ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

TRT’NİN HACI BAYRÂM-I VELÎ DİZİSİ “Somuncu Baba – Müderris Numân Karşılaşması”

16 Şubat 2022, Çarşamba 16:20

TRT’de bir döneme damgasını vuran “Aşkın Yolculuğu – Yûnus Emre” dizisinin yapım şirketi olan TEKDEN FİLM’in, geçtiğimiz Cuma akşamı saat 20:00’de, yine TRT’de, “Aşkın Yolculuğu – Hacı Bayrâm-ı Velî” dizisi yayınlanmaya başladı. Dizinin senaristliğini yine İsa Yıldız, danışmanlığını da yine Mustafa Tatcı Hoca üstlendi.

Dizi, Hacı Bayrâm-ı Velî hazretlerinin tasavvuf yolculuğunu anlatacak… Tabi bu yolculukta ona rehberlik eden Somuncu Baba’mızı da…

Ancak ilk bölümdeki karşılaşma sahnesi, Somuncu Baba’nın ve Hacı Bayrâm-ı Velî’nin hayatını az çok bilenlerin şaşkınlığına ve itirazına sebep oldu… Çünkü rivâyetlerden en çok bilinenine göre bu karşılaşma Kayseri’de olmuşken, diziye göre bu karşılaşma Ankara’da gerçekleşti… Ayrıca yaygın bilinene göre Nûman Efendi, Somuncu Baba’nın daveti üzerine onun dergâhına gitmişken, dizide Ankara çarşısında karşılaştılar.

Bu sebeple de bana, gerek sosyal medyadan gerekse mesajla “Doğrusu nedir?” minvalinde sorular geldi. Bunun üzerine facebook sayfamdan kısa bir açıklama yaptım. Bu açıklamamı da köşe yazımda detaylandırmak istedim.

Öncelikle şunu söyleyeyim ki yaygın söylentiler, her zaman doğruyu göstermez… Bunun için “galat-ı meşhur” diye bir ibaremiz dahi vardır.

Somuncu Baba – Müderris Numân buluşmasında da yaygın söylenti, onların Kayseri’de buluştuğu yönündedir. Hatta bu yaygın söylentiye, bu buluşmanın kurban bayramında olduğu ve bu sebeple Müderris Numân’a Şeyh Hamîd-i Velî tarafından “Hacı Bayrâm” lakabı verildiği söylentisi de eklenmektedir.

Ancak yaygın söylenti böyle olsa da kaynaklarda ilk karşılaşma ile alakalı farklı farklı yer adları verilmektedir. Öncelikle şunu belirteyim ki kaynaklarda farklı rivâyetler olması sebebiyle, “Doğrusunu ancak Allah bilir” demekten başka çıkar yolumuz yok! Yani bu konu için yapacağımız yorumlarımızda, bir kesinlik belirtemeyiz. Kesinlikle şudur diyebilmek için ise Hacı Bayrâm-ı Velî hazretlerinin yahut Somuncu Baba hazretlerinin ya da onların birinci derecedeki yakınlarından birinin eserlerinde bu bilgiyle karşılaşmış olmamız gerek! Şimdi eser eser, farklılıklardan bahsedeyim:

  1. Nûmân Efendi’ye, Kurban Bayramı sebebiyle “Hacı Bayrâm” lakabının verildiğinden bahseden eser, 1550’de yazılmış olan Mir’âtü’l-Işk’tır. Ancak bu esere göre Numân Efendi kesinlikle müderris değildir, o Yıldırım Han’ın kapıcıbaşısıdır. Kesinlik belirtiyorum çünkü eserin müellifi Abdurrahmân el-Askerî, eserinde, Bayrâmî-Melâmîlerinin pîri Pîr Ali Sultân Aksarâyî’ye “Efendim, Hacı Bayrâm’ın evlatları şimdilerde, Hacı Bayrâm hazretlerinin müderris olduğunu söylüyorlar” dediğinde, Pîr Alî Sultân’ın “Onlar da haklılar, kendisi Aşk Medresesi’nin müderrisidir” diye orta yollu bir cevap verdiğini belirtmektedir. Bu durum, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin aslında müderris olmadığını ve eserde belirtildiği üzere de Yıldırım Hân’ın kapıcıbaşısı olduğunu göstermektedir. Ve bu esere göre intisap, isim değişikliği gibi olaylar Adana-Sis(Kozan)’te gerçekleşmiştir. Ancak esere göre, bu intisaptan evvel, aralarında bir tanışıklık da vardır. Eserde bu tanışıklığın nerede başladığı belirtilmese de bu anlatılardan önce Somuncu Baba’nın Bursa’daki ahvalinin anlatılması sebebiyle, yer olarak Bursa kastediliyor olabilir. Ayrıca eserde Hacı Bayrâm-ı Velî’nin, eskiden Yıldırım Han’ın kapıcıbaşısı olduğunun söylenmesi de onun Yıldırım Han’ın yakınlarında olduğunu yani Edirne-Bursa yakınlarında olduğunu, bu sebeple de bahsi geçen aşinalık için Bursa’nın kastedildiğini düşündürmektedir. Tüm bunlara rağmen, Kayseri’nin de kast ediliyor olması mümkündür. Çünkü;
  2. Mir’âtü’l-Işk’tan 8 sene sonra 1558’de yazılmış olan Şakâʾiku’n-nuʿmâniyye göre, Hacı Bayrâm-ı Velî, Somuncu Baba’ya Kayseri’de intisap etmiştir. Yani bu demektir ki aynı dönemlerde intisabın Kayseri’de olduğu da konuşulmaktadır. Bu sebeple Mir’âtü’l-Işk, aşinalığın Kayseri’de başladığını, intisabın da daha sonra, Adana-Sis’te gerçekleştiğini anlatmak istiyor olabilir. Ancak Şakâʾiku’n-nuʿmâniyye de Hacı Bayrâm-ı Velî’nin kapıcıbaşılığından değil, müderrisliğinden bahsedilmektedir; Adının Nûman olduğundan, “Hacı Bayrâm” lakabından ve lakabı nasıl aldığından ise hiç bahsedilmemektedir; ondan bahsedilirken, doğrudan “Hacı Bayrâm” olarak bahsedilmiştir.
  3. İlk dönem eserleri olması sebebiyle bu iki eserdeki rivâyetler önemlidir. Mir’âtü’l-Işk’a ve Şakâʾiku’n-nuʿmâniyyeyesonra tekrar değineceğim. Ancak şunu belirtmem gerekir ki karşılaşma için yaygın inanılan rivayet, bu rivayettir yani Şakâʾiku’n-nuʿmâniyye’dekirivayettir. Ancak demin de belirttiğim gibi bu eserde, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin “Nûman” adından, bir kurban bayramında aldığı “Hacı Bayram” lakabından bahsedilmemektedir. Yani Şakâʾiku’n-nuʿmâniyye’deki rivayette inat etmenin hiçbir anlamı yok. Çünkü yanlızca bu rivayeti doğru kabul etmek isteyenlerin, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin isminin Nûman olduğundan, “Hacı Bayram” lakabını bir kurban bayramında aldığından da vazgeçmesi gerekir. Zira eserde bu bilgi yoktur. Aksine bu esere göre Somuncu Baba, dervişi olan Aksaraylı Şücâeddîn’e, “Ankara’da Hacı Bayram adlı bir müderris vardır. Git onu davet et, gelsin” demiştir. Yani bu eser, onun adının evvelinden beri Hacı Bayrâm olduğunu söylemektedir. İşte bu sebeple, karşılaşma Kayseri’dedir diye inat etmek, bu bilginin de doğru kabul edilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.
  4. Aslında Somuncu Baba’dan bahseden en eski tarihli tabakât eseri, 1478’de yazılmış olan Nefahâtü’l-Ünstür. Ancak bu eserde karşılaşmanın nerede olduğundan vs gibi konulardan hiç bahsedilmemiştir. Bu eserin 1521 tarihinde yazılmış olan zeyli Fütûhü’l-Mücâhidîn’de de bu durumdan hiç bahsedilmemiştir. Ancak Fütûhü’l-Mücâhidîn’in 1690 tarihli bir istinsahında, bu konudan bahseden kısımlar vardır. Bu kısımlar müstakil bir eserden buraya nakledilmiş gibi durmaktadır. Ve bu istinsahta konuyla ilgili iki rivâyet vardır:
  5. Birinci rivâyete göre; Somuncu Baba Şeyh Hamîd-i Velî, Ankara’ya gitmiştir ve Hacı Bayrâm-ı Velî’nin intisabı Ankara’da olmuştur. Bu rivayette de adının Nûman olduğundan, “Hacı Bayrâm” lakabından ve lakabı nasıl aldığından bahsedilmemektedir ve ondan yine doğrudan Hacı Bayram olarak bahsedilmektedir. Ancak bu rivâyete göre Hacı Bayrâm ne müderristir ne de kapıcıbaşıdır; O, bir kadıdır.
  6. İkinci rivâyete göre ise; Hacı Bayrâm-ı Velî, Aksaray’a gitmiş ve Somuncu Baba’ya Aksaray’da intisap etmiştir. Bu rivâyette dikkat çekmek istediğim konu, rivayeti anlatan kişinin, Somuncu Baba’nın dervişi Bolulu Selahaddîn’den, “Selahaddîn Beyim” diye bahseden yakın bir dil kullanmış olmasıdır. Bu durum, rivâyetin müstakil başka bir eserden Fütûhü’l-Mücâhidîn’in 1690 tarihli istinsahına taşındığını düşündürmektedir. Çünkü rivayeti aktaran kişi, sanki birinci ağızdan duyduklarını anlatıyor gibi bir dil kullanmıştır. Bu da rivayeti, değerli kılmaktadır. Bununla ilgili şöyle bir yorum yapabiliriz: Rivayeti aktaran kişi, ya konuyu Bolulu Selahaddîn’den işitmiş biridir ya da Bolulu Selahaddîn’in silsilesinden bir şeyhe intisap etmiş bir derviştir. Bu rivâyette de adının Nûman olduğundan, “Hacı Bayrâm” lakabından ve lakabı nasıl aldığından bahsedilmemektedir. Ve bunula beraber, adından da doğrudan Hacı Bayrâm olarak bahsedilmektedir. Bu rivâyete göre ise Hacı Bayrâm, yine müderristir.
  7. 1924 tarihli Sefine-i Evliyâ’ya göre ise karşılaşma Bursa’dadır. Bu esere göre, Somuncu Baba’nın meşhur Fatiha Suresi tefsirinden sonraki Ulu Camii’nin üç kapısından aynı anda çıkma kerametine, Bursa Müderrislerinden Hacı Bayrâm Efendi de vakıf olmuştur. Bunun üzerine de ona intisap etmiştir. Bu eserde de “Nûman” isminden ve “Hacı Bayrâm” lakabının nasıl verildiğinden yine bahsedilmemektedir; Ondan yine doğrudan Hacı Bayram olarak bahsedilmektedir.

Tüm bu eserlerdeki bilgiler göz önüne alındığında, gerçek karşılaşmanın nerede olduğunu söylemek imkânsızdır. Ancak yorum yapılabilir.

Rivâyetlerin çok olması da dizi yahut film çekimlerinde, dizi-film platosu vs gibi konuları göz önüne alan yapımcının-senaristin-yönetmenin, kendi yorumlarını, tercihlerini yapmalarına sebep olmaktadır.

Edindiğim bilgiye göre Aşkın Yolculuğu Hacı Bayrâm-ı Velî dizisi platosunda eski Ankara, eski Bursa ve eski Adana kurulmuş. Bu sebeple Aksaray’ın ve Kayseri’nin adlarını, zannederim ilk bölümde olduğu gibi sadece diyaloglarda duyacağız. Ya da sadece iç mekânlarda anlatılacak.  Ancak kabir konusunda Aksaray’ın adının söyleneceğini düşünüyorum. Çünkü Mustafa Tatcı hoca, kabrin Aksaray’da olduğunu söyleyenlerdendir. Senaryo ekibi de bir değişiklik yapmamış ise eğer, kabir konusunda hata yapılmayacağını tahmin ediyorum.

Kısacası;

Aşkın Yolculuğu Hacı Bayrâm-ı Velî dizisinde, Ankara rivâyeti değerlendirilmiştir. Görünen o ki kıskanç müderris oyunları ile Müderris Nûman, Kara Medrese’den azledilecek; Bunun üzerine de Somuncu Baba ile yolculuğu başlayacak… Zannederim azli sonrasında Somuncu Baba onu dergâhına davet edecek…

Genel bilinen rivâyete göre yani Şakâʾiku’n-nuʿmâniyyeye göre Nûman Efendi, davetle Somuncu Baba’nın yanına Kayseri’ye gitmiş ve ona Kayseri’de intisap etmişti. Şakâʾiku’n-nuʿmâniyyede yazmayan ancak yine genel bilinene göre bu intisap, bir kurban bayramında gerçekleşmiş ve bu sebeple de Müderris Nûman’a Somuncu Baba tarafından “Hacı Bayrâm” lakabı verilmişti.

Dizide intisap nasıl işlenecek, bilmiyorum. Ancak demin de söylediğim gibi intisabın Ankara’da,  davet üzerine gerçekleşeceğini zannediyorum. “Hacı Bayrâm” lakabının verilmesi de -platoda eski Adana’nın kurulması sebebi ile- Adana olarak işlenecektir muhakkak.

Dr. Mustafa Fırat Gül ile olan araştırma kitabımızda, onların ilk karşılaşmanın Kayseri’de olma ihtimalinin yüksek olduğunu, bu yüzden de ilk karşılaşma için Kayseri’yi tercih ettiğimizi, Adana’da da ikinci bir karşılaşmanın olduğunu anlatmıştık.  Romanımda ise yine aynı doğrultuda bir kurguyla konuyu anlatmıştım. Romanımda da işlediğim araştırma kitabımızda da işlediğimiz bu “iki kez karşılaşma” meselesini bir sonraki köşe yazımda anlatacağım.

Dizi ekibi ise ilk karşılaşmayı Ankara olarak işlemişler. Daha önce de belirttiğim gibi rivâyetlerin çok olması, kolaylık sebebiyle rivâyetlerden işlenebilirliği en kolay olanını çekmeye sebep olmuş olmalı…

Bu duruma zaten biz Aksaraylılar olarak uzak değiliz, çünkü Aksaray filminde de bu konu genel bilinene uymadan işlenmişti…

Aksaray’ın Aşkın Sırrı Somuncu Baba filminde konu nasıl işlenmişti?

Münderris olup olmadığı bilinmeyen ama ilim okumuş olan Âlim Nûman Efendi, Somuncu Baba’nın nâmını işitmiş ve bu yüzden Ankara’dan Aksaray’a, kendi isteğiyle gelmişti, davetle değil. Somuncu Baba’da onun gelmesine memnun olmuş ve bize bayram sevinci yaşattınız diyerek, ona “Bayram” ve “Hacı Bayram” adını vermişti. Yani karşılaşmalarının kurban bayramına denk gelmesi ve “Hacı Bayram” lakabının bu yüzden verilmesi filan hiç belirtilmemişti. Sonra da birlikte Aksaray’dan Bursa’ya gittiler.

Demem o ki dizi yahut filmlerde çeşitli sebeplerle konular farklı işlenebilir. Neticede bunlar tarihi bir belgesel, tarihi bir belge değildir. Önemli olan kesinliği belli olan bilgilerin yanlış işlenmemesidir.

Somuncu Baba – Hacı Bayrâm-ı Velî karşılaşmasında farklı farklı rivâyetler olduğu için, dizi yahut film ekibinin bu rivâyetlerden kendilerine en uygun olanını seçmeleri gayet doğaldır. Biz dahi Aksaray olarak böyle bir çekim yapmışsak, İstanbul’da çekilen bir dizide bu tarz yorumlar hayli hayli olacaktır.

Bölümleri izledikçe dizi ile ilgili yorumlarımı yazmaya devam edeceğim.

İLK KARŞILAŞMA ve İKİNCİ KARŞILAŞMA’dan bahsedeceğim bir sonraki yazımda görüşmek üzere…