ESKİNİN HANLARI
22 Nisan 2024, Pazartesi 09:26Konaklamak ya da kuyruklu şimendiferleri emin bir yere kapatmak için Han’ın kapısı çalınırdı.
Aksaray’da; en meşhur olanları da;
Belediye arkasında Gökalp apartmanı yerinde Muktesim’in hanı...
Somuncuoğlu pasajının olduğu yer Mezarlı Han.
Lise karşısında Argün apartmanının yeri Kel Şükrü’nün hanı. Ziraat bankası karşısında çukuru kazılmış büyük arsa ve bir de şehir lokantası ve çevresi Çorakçıların hanları; Polat apartmanı arkasında Çerkez Sefer’in hanı. Ihlara Oteli’nin olduğu yerde Ağah’ın hanı ve Alibaba türbesine giderken de sağda Deli Mehmet’in hanı meşhur olanlarıydı.
Bunların dışında at eşek kapatılan ahırlar ve avlular da pek çoktu. Kız sanat karşısında Arap Hacı, Kurşunlu Cami arkasında Ali Ağa, Dere mahallesinde Ömer Hoca, adliye arkasında İbiş Hoca, Etibank’ın sağında Rasim’in hanı, Kızılay arkasında Nevşehir’li Ali Onbaşının hanı çarşıya en yakın olanları ve en fazla para kazanılan yerlerdi.
Ve bu hanlar bilhassa salı ve çarşamba günleri dolar taşardı.
Öyle ya 120 pare köyü olan Aksaray’da pazara dökülen binlerce vatandaştan bir yakını olanlar evlerde misafir edilir ve tanıdığı olmayanlarda hanlara sığınırdı.
Sair günlerde şehre yakın olan tol ve köylerden ve bir de devlet dairelerinde işi bitmeyenler girip çıkardı hanlara.
Evi uzakça olan belirli kişiler de halı heybelerini attıkları gibi eşeğe çarşıya çıkarlar, kuyruklu Şimendiferleri hanlara teslim ederler ve akşama doğru da beş kuruş han parası ödeyerek eve dönerlerdi.
Perekzade Mustafa Efendi, Nakkaş’tan Hocazade, Kalanlarda Seyfali, Abdullah Çavuş, Alişan, Coğlakidan Sınıkçı Ahmet Ağa, Taşpazardan Altı aylık Ali Rıza, Şifahaneden Merav Mehmet Ağa vesaire... vesaire... bunlardandı.
Handa konaklıyanlarda yatak yorgan ne gezer, herkes gaylıklarıyla girer hana.
Bit, pire ve tahta kurusuyla bir iyice savaştıktan sonra.
Bir odaya doluşmuş insanlar, hele şükür sabah oldu deyip fırlardı dışarı.
Gaylıksız ağalar, beyler için Ekecik pasajı yerindeki Çorakçılar hanında konaklamak adam başı bir mecidiye idi bunu vermek her babayiğidin işi değildi.
Gümüştendi mecidiye. Yirmi kuruşun bütünlenmiş şekliydi. Beş tanesi bir araya geldimi kağıttan tavuk yeleği gibi göğ lira ederdi.
Köstekli saat gibi büyükçe ve yirmi otuzu bir arada cebe kondu mu insan götüremezdi ve zaten para keselerinde taşınırdı mecidiye.
Sonraları gümüş fiyatları artınca bir mecidiyeyi beş misli fiyata yani bir liraya kadar toplayanlar oldu. Böylece mecidiye piyasadan kalktı.
İşte böyleydi meşhur olan hancılık.
Sonraları, motorlu vasıtalar, defterini dürdü hancıların.
Çerkez Şükrü ve Çerkez Sefer’in evleri otele tebdil edildi. Ve şimdi bankalar caddesindeki Tapan işhanının olduğu yerde, Haşim Ağa’nın işlettiği üstü tek kat oteli Hüseyin Tapan çalıştırmıştı. Bir de Kız Meslek karşısındaki talebe vakfı park otel diye meşhur olmuştu. Otel Yoğuran’ın yerinde de şehir oteli girmişti piyasaya.
Şimdi ise turistik oteller ve daha nice lüks oteller çarşı içinde ihtiyacı karşıladıktan gayri E-5 karayolu üzerinde en modern turistik tesislerde Aksaray’ımızı imar ve ihya etmiştir. Dünümüzü düşünürsek bu günümüze şükretmemiz lazımdır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.