ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

İnanç var ama yaşam yok

09 Mayıs 2022, Pazartesi 10:18

Ülkemiz bir İslam ülkesi olmakla beraber, dini inanç ve yaşamda ise çok zayıfız. Her ne kadar ülkemizde dini inancı olmayan insanlar yaşasa da bu belli bir sınır içerisindedir. İnsanlara müslümanmısın diye sorduğumuzda, “bu nasıl bir laf elbette Müslümanım” cevabı almamanız mümkün değildir. Yani toplum olarak herkes inançlı ve Müslüman. Ama tatbikatta hayata geçirme çok zayıf. Sorduğunuzda, “ ihmalkarlık ve fırsat bulamıyoruz” cevabı ile karşılaşırız.

Elbette ibadetlerimizi yaparken mutlaka atlattığımız ve namazımızı kılamadığımız dönemler olabiliyor. Ben hiç aksatmadan kılıyorum diyen kişi sayısı binde bir ancak çıkar. Çünkü zaman zaman aksatanlar olmaktadır.

İnsanların Allah inancı ve dini duygusu tartışılmaz, bu duygulara nerede ise herkes son derece bağlı. Günah işlemek ve günaha girmek dinsizlik değildir. Günah işlemek bir kabahat ve kusurdur. Kusursuz bir insan aramak çok yanlıştır. Önemli olan kusurları azaltmaktır.

Bir insan ne kadar günah işlerse işlesin, “ sen dinsiz misin” deseniz bu ithamı hiç bir kimse kabul etmez. Dini inancımızın gereklerini neden yapmıyorsun deseniz, “ ihmalkarlık ve zaman bulamamak” olarak itiraf ederler.

Ben zaman zaman sanal alemde sokak röportajlarını takip ederim. Mesela şöyle bir soru sokak ortasında soruluyor, “ gusül abdestini tarif edermisiniz” dendiğinde. İnanın bu soruya on kişiden sadece birisi cevap veriyor. Hatta bu soruya bu ne demek diyenler bile var.

Dün izlediğim bir çekimde, “ salavat getirirmisiniz” sorusuna çok şaşırdım yeni nesilden 15 kişiden birisi ancak salavat getiriyor. Bu insanlara dinsizmisiniz diye sorsanız kabul etmeleri mümkün değil, hatta sizi terslerler.

İslamı ve dini yaşayışımız sanki modern bir hal aldığı kanaatindeyim. Müslümanız ve İslam dinini kabul ediyoruz, ama dini esasları inceleyip hiç bakmıyoruz. Namaz kılmayı dahi çok insanlar bilmiyor, ama sorduğunda ihmalkarlık olarak tarif ediyorlar.

Rahmetli bir hocam anlatırdı, bir yıkıntıda eyyamcılar yani sarhoşlar içiyormuş, hoca onlara, “ ya ne oturuyorsunuz şurada camiyi yıkıyorlar” deyince, şişeyi kapan camiye koşmuş. Nasıl olur da camiyi yıkarlar demişler.

Yani inanç var, ama dinde lakaytlık hat safhada. İslam ülkesiyiz ama İslamın şartlarını belli bir kesimin dışında yeterlice bilmeyen bir toplumuz. Dini yasakları yapmaya ise yeterlice yaklaşmayan ve yaşamayan bir toplumuz.

Dolayısı ile inancımız var, ama dinde lakayıtız. Namazını kılıyormusun diye sorulduğunda, “ kılsak çok iyi olur, ama zaman olmuyor veya ihmalkarız” cevabı alırsınız. Buda şunu gösteriyor dinde lakayıt ve samimiyetsiziz.

Elbette ihmalkarlıklar ve gevşeklikler herkeste olabilir. Ama bunu asgariye indirmek çok önemli. Hele hele dinde samimi olup dini bilgilerimizi ibadetle kucaklaştıramıyorsak. Yada dini bilgi eksikliğimiz varsa bunları elimize bir ilmihal alıp öğrenmemiz gerekmez mi?

İnançlı bir toplum olarak görünsek de, inanın itikadımızın bozulduğunu veya bozulmaya yön tuttuğunu unutmamamız gerekir. İnanmak yeterli değil, bilgi ve yaşamı beraberinde götürmeliyiz. Çünkü yeni nesil hemen hemen dinden uzaklaşmaya başladı. Bunların sorumluluğu hepimize düşmektedir.