İnsanın mayası ne ise onunla yoğrulur
01 Ekim 2020, Perşembe 10:26İnsanların ve hayvanlar aleminde yaşayan her canlı ve meyveler mayası nasıl yoğrulursa onu yaparlar. Meyvelerin mayası toprakla yoğrulmuştur ve meyve çeşidi ne ise onu verirler. Ona başka meyve verdiremezsiniz. Ancak farklı meyve ile aşı yaparsanız farklı meyve alırsınız. Hayvanlar alemine bakarsanız, aslanın işi yırtmak ve parçalamak, ona başka bir şey yaptıramazsınız. Hanımların yaptığı hamur işleri maya ile yapılır, maya vermezseniz istediğiniz mayalıyı alamazsınız.
Aynen bunun gibi insanların fıtratı ve mayası nasılsa onu yaparlar. Adam ahlaksız, hırsız, üçkağıtçı, yalan dolancı, içkici ve kumarcı ise ona ne yaparsanız yapın bir gün aynı şeylere döner. Tabi bazı istisnalar kaideyi bozmaz.
Kadınlarda öyledir, kadının ar damarı ve hayası yırtılmışsa ona kesinlikle baş gelemezsiniz. Namus ve iffetini yitirmişse onu altın kafese koyun yine bildiğini okur. Edep, ahlak ve terbiye diye bir şeyi yitirmişlerle başa çıkamazsınız.
Aynen onu başta tere yağ gibi soğuk alanda veya buzdolabında saklamanız gerekir. Açıkta kalırsa bozulur ve kokar. Güneşte kalırsa elbette erir gider. Bunlar çok önemlidir, ahlak ve terbiye çok önemlidir. Buda insanlarda aileden verilip gelen bir durumdur.
Toplumda çoğu kere görürüz, toplumun normal görmediği ve hoşuna gitmeyen değerlerini çiğneyen işleri yapan çoğu insan bir bakmışınız bazen tövbe ederler. Sonra bir bakmışınız eski haline döndüğünü görmeniz mümkündür.
Rahmetli ağabeyim Ali Zeki hocamın sağlığında bir sohbetinde fıtrat ve maya ile alakalı bir kıssa dinlemiştim sizlere de aktarayım.
“ adamın birisi evine bir kedi alır ve evde kediye bir çok işler öğretir. Hatta kediye misafirlerine çay ikram edilmesini de öğretir. Eve gelen misafire çay ikram ettiğini eve gelen yakın bir misafiri bunu görür.
Bunu ev sahibe sorar nasıl bu işleri öğrettin bu kediye diye sorar. Ev sahibi artık öyle şeyler öğrettim ki, kedi sanki bizim evin hizmetçisi oldu diye keyiflenerek misafire olayı zevkle anlatır.
Misafir mutlu olur ama kafasında bir soru işareti kalır. Bir başka misafirliğe geldiğinde aklına kediyi denemek gelir. Misafirliğe geldiğinde küçük bir kavanoza bir canlı fare koyup misafirliğe gelir.
Evin kedisi misafire tepside çay ikram ederken misafir getirdiği fareyi evin içine bırakır. Tabi kedi tepsiyi yere fırlatıp farenin arkasından koparak fareyi yakalar. Yani kedi burada asıl fıtratına ve mayasına uygun olan görevini yaparak öğrendiği işi bırakır.
İnsanların toplum olarak yaşadığı hayat ne ise ona göre yaşarlar. Yaşamayı kısmen bıraksalar da, bir gün o yaşamlarını özlerler ve geri dönerler. Bu günümüz ve yaşadığımız hayatımızda numuneleri ile doludur.
Peki bunu önlemenin yönü nedir derseniz, ailedeki çocukluktan tutun eğitim durumundaki ahlaklı ve terbiyeli yetişmeleri ile mümkündür. Mayasını çocuklukta iyi çalmazsanız, başkalarının eline geçerse bozuk maya ile onları bozmaları mümkündür.
Zaten toplumdaki ahlakın, terbiyenin ve namus gibi duyguların ortaya düşmesi bundandır. Kısacası insanlar fıtratının düzgün olmasını önce aileden almalıdır.