HEYBE MODASI
15 December 2023, Friday 09:01Göreme’de...
Omuzunda ufak kilim heybe.
Dolaşan turisti gördüm de,
Eskiyi hatırladım.
Halı heybe ağalara mahsustu,
Kilim olanı, orta direğin.
Kıl ve pamuktan olan da,
Fakir fukaranın heybesiydi.
Zamanın otomobili,
Merkebin sırtında.
Heybe eksik olmazdı.
Ekinde, harmanda, çarşı ve pazarda, bağ ve bostanda, ufak tefek ne varsa,
Heybeye konulur, kolayca taşınırdı.
Eşek bitti, heybe de gitti.
Derken...
Kırda doğan kuzular,
Heybenin gözlerinde,
Ve de eşeğin sırtında,
Meleşiyorlar mı...
Ufacık heybeleri...
Alıp götüren turistler.
Heybedeki kuzuları taşıyan.
Eşeğiyle birlikte, çobanın resmini de çekti essahtan.
Bundan iyi, çoban armağanı.
Çam sakızı, olur mu?
Eskiden
Maliye ve Özel İdare tahsildarı
Atlı olurlardı.
Eğerli atın sırtında halı heybe.
Siyah satenden para torbaları.
Makbuz ile vergi cetvelleri.
Heybenin içinde en makbul eşyalardı.
Tahsildar bir köye vardı mı,
Bekçi atı alır ahıra götürür.
Bir iyice tımar ettikten sonra, bol keseden arpa dökerdi önüne.
Muhtar da, emin kişi olarak, halı heybeyi alır, tahsildarla birlikte odaya varırlardı.
Hemen horozlar kesilir.
Aslan sütü konur sofraya.
Bir iki gün krallar gibi.
Ülkeler fethedilir.
Zaferler kazanılırdı!
Köy odasının damında.
Tellal bağırdı ya... Vergi makbuzları
Daha önceden kesilmiş,
Muhtara teslim edilmiş para da toptan.
Heybenin gözüne girmişti bile.
Parası olan getirir muhtara verir, makbuzunu alırdı.
Olmayan da,
Olduğu zaman muhtara öderdi.
Anlayacağınız.
Eskiden hali vakti çok iyi ve de itibar sahibi olanlar muhtar olurdu.
Baldırı çıplaklar, değil muhtar seçilmek, muhtarın yanına,
Ürke titreye varırlardı.
Eskinin kamyon ya da tırı,
Manda arabalarıydı...
Taşkestikten, beyaz yonu taşı yüklü araba.
Dağdan inerken, kızak kopmuş, araba ve mandalar dereye uçmuştu.
Felaketten sonra, dedem rahmetli beni yanına alıp,
Kaymakam sokağında,
Müezzin Hacı Ahmet Gürses’in muhterem pederi rahmetli, müezzin Hacı İbrahim Ağa’nın evine gittik.
Hayvan taciri Hacı İbrahim Ağa’dan bir adet erkek manda aldık.
Biz oradayken,
Beyaz bir at üzerinde, şalvarlı ve de paltolu,
Yeleği saat köstekli bir adam geldi.
Hoşbeşten sonra, halı heybesinden büyücek bir kese kağıtla,
Hediye diye getirdiği
Kınalı, Konya şekerini,
Bize de ikram ettiler.
Meğer ne tatlıymış...
Çocukluk bu ya,
Pek de hoşuma gitti.
Konya‘dan at sırtında, ta Aksaray’a gelen vatandaş bir ay evvel satın alıp götürdüğü mandanın;
Sütü azdır diye şikayete gelmiş, bu defa bir iyisini ver demişti.
Müezzin Hacı İbrahim Ağa da,
Ben size manda sattım. Aksaray’ın sazını da satmadım ya diye.
Mandası meşhur.
Otlakiyesi bol olan Aksaray’ı
Bir iyice tarif edivermişti oracıkta.
Kalın sağlıcakla...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.