ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞUNUN YIL DÖNÜMÜ
13 Ekim 2024, Pazar 08:59Kurtuluş Savaşının kazanılması imzalanan Lozan Barış Antlaşması'nın TBMM tarafından onaylanmasından sonra, İstanbul 23 Eylül 1923'ten itibaren tahliye edilmeye başlandı. 6 Ekim 1923'te İstanbul'un yabancı işgal kuvvetleri tarafından boşaltılması tamamlandı. Yabancı işgal kuvvetlerinin İstanbul'dan ayrılması, gündeme hükûmet merkezi sorununu getirdi. İsmet Paşa hükûmet üyesi olmakla beraber, Ankara'nın başkent oluşunu öngören önergeyi 9 Ekim 1923'te on dört arkadaşı ile birlikte, Malatya Milletvekili olarak TBMM'ye verdi. İsmet Paşa, Ankara'nın hükûmet merkezi olması konusunu acil bir sorun olarak görmekte ve Lozan'dan itibaren zihnine yerleşmiş bulunduğunu ifade etmektedir.
İsmet Paşaya göre, Ankara'nın başkent olması çeşitli sebeplere dayanmaktadır: "Lozan'da Batı dünyasının murahhasları, mütehassısları, diplomatları ile görüşüyorum. Bunlar İstanbul Hükûmeti'ni İstanbul muhitini tanıyan insanlar ve yeni devletin o muhitin insanlarına göre kurulmasını arzu ediyorlar. Bunu her hallerinden anlıyorum. Bizim bakımımızdan meselenin daha ehemmiyetli ve değişik cepheleri var. Bir defa Boğazlar askerî bakımdan tamamıyla açık, tamamıyla emniyetsiz. Bu vaziyetteyiz. Lozan Antlaşması'yla elde edebildiğimiz neticeler ve tarihî şartlar bizi endişeye sevk ediyor. Ayrıca Anadolu'nun ortasında bulunarak ve bir Anadolu hükûmeti olarak yeni devleti çalıştırmak istiyoruz."
Teklif edilen Anayasa maddesi gayet kısadır: Türkiye Devletinin idare merkezi Ankara şehridir." Ancak teklif edilen kanun maddesinin gerekçesi, Ankara'nın yeni Türkiye'nin merkezi olması gereğini açıklamaktadır. Gerekçe özetle, yeni Türkiye'nin varlığının, ülkenin kuvvet kaynaklarının gelişmesinin sağlanması, Anadolu'nun merkezinde başkent tesis etmek lüzumunu açıklıyor ve coğrafî ve stratejik durum, iç ve dış güvenlik de bunu gerekli görüyordu.
13 Ekim 1923'te TBMM'de kabul edilen tek maddelik bir yasa ile Ankara, yeni devletin başkenti olmuş ve böylece devlet merkezinin İstanbul olacağı yolundaki çekişmelere son verildiği gibi, Cumhuriyetin ilânı için de bir adım atılmıştır. Bu, aynı zamanda Millî Mücadele'nin başından beri uygulanan Ankara'nın İstanbul'a hâkim olacağı esasının bir sonucu idi.
O zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul idi. Osmanlı Mebusan Meclisi son kez 12 Ocak 1919'da İstanbul'da toplandı. 16 Mart 1919 günü İngilizler İstanbul'a girdi. Önce meclisi bastılar. Bu olay üzerine birçok milletvekili Anadolu'ya geçti. Yakalananlardan çoğu tutuklandı. Artık Osmanlı Mebusan Meclisi'nin İstanbul'da toplanma olasılığı kalmamıştı. Milletvekillerinin toplanacağı ve ülkenin yönetileceği bir başkent gerekiyordu.
Ankara, Anadolu'nun ortasında, savaş cephelerine eşit uzaklıkta bir kentti. Savaşın yönetimi ve haberleşme, Ankara'dan kolaylıkla yürütülürdü. Dağılan Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri ile Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde seçilen temsilcilerin bir yerde toplanması gerekiyordu. Bu nedenle 19 Mart 1919 günü Mustafa Kemal Paşa kimi illere ve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Bu genelgede özetle; "Osmanlı Devletinin yaşamı ve egemenliğinin sona erdiği" bildiriliyor, "Türk ulusu kendi yaşamını ve bağımsızlığını koruyacaktır." deniliyordu. Bu genelgeden sonra temsilcilerle Osmanlı Mebusan Meclisi'nden gelen üyeler Ankara'da toplanmaya başladılar. Ankaralılar onları coşkuyla, sevinçle, sevgiyle karşıladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü, Ankara'da açıldı. Meclis, ilk oturumunda Mustafa Kemal Paşayı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa bundan sonra ülkeyi kurtarma çalışmalarını Anadolu'nun bu küçük kentinde sürdürdü. 9 Ekim 1923 günü verilen önerge 13 Ekim 1923 tarihinde kabul edildi. Böylece Ankara yeni Türkiye Devleti'nin başkenti oldu.
Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın plânları bu yoksul kentte hazırlandı. Savaşın başarıya ulaşması için düzenli ordular kuruldu. Bu ordular İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da düşmanı bozguna uğrattı. 30 Ağustos 1922'de kazanılan Başkomutanlık Savaşı ile Kurtuluş Savaşı'mız tamamlandı.
Ankara’nın başkent oluşu yeni devletin, gözlerini Anavatanın büyük parçası, fakat asırlarca süren ihmaller, bakımsızlıklar içinde çökmüş, bunalmış olan Anadolu topraklarına çevirişidir. Yeni ve artık uluslararası hukuk bakımından da bağımsız Türkiye Hükûmeti’nin, o güne kadar Anadolu’nun imar ve konfor görmemiş olan Ankara’da yerleşme kararı, İstiklâl mücadelesinin gelenek ve hatıralarına karşı asîl bir saygı ve bağlılık nişanesidir.
Büyük Atatürk 1921 yılındaki bir beyanatında Ankara’nın başkent olacağına işaret etmiştir: “Siyasî başkentimiz Anadolu’nun ortasında kalacaktır. Batının ve Doğunun temsilcileri bizimle bu başkentte temas edeceklerdir. Bu başkentte memleketin iç ve dış politikası idare edilecektir. Bu başkentte milletin sinesinden doğan hükûmet çalışacaktır.”
Ankara başkent olduktan sonra gelişmiş, modern yapılar yapılmıştır. Yüksek okullar, üniversiteler açılmış; fabrikalar, yeni iş yerleri kurulmuştur. Kent kısa sürede büyümüş ve gelişmiştir. Ankara bugün nüfus yoğunluğu bakımından yurdumuzun ikinci büyük kentidir. Kutlu olsun.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.