SOBA DEVRİMİ

Benden evvelki yaşlılar anlatırdı...

Hastane köprüsü yanında iki katlı taş bir binada,

Ermeni asıllı martaval adında genç bir doktor otururmuş,

Bakmışlar ki, pencereden dışarı çıkan borudan çıkan duman havaya karışıyor,

Herkes hayret etmiş...

Duyan gitmiş bakmaya,

Ateş içeride yanıyor dumanı dışarı çıkıyor,

Bir türlü akıl erdiremiyorlar

Seyreden çocukları evin hanımı içeri davet ediyor,

10-20 genç çocuk eve girip sobayı görüyorlar

Saç sobada odunun nasıl yandığını görmüşler.

Evin hanımı misafir çocuklara lokum ikram etmiş.

Kimisi zehirli olur gavurun verdiği yenilir mi diye dışarı çıkınca ırmağa fırlatmışlar,

Boğazı büyük olanlarda gürp gürp yutmuşlar.

Bakmaya gelen çocuklar evlerine dönerlerken;

Gavurdaki akla bak,

Hayret edip evde ev halkına olan biteni anlatmışlar,

Bilhassa İstanbul’a mal almaya giden esnaf dönüşte saç sobasını almayı ihmal etmemişler,

Bir iki derken soba dumanını çeken puharı yapılmaya başlanmış.

Gördünüz ya, asırlar süren harp darp yüzünden Osmanlı teknolojiye hep yabancı kalmış.

O devirleri hele bir düşünelim...

Bir de sobada kömür yakmanın bile zorlaştığını düşünelim...

Kaloriferin rahatlığını görelim.

Bu da yetmiyormuş gibi,

Doğal gaz ile ısınmanın, ocak yakmanın, otomatikleşmiş teknolojiyi düşünelim.

İyiyiz iyi...

Ölüm Allahın emri,

Birde ayrılık olmasa diyesimiz geliyor.

Kalın sağlıcakla...