TARİHTEN BİR YAPRAK

Bir kurban bayramıydı.

Yüreği yangın ana kaymakam Agah Büyüksağiş’e telefon ediyor...

Benim oğlum şu mübarek günde üç gündür eve gelmiyor. Şehir kulübü mü ne varmış orada gece gündüz kumar oynarlarmış.

Ne biçim kaymakamsın.

Niye izin veriyorsun bu işlere.

Deyince,

Kaymakam Agah Büyüksağiş iki polis alıyor yanına şehir kulübü kapısına dayanıyor.

İçeri girip gizli bir odayı açmaya çalışıyor. Ben kaymakamım açın kapıyı, derken polisler kapıyı omuzlayınca kapı açılıyor.

Ne yapıyorsunuz burada diye sorunca.

Ufak ufak konken oynuyoruz cevabını alınca.

Çıkarın üye kartınızı diyor.

Dördünün üye kartı var beşincinin yok. Misafir kartı da olmayınca yasayı kuyruğundan yakalayan kaymakam şehir kulübünü süresiz kapatıyor. Kapısını mühürlüyor.

Şehrin ekabir takımı sokakta kalınca kulüp başkanını fitleyip bir çaresine bak diyorlar.

Kulüp başkanı bir kısmını yanına alıp siyasette yoldaşı Gümrük ve Tekel Bakanı Niğde Milletvekili hemşehrilerimizin bakanlık kapısını çalıyorlar.

Haydar Bey ağırlığı olan bir bakandı. Kulüp başkanının abartılı konuşmasına kanıp kaymakam Agah Büyüksağiş’in Burhaniye kaymakamlığına tayinini çıkarıyor.

Bunu yapsa yapsa CHP’li Belediye Başkanımız Mehmet Dalkılıç yaptı deniyor.

Sevilen bir kaymakamın tayinini durdurma çabası başlıyor.

Gece başkan Dalkılıç’ın çiftlikteki evine 5 kişi varıyor.

Kaymakamın tayinini sen çıkardın.

Düş bakalım önümüze bu tayini durduracağız dediler.

Başkan Dalkılıç yemini billah ediyor, benim bu tayinle uzaktan yakından bir ilgim yok diyor.

Ben de;

Durun hele arkadaşlar. Reis beyle beraber Ankara’ya gidelim. İçişleri bakanı CHP’li reis bey asılsın bu tayin dursun dedim.

Sabah ezanından evvel iken araba ile Ankara’ya gittik.

Sabah saat dokuzda mecliste CHP grup odasına vardık.

Milletvekillerimiz Nuri Kodamanoğlu ve Mukadder Öztekin’i bulduk.

Derdimizi anlattık.

İki vekil de içişleri bakanı ile görüşmeyi reddetti.

Mukadder Öztekin içişleri bakanı müsteşarı ile telefon konuşması yapınca.

İşin içinde iş var ben bu işte yokum diyerek işin içinden sıyrıldı.

Nuri Kodamanoğlu içişleri bakanı ile görüşmeye gitti.

Geldikte,

Kaymakam ben burada kalmak istiyorum diye telgraf çeksin tayin duracak dedi.

Ben de o kaymakam ben burada kalmak istiyorum diye telgraf çekmez dedim.

Belediye Başkanı Dalkılıç,

Sizden ne köy olur, ne kasaba deyip sitem etti.

Haydi gidelim arkadaşlar muhtarımızı seçelim. Bize kaymakam lazım değil diyerek CHP grup odasını terk ettik.

Aksaray’a döndük.

İstek üzerine kaymakam Agah bey’in evine telefon ettim. Bir kahvenizi içmeye geleceğiz dedim.

Buyur ettiler.

Gittik.

Bir telgraf çekmesi için rica da bulunduk.

Katiyen kabul etmedi.

Bizim bu iyi niyetimizden çok memnun kaldığını söyledi, teşekkür etti.

Aradan iki ay geçti.

Arkadaşım Asım Baykan ile Ankara Sıhhıye’de tesadüfen karşılaştık.

Gel seninle bir yere gidelim, dedi. Gide gide Gümrük ve Tekel Bakanı Haydar Özalp’ın makam odasını bulduk.

Çok bekleyenler olduğu halde.

Asım Baykan kapıyı açtı içeri girdik.

Haydar Özalp kalkıp bizi kucakladı. Kahveler geldi.

Asım Baykan;

İçme hoca kahveyi. Kahvesi batsın diyerek Haydar Özalp’ı şaşırttı.

Lan Haydar. Biz hancı sen yolcu olduktan sonra nasıl olsa bizim hana uğrarsın.

Kulüp başkanı falanla koca Aksaray’ı değiştin.

Kaymakamın tayinini neden çıkardın deyince Asım Baykan,

Haydar Özalp kızardı, bozardı çıkıp gittik.

Merdivenlerden inerken nasıl iyi ettim mi diyen Asım Baykan’a iyi ettin aferin demek mecburiyetinde kaldım o atmosferde.

İşte sizlere siyasetin cilvelerinden bir yaprak sundum.

Bu da gösteriyor ki devleti yönetenler pamuk ipliğine bağlıdır..

Kalın sağlıcakla...