BELEŞE YATKIN TOPLUM
30 Ekim 2024, Çarşamba 06:32Kalanlarda evin kadını teyzem vardı.
Kocasının dededen kalma kerpiç evinde otururlardı.
Ev çöktü. Ölüm zulüm olmadı. Buna şükredildi.
Korka ürke yatak, yorgan, kilim ne varsa bahçedeki büyük dut ağacının altına yığıldı.
Yaz günü dışarıda yatıp kalkıyordu beş çocuklu aile.
Kışın ne olacaktı.
Dededen kalma kavaklığın kavağını iki bin liraya sattım.
Kerpiçten, altı bodrum ve üstü iki odalı bir antre yaptırmaya kalktım.
Belediyeden habersiz inşaat yaptırıyorsun diye muhtar dur etti. Daha 18 yaşımda usul erkan bilmiyordum.
Bunun çözüm yolu nedir diye sordum soruşturdum.
Kalfayı göreceksin dendi.
Belediye kalfasına gittim.
Böyle böyle izin verde bu fukaraların evini yaptırayım derken beraber eline iki buçuk lira kıstırdım.
Yasak kalktı. Kümes diyeceğimiz ev yapıldı.
O kadar nüfus yazı yabandan kurtuldu.
Evvelce yollar cingi taşla döşenirdi. Hani şu Uluırmak yatağındaki ve de tepelerdeki toprak altından çıkarılan çocuk kafası büyüklüğündeki cingi taş varya işte o taşlarla caddeler çamurdan kurtarılırdı.
Cingi taşla döşenen yolların ustası da kaldırımcı Ömer idi.
Rahmetli kaldırımcı Ömer zamanla cingi taş döşeme ustalığı karşılığını nasıl aldığını anlattı.
Yüz metre yol yapılmışsa üç yüz metre cingi taş döşendi diye yazılı kağıda imza attırırmış kalfa,
İkiyüz metre fazlası nereye gitti belli değil.
Bu yazdıklarım ufak işler.
Zamanla öyle iri rüşvetler oldu ki,
Minareyi çalan kılıfı hazırladı.
Diyeceğim şu ki;
Bizim toplum beleşe yatkın.
Kul hakkı devlet hakkı hep lafta kalıyor.
Bilmem kaç yıl imamlık yapmış tek tük insanların piyasayı dolandırdığını duydukça fes başımdan fırlıyor.
Her toplum layık olduğu yasalarla idare edilmeli.
Oto kontrol sistemi kurulmalı,
Bu olmadı mı,
İt izi kurt izine karışır.
Kalın sağlıcakla...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.