MEŞHUR OLAN NE?
07 Haziran 2024, Cuma 01:051949’larda askerdim.
Ankara yedek subay okulunda,
Etem Somuncuoğlu, Sebahattin Turan, Sadi Uluırmak, Sıtkı Gürsoy 31. dönemde beraberdik.
Öğle tenefüsünde bloklar arası gezintilerimiz olurdu.
Bir gün ayak üstü sohbette, yanımıza yaklaşan biri;
Nasılsınız Aksaraylılar.
Diye hal hatır sordu.
Bize,
Aksaray’ın neyi meşhur?
Diye sordu.
Biz de;
Kırmızı makarnalık buğdayı,
Tereyağı, peyniri,
Kavak ormanları,
Diye sayıştırdık.
Sen söyle bakalım dedik.
Sivrisineği demesin mi.
Hakikaten doğru.
Aksaray’da bir yıl sorgu hakimliği yapmış,
Siirt’in Beşiri ilçesine razı olmuş sivrisinekten kurtulmuş.
Aradan 50 yıl değil, 30 yıl geçti.
DDT denen toz ilaç çıktı da,
Hiç olmazsa evlerde, yatak odalarımıza idam sehbası kuruldu.
Sivrisinekler darağacında can verdi.
İş bununla da bitmedi.
Pencereler elek teli ile kapatıldı da, o meşhur olan sivrisinek canımızı yakmaz oldu.
Sıtma hastalığı da son buldu.
Asıl önemlisi de,
Ekecik’ten kol kalınlığı testi tank
Borularla şehre gelen su, sokak çeşmelerine ancak yetiyordu.
Her mahallede 2-3 sokak çeşmesi vardı.
İçme suyu, kap kacak temizliği sokak çeşmelerinden akan su ile idi.
Kadınlar bazen kuyruğa girer ki,
Sıra benimdi senindi diye.
Saç saça, baş başa kavgalar olurdu.
Çoğu halk da bahçe sulama arklarından akan su ile işini bitirirdi.
Hele birde şimdiye bakın.
İmkanlar doğdukça evlerde günün 24 saatinde musluklardan akan sular hazır ve nazır.
Bir gün bile sular kesilmeye görsün.
Mangalda kül bırakmayız.
Ve bir kaç yıl sonra Aksaray denen şehirde su sıkıntısı başlıyacağını şimdiden görür gibiyim.
Rahatlığa eren bir toplum susuzluktan isyan ederse şaşırmayın.
Öyleyse, şimdiden 50 yıl sonrasını dikkate almamız lazım.
Kalın sağlıcakla...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.