Sevgiye dayanan saygı
10 Kasım 2022, Perşembe 10:08Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve kurtarıcısı,
Yüce milletimizin iftiharı,
Büyük devlet adamı,
Dirayetli kumandan,
Mustafa Kemal Atatürk’ü 67 kez bir daha anıyoruz.
Aziz ruhu önünde tazimle eğiliyoruz.
10 Kasım 1938 de saat 9’u 5 geçe çok sevdiği milletine,
Üzerinde titrediği büyük Türk devletine, ve hayata elveda dediği o gün ve saatlerde ben, Cumhuriyet ilkokulu 5. sınıf öğrencisiydim.
Coğlakı’nın ağzında, şimdi rahmetli Celal Altınok varislerinin oturduğu rahmetli Tahir Gürsoy’un evinde askerlik şubesi başkanı ikamet ederdi. Oğlu da benim sınıf arkadaşımdı.
Her günkü gibi sabah okula giderken yolumun üstündeki arkadaşıma uğrar, beraber giderdik okula.
Atatürk’ün öldüğü gün de öyle oldu. Sokak kapısını açtım ve bir baktım ki arkadaşım ağlıya ağlıya dışarı fırladı ve bana sarıldı.
Ben sandım ki babasından iyice sopa yedi ve ipten boşanır gibi evden kaçıyor;
Ve bana;
- Duymadın mı atamız öldü. Sende ağla diyor, var gücü ile ağlıyor, göz yaşlarına mendil dayanmıyordu.
Ne yapacağımı şaşırdım. Herkes de benim gibi Atatürk’ün ölümü ile müthiş bir sükutu hayale daldık, moral çöküntüsüyle dolduk.
Ve bize öyle geldi ki,
Atatürk öldü diye,
Yunanı, Bulgarı, Rusu ve daha başkaları hemen saldıracak ve aziz vatanımızı pay pay edecekler
O zamanlar bir mahallede üç beş radyo ya var ya da yoktu.
Halk nereden duyacaktı.
Okullara geldik ve bahçeye konmuş radyodan;
Ağla gözüm ağla,
Yaşlar dil olsun,
kurumuş dereler,
Baştan sel olsun.
Çiçek kara açsın,
Çayır kül olsun,
Türklük yüreğini dağlasın gayrı,
Cihanda bizimle ağlasın gayrı.
Muallim beylerin ve muallime hanımların ellerinde mendil, gösyaşlarını silerek ağlamaları biz öğrencilerin de daha fazla ve hıçkıra hıçkıra ağlamaklığına klavuzluk ediyordu.
Atatürk’ün ölümünü takip eden yıllarda,
Ve anma günlerinde,
Saat 9’u 5 geçe Azmi Milli Un fabrikasının sireni halkımızı saygı duruşuna davet ettiği zaman,
Bunun ne olduğunu bilmeyen bazı vatandaşlar yürümeye devam edince polis joplar karakola götürür ve bir hayli eziyet ederdi.
Derdini anlatacak bir merci de bulunmazdı. Halkın % 90’ının okuma yazma bilmediği bir devirde.
Kalk... kalk...
Otur... otur...
Komutana mutlak bir itaat vardı ihtifalde,
Saat 9’u beş geçe çalan sirenlerle beraber.
Yolda yolakta, çarşı ve pazarda 7’den yetmişe dek her yaşta vatandaş,
Zorlanmadan,
Esas vaziyetinde durup,
Atatürk’ün manevi huzurunda saygı ile eğildiğine şahit oldum.
Ve evvelleri bildiğim için,
Bugünkü vatandaşların idraki
Beni çok mutlu etti.
Demek ki cehaletin sırtı yere gelince,
Ve gerçekler anlaşılınca,
Vefakar ve fedakar Türk halkı
Sevgiye dayanan saygıda,
Hiç de kusur etmiyor.