KADIOĞLU (BEDRİYE) MEDRESESİ NEFESE KAVUŞUYOR
25 Şubat 2020, Salı 09:11Aksaray merkezde sayılı tarihî eserler arasında yer alan Bedriye yada diğer adıyla Kadıoğlu Medresesi hakkında yazacağım bugün. Kaynaklarda Bedriye, Köhne olarak geçen medresenin son zamanlardaki adı herkesin bilindiği gibi Kadıoğlu Medresesi’dir. Medresenin kitabesi günümüze gelemediği için bânisi yani kim tarafından yaptırıldığı ve ne zaman inşa edildiği bilin(e)miyor.
Niye üç ismi var derseniz bildiğim kadarıyla izah edeyim.
Bedriye, ilk yapıldığındaki ismidir. İ. Hakkı Konyalı’nın iddiasına göre Anadolu Selçuklu Sultanı I. GıyaseddinKeyhüsrevdöneminde (1205-1211) AksarayValisi Bedreddin Yusuf’tur. Bedreddin Yusuf kim derseniz, Danişmendli Nizameddin Yağıbasan’ın oğludur. İddiaya göre medrese ilk olarak Bedreddin Yusuf tarafından inşa ettirilmiştir.
Uzun dönem kullanılan medrese terk edilince “köhne” olmuştur. Hangi tarihte atıl kaldı bilemiyoruz. Osmanlı son dönemi ile erken cumhuriyet döneminde medreseden bahsedilirken “köhne” ifadesi geçmektedir.
Yine Konyalı’nın ifadelerine göre 1327 yani 1909-10 yılındaKadızade İbrahim Efendi tarafından bugünkü bina inşa ettirilmiştir. Aksaray’ın son mutasarrıfı ve ilk valisi Abdullah Sabri Bey’in notlarına baktığımızda bu bina fetvahane olarak hizmet vermiştir. Belli bir süre fetvahane olan binanın bu dönemiyle alakalı yeterli bilgiye sahip değiliz. Medrese yıllar sonra Özel İdare tarafından satışa çıkarılınca Kadıoğulları tarafından alınmıştır. Konyalı’nın Aksaray tarihini yazdığı zaman (yani 1960’lı yıllar ve 1970’lerin başında) medrese binası ev olarak kullanılıyormuş.
Sonraki süreçte metruk olan bina yıllarca tartışma konusu olmuştur. Biran evvel bu tarihî binanın yeniden hizmete girmesini bekliyoruz. Aksaray merkezde zaten çok da tarihî eser yok. Madem sayılı eserimiz var, bunların gün geçtikçe eskimesi yerine kullanılması demek binanın ömrünün uzaması ve binayı yapanların ruhuna Fatihalar hediye edilmesi demektir. Ve yine metruk olan eseri yeniden hizmete sokan, tarihî mekânın içinde başta gençler olmak üzere halkımızın geçmişe yolculuk yapmasına vesile olan idarecilerin dua alması demektir.
Çok yakın bir tarihte, 4 parselden oluşan medrese açık artırmayla satışa çıktı. Aksaray Belediyesi medresenin yeni sahibi olmuştur.
*
Kadıoğlu Medresesi ismini duyunca haliyle insanın aklına Kadıoğlu kim diye geliyor. Bilmeyenler için daha önceki yazımdan kısa bir alıntı yapıyorum:
Kadıoğlu Sülalesi’nden önemli şahsiyetler Aksaray’a ve ülkemize hizmet etmiştir ve günümüzde de insanlara faydalı olmaya devam ediyorlar. Kadıoğlu ailesinden bugün en meşhuru malumunuz Prof. Dr. Teoman Kadıoğlu’dur.Bildiğimiz kadarıyla aileyle alakalı en eski kayıt 1830’lu yıllara aittir. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın isyan edip Anadolu’da işgal ederek ilerlediği dönemde Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa da Aksaray’ı almıştı. İbrahim Paşa Aksaray kadılığına yazımızın konusu teşkil eden Müftü İbrahim Hilmi Efendi’nin büyük dedesi olan Abdullah Efendi’yi beratla birlikte tayin etmiştir. Kadıoğlu sülalesi çok uzun bir süre kadılık ve müftülük görevlerinde hizmet etmiştir.Kadızade Müftü İbrahim Efendi’nin Cumhuriyetin ilk yıllarında Aksaray’ın en önemli simalarından birisi olan Müftü İbrahim Hilmi Bey’le alakalı Aksaray Vilayet Gazetesi’nde “fevkalede hizmetleri mesbuk aza-yımuhteremeden ilim ve irfanıyla terakki ve tecdid-perverliğiyle bir misli daha bulunmayan müftümüz faziletli İbrahim Efendi” diye bahsedilmektedir.
*
Binalar bilindiği gibi nefessiz kalınca çok hızlı bir şekilde yıpranmaya başlar. Uzun süredir metruk olan bina artık belediye tarafından hizmete sokulacak. Hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın şehre güzellik katacak.