Müftü beyin üzerinde durması gereken konu
25 Eylül 2019, Çarşamba 09:03Konuya geçmeden önce, yazımla alakalı olduğu için bir kaç cümle yazıp konuya geçmek istiyorum. Dün bir yakınımın vefatı nedeni ile cenaze nakil işleri ile meşgul oldum. Mezarlıklarda cenaze yakınlarından bir ücret alınmadan cenazenin defni için tüm masrafları kaldıran Sayın Belediye başkanı Evren Dinçer’e teşekkür ederim. Bu konuyu yakinen bildiğim için cenazesi olanlar böyle bir durum ilk defa başına gelenler için şaşkınlıktı. Bu üzüntüde masraf işini Sayın Dinçer kaldırmıştır, vatandaşında takdiri kazanılmıştır. Bana göre bu bir proje kadar önemli.
Gelelim konuya.Daha önce bu konuyla alakalı bir kaç defa yazı kaleme almıştım. Ama dün gördüm ki, hala cenaze kalkar kalkmaz yine kıymalı işi devam ediyor. Benim çocukluğumda hafızlığa çalıştığım dönemde cenaze evlerine hatim okumaya giderdik.
Cenaze evinde kazan kaynamaz, konu komşu Allah ne verdi ise evinden cenaze evlerine yemek getirirlerdi. Hatta bazı komşular bol çeşit yemekler yapar getirir misafirlere ikram ederek cenaze evini rahatlatırdı.
Cenaze sahibi cenazesi ile mi meşgul olsun, acısına mı yansın. Bu arada cenaze kalkar kalkmaz gelenlerin karnını doyurmak için kıymalı yaptırmakla mı meşgul olsun? Kardeşim yok böyle bir dini emir, kural, örf ve adet.
Bazı eli boş, aç gözlüler bunu nereden icat ettilerse etmişler. Cenaze yiyip içme yeri değildir, acıların paylaşma yeridir. Sen acı paylaşmaya mı geliyorsun, aç karnını doyurmak için mi geliyorsun? Yoksa acılı ailenin yükünü hafifletmek için mi?
Yemek versen bir türlü, vermesen bir türlü. Vermezsen anasına ve babasına bir yemekte vermediler dedikodusundan çekindiği için zavallı insanlar mutlaka ortaya bir şeyler koyma gayreti içine giriyor.
Hadi cenaze sahibinin mali durumu iyi değil, peki bu insan ne yapsın? Bu konuya zengini de fakiri de son vermelidir. Zenginler verince cenazeye gelenler fakirde olsa bir beklenti içerisinde oluyorlar.
Bu konuyu kim bitirecek, o yerleşim yerlerindeki Müftülerimiz ve imamlarımız bitirecektir. Sayın Müftümüz bu konuyu sık sık vaazlarında gündeme getirerek, cenaze yemeği diye bir şeyin olmadığını hafızalara kazımalı. İnsanlarda cenaze evlerinden bir yemek beklentilerinin olmaması gerektiğini anlatmalı.
Ben rahmetli babamın cenazesinde bunu yakinen yaşayanlardanım. Cenazeyi kaldırır kaldırmaz bazı kesim bana yemek vermiyormusunuz diye sormuşlardır. Hatta rahmetli ağabeyim de bu konudan sıkılmış olmalı ki, o da bana yemek vermiyecekmiyiz diye sordu.
Neyse ki, Zeki ağabeyimi ikna ederek dört gün sonra umumi yemek verdik. Adam cenazede yemek verecek, üç gün sonra bir yemek daha verecek. Yetmedi nereden çıktı ise 52 gecesi diye uydurma bir yemek daha vereceksin.
Sayın Müftümüz Cemaleddin hocama bu konuda çok iş düşüyor. Bunu kürsüde hafızalara kazınırcasına anlatmalı. Ayrıca köy ve kasaba imamlarına da bu konuda talimat vererek onlarda bu konuyu anlatmalılar.
Konuyu zaman zaman yazdığım için bir kez daha yazıyorum. Bu konuda halkımız bilinçlenmeliler. Cenaze sahipleri de, cenazede acıya ortak olmaya gelenler de konudan bilgi sahibi olmalılar.
Bu konuda Müftü beyin üzerine büyük sorumluluk düşmektedir.