ESKİ AKSARAY
09 November 2023, Thursday 09:111940’lar da Aksaray merkez nüfusu on bin idi.
Belediye önündeki park bahçe yerinde buğday pazarı vardı.
Pazara getirilen buğday çuvallarının sayısına göre belediye harç alırdı.
Pazarda belediyenin tahsildarlara mahsus kulübesi vardı.
Belediye tahsildarı çerkez Mustafa Sertkan Ankara’dan aldığı bisikleti kulübe önüne park edince, insanlar bakmaya gelirdi.
İşte o zaman Aksaray ilk defa bisiklet ile tanıştı.
Gene belediye tahsildarı Kadir Sarı’da bir bisiklet almıştı.
Hele bir binin diye vatandaş rica ederdi.
Bisikletle dolaştıkları anda merak edenler seyrederdi.
Amaratlı Seyit Ali’nin Jipinden başka motorlu vasıta yoktu.
Evi uzak olan esnaf sabahleyin binek eşeği ile çarşıya gelir eşeğini hanlara kapatırdı.
Çarşı etrafında 20 kadar han vardı.
Belediye arkasında Gökalp iş hanının bulunduğu yerde Muktesim’in hanı vardı.
Yan tarafta Somuncuoğlu pasajının olduğu yerde mezarlı han vardı.
Lise karşısı Argün apartmanının olduğu yer Koçhisarlı kel Şükrü’nün hanı idi.
Postane sokakta Arap Hacı’nın ve de Kurtuluş caddesinde deli Mehmet’in hanı vardı.
Ziraat bankası karşısındaki Ekecik iş hanı yerinde Çorakçıların hanı vardı.
Alt katlara hayvan kapatılır ve üst katlarda insanlar gecelerdi.
Yerde hasır üzerinde bir odada 5-10 kişi yatar üstlerine de kilim çekerlerdi.
Japon pazarının olduğu yerde küçük beyin hanı vardı.
Bitişiğinde de Çerkez Sefer’in hanı vardı.
Mehmet Şişman işhanının olduğu yerde Agah’ın hanı vardı.
Çarşı etrafındaki ahırı ve avlusu müsait olanlar eşek, at, öküz kapatırdı.
Köylü kaput bezinden gömlek ve ayağında yarım çarık alın teri buğdayını kağnı ve eşek sırtında pazara getirirdi.
Ortaköy ve yöresindeki köylerden gelen çiftçi buğdayını satmak için Azmi Milli Un Değirmeni eksperinin peşinde dolaşırdı.
Ağa benim buğdayı al üç gündür pazarı bekliyorum diye yalvarırdı.
Tüccar öldü fiyatına buğday alırdı.
Dağarcığındaki yufka ekmeğe katık diye kara fırından aldığı pideyi sarıp su ile boğazdan geçiren çoğu köylüye pazarda şu gözlerim şahitlik yaptı.
Fırıncı Zülfikarın fırınına korka ürke varan köylü,
Zülfikar emmi ha şunun tazesini ver dediği zaman,
Hele bak döyüse kırk yıllık avrada bayat demiyor da iki günlük ekmeğe bayat diyor der ve kovulurdu.
Buğdayını satan bayram yapardı.
Çocuklarına şehir armağanı diye Karaağaçlı helvacı Halil İbrahim’den yarım kilo tahin helvası aldı mı köyün yolunu tutardı.
Bir iki gün sonra evine kavuşurdu.
İşte eski Aksaray.
Beğendiniz mi?
Kalın sağlıcakla...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.