Siyaset gönül alma sanatıdır
10 Temmuz 2018, Salı 09:45Bu yazım siyaset yapan herkesi ilgilendirmeli. Banamı onamı demeden iktidarı muhalefeti herkes üzerine düşeni almalıdır. Siyaset vatandaşın gönlünü alma sanatıdır, ayrıca siyasetin yarısı da şovdur. Gönül almasını bilmeyenler siyaset yapmamalıdır. Milletin oyu ile bir makama geldi isen, millete katlanacaksın. Hele siyaseti devam ettireceksen ve tekrar seçmenin ayağına gideceksen milleti enayi yerine koymayacaksın. Siyaseti bilenlerle yapacaksın, yola çıktığın insanları satmayacaksın. Yeni bir yapmacık dost bulunca hayatını sana feda edenleri terk etmeyeceksin. Bunlar nereden çıktı derseniz üç gün önce Külliyede Reis il başkanları toplantısında neler söylemiş bir bakalım.
“ Özellikle bazı şeyler çok çok önemli, vatandaş ağırlıklı olarak şunu arzu ediyor, özellikle ağırlıklı olarak Belediye başkanlarından tevazu istiyor. Seçimden sonra yanıma gelip bir çayımı içmeyen bu belediye başkanını ben ne yapayım diyor. Yani seçimden seçimemi Belediye Başkanı veya milletvekili beni ziyaret edecek diyor.
Veya kendi tanıdıklarının ofisine uğrayıp mı gidecekler. Ak Partinin müktesabında böyle bir şey yoktur. Bizi yücelten tevazumuz olmuştur. Eğer biz bu tevazumuzu kaybetmiş isek işte puan kaybınada neden olmuştur. En güçlü olduğumuz yerlerde puan kaybına neden olmuş isek bunu kendi nefsimize sormalıyız. Hatamız nerede, nerede yanlış yaptık, arkadaşlar çok iyi hizmetler yapmış olabilirsiniz. Bu kizmetler gerekli, ama yeterli değildir. Yeterli olan gönüllere girmektir, gönüllere girersek bu işi başarmışız demektir.
Eğer gönüllere giremiyorda vatandaşa tepeden gurur abidesi olarak bakıyorsak, onlara yeri geldiğinde ha hu yapıyorsak kusura bakmayın. Bu millet şamar oğlanı değil, bir oy verir iki oy verir ondan sonrada kenara koyar” diyor.
Bunu nerede söylüyor, il Başkanları toplantısında açık ve alenen söylüyor. Bunu nedeni ise, başarısız olan illerden gelen tepki ve vatandaşın şikayetinden söylüyor. Kimse zannetmesin ki, hiç bir şey yukarıya aksetmiyor, her şey aynen ulaşıyor.
Vatandaşın telafonuna bakmazsan, altı ay görüşmeyip randevu istediğinde s....r et dersen. Telafonuna geri dönmezsen, vallahi vatandaşta sana dönmez. İnanın vatandaş bunların hiç birisini unutmuyor, sandık gelince oda sana dönmüyor. Bakın uzun seneler önce eski bir siyasetçimize benle bir tartışması olmuştu, bende bir yazı kaleme almıştım. Bende o yazımı bulup size kısa bir bölümünü aktarayım:
“ gururlanma padişahım, senden büyük Allah var, oraya çıktığın gibi inmesinide bilirsin. Biz oraya çıkıpta sonra inenlerin çoğunu sokakta göremiyoruz. Sokakta bile gezip vatandaşın yüzüne bakamadılar. Bakma sen makamdayken etrafında fır fır dönenlere, yarın sokakta gezmek için onların birisini bulamazsın. Bu milletin ayağının altına altın da döşesen, gönlüne giremediğin sürece o koltuğu er ve geç kaybedersin, yüzünede bakan olmaz” demişim.
Siyasetçiye vatandaş oy vermiş onda hakkı oluşmuşsa, kardeşim sen onunla görüşüp gönlünü alarak dinlemeye mecbursun. Seni oraya getirip arkanda duran insanlara tavır alıp adam yerine koymama gibi bir lüksün yok. O zaman bu işe talip olup halkın sırtında oturmayacaksan. Hemde halkın sana verdiği desteğe rağmen, katlanamıyorsan çekileceksin.
İnanın öyle insanlar var ki, siyasetçiden bir şey istemiyor, elimi sıksın hatırımı sorsun yeter diyor. Köye gidiyorsun, ilçeye gidiyorsun, kasabaya gidiyorsun ve şehre geliyorsun hep aynı şikayet. Vatandaşa ineceksiniz, vatandaşı kucaklayacaksınız. Size oy verenlere tepeden bakmayacaksınız. İşte koca Reiste toplantıda bunu dile getiriyor, vatandaşın gönlüne girin diyor. Halka inemeyip vatandaşa tepeden bakan öyle siyasetcilerin ayak numaralarını biliyorum ki, yazsam o ayakkabı ile sokakda gezdirmem. Ama bizim derdimiz kişiler değil.