? Ağzı olan konuşur ya hani, parmağı olan küfür yazar her yerinde şu internetin küfür olduğuna eminim. Kızan küsen sevinen her insan küfür yazar. Nedir asil dertleri küfürcü olduklarından mı, ruh hastası olduklarından mı?
Çok psikoloji okuyanlar var son yıllarda, bu dalda ilerleme oldukça çok. Buna bağlantılı olarak da hasta çoklaştı. İnsanlar zaten hep hastaydı diyeni çok duydum, içi sıkılan ruhu daralan eskiden hocada alırdı soluğu Şimdi psikolog doktorlarının koridorları tıklım tıklım.
Kesinlikle doktor arkadaşlara saygım sonsuz istisnalar kaideyi bozmaz.
Peki, neden insanlar sanallaştı neden sanallaştıkça çok psikolojisi bozuldu? Hayal olmuş insanların yasamı. Sanal yaşam diyerek oda oda ev kurmuşlar. Bu bir hastalık değil de nedir?
Benim radyoma buyur, yok benim siteme buyur, diyenler çoklaştı. Sanki iş kurmuşlar da oraya bekliyorlar bizleri. Bazen tanıdığım gençler çıkıyor. Kimi doktor, kimi ünlü, kimi zengin veya başka tanıtıyor kendini. Hani bazen deriz ya bu adam nereye bakıyor diye. Şimdi nereye gidiyor bu insanlar diye korkabiliyoruz, nereye gidiyor sahi bu insanlar sanal yaşamın içinde nereye yürüyorlar nedir aradıkları, arayıp ta bulamadıkları nedir? İnternet çok güzel bir alet. Ama doğru kullananlar için. Yoksa felaketlerde yaşatabiliyor.
Bir büyüğümüz der ki: “Sanal yaşam sanal hayat evlerdeki huzurun kaçmasına, karı koca ilişkilerinin (zaten bozuk olan karı koca ilişkilerinin) bozulmasına, çocuklarla ana baba ilişkilerinin azalmasına ve en önemlisi babaların kızlarını başı boş bıraktıklarına dikkati çekmektedir. Kendilerine ayırmış oldukları yandaki odada sanal yerini alan analar babalar kızlarını oğullarını başı boş bırakmış ve hatta diğer odada diğer lap topla başı boş bırakmış anaların başını. Bundan habersiz babaların dikkatine” diyor.
Kızlarımız değerleri unuttu. Oğullarımız saygıda kusuru çoğalttı, kimse büyük küçük bilmez oldu, misafir gelmeleri gitmeleri yerine sanal gezmeler çoğaldı, bayramlarda aramalar gitmeler yerini, kısa kısa İnternet yolu ile kutlanmaya bıraktı. Vakti yok kimsenin büyük küçük iş başında herkes sanal yaşamın içinde yuvarlanıp gidiyoruz işte diyecek durumdayız.
Uyanalım silkinelim soralım kendimize ne yapıyoruz bu kadar mı değerimizi unuttuk. Biz, bizi bizden kolayca çalmayı başaran şu interneti bir gözden geçirelim.