ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

30 AĞUSTOS BİR TÜRK MUCİZESİDİR   KUTLU OLSUN (5)

29 Ağustos 2024, Perşembe 06:08

Hiç bir zaman unutmayınız; meydan muharebesi karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Uluslarının çarpışmasıdır. Burası ulusların maddi ve manevi kudret ve faziletleri ile çarpıştığı bir imtihan sahasıdır.

Anadolu'daki Yunan kuvvetlerinin yarısı imha veya esir edilmiş kalan bölümü ise     3 grup halinde çekilmekteydi. Bu durum karşısında Çalköy'de yıkık bir evin avlusu içinde Mareşal Gazi Mustafa Kemâl, Mareşal Fevzi Çakmak ve İsmet Paşa ile kırık bir kağnı arabasının başın­da buluşarak Yunan ordusunun kalıntılarını ta­kip etmesi için Türk Ordusu'nun büyük kısmı­nın İzmir istikametinde ilerlemesini kararlaş­tırmışlar ve müteakiben de Gazi Mustafa Ke­mâl «Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri!» emrini vermiştir. 01 Eylül 1922'de Türk Ordusu­nun takip harekâtı başladı. Muharebelerden kurtulan Yunanlılar, vahşi ve insana yaraşma­yacak davranışlar içinde, önüne gelen masum Türk'ü keserek, köyünü barkını yakarak, daha doğrusu kendi ırkına mahsus imzasını geçtiği yerlere atarak, İzmir'e, Dikili'ye ve Mudanya'ya doğru kaçmaya başladılar.

Ordumuz bu muharebede, 15 günde 400 kilometre yol kat ederek, 09 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girdi. Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir'in kurtuluşunu Belkahve'den seyretti. Türk Ordusunun, 400 kilometrelik bir mesafeyi savaşarak kat edip İzmir'e ulaşması içerde ve dışarıda hayret ve takdir uyandırdı. Büyük Türk zaferi karşısında endişeye düşen ve o anda da İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını işgal altında bulunduran İtilaf Devletleri, savaşı durdurmayı ve Türklerin haklı isteklerini yerine getirmeyi kendi çıkarlarına uygun buldular. Lord Kinross'a göre, "İngiltere, ciddi bir krizle karşı karşıya bulunduğunu anlamaya başlıyordu ve halk, Türklerle yeni bir savaştan korkuyordu."

11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla, silahlı çatışma durdurulduğu gibi, Edirne dahil Trakya'nın da Türkiye'ye bırakılacağı ve bir ay içerisinde Yunanlılar tarafından boşaltılacağı kabul edildi. Anadolu'da Yunan politikasını yürüten İngiltere Başbakanı Lloyd George, bu gelişmeler üzerine istifa etti.

 30 Ağustos Zaferi, Türkün var oluşunu haykırışı ve bunu bütün dünyaya kabul ettirmesinin önemli adımlarından biridir. Bizler bu zaferi ve bu zaferin sonucunu tam olarak değerlendirmekte zorlanabiliriz. Zira o günleri yaşamadık. O günleri İstanbul'da yaşayan, böylece de hem İstanbul hem de Ankara'nın durumlarını çok iyi bilen dönemin gazetecisi Falih Rıfkı Atay'ın değerlendirmelerine bakalım: "...bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batının pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini ve her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz..."

"...Ben ömrümde hiçbir edebiyat eserinde “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!” diyen günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. Bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan ve bütün şiirlerin üstünde bir şiirdi. Ne olmuştuk, biliyor musunuz? Kurtulmuştuk.''

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.