ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA  VERDİĞİMİZ KAYIPLAR  VE AYNI DÖNEMDE ÜLKEMİZİN SOSYO-EKONOMİK DURUMU (1)

26 Ocak 2024, Cuma 09:05

Faydalanılan Kaynaklar:

1. At Sırtında Anadolu, Fred BURNABY

2. Ana Ben Ölmedim, Cemalettin TAŞKIRAN

3. Osmanlıdan Cumhuriyete Azınlıklar,  Yrd.Doç.Dr. Ali GÜLER

4. Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları

 Yukarıda ifade ettiğim kaynaklardan da yararlanarak hazırladığım yeni bir yazı dizisi ile sizleri 20. yüzyılın başlarına götüreceğim. Türk Milleti o günleri anlayamadan, bugününe yön veremez.  Atalarının kendine bıraktığı mirasın ne derece büyük olduğunu, ne büyük bedeller ödenerek kendine bırakıldığını kavrayamaz.

’’ Ya istiklal, ya ölüm!’’

 ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir.’’,

gibi prensipleri yüreğinde tam olarak hissedemez. Kurtuluş Savaşı’nı kazanan  ve Cumhuriyeti kuran ulu önder Mustafa Kemal  ATATÜRK ile  silah arkadaşlarının başarılarının büyüklüğünü anlayıp onu ileriye taşıyamaz.

            Onların başarıları sadece muharebe meydanlarıyla sınırlı değildi. Ulu önder M.Kemal ATATÜRK ‘’Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsun, ekonomik zaferlerle süslenmezlerse meydana gelen zaferler sürekli olamaz, az zamanda söner.’’ demekteydi. Kapitülasyonların kaldırıldığı, Osmanlı borçlarının ödendiği, 1930’lara gelindiğinde tamamı millileştirilmiş bir ekonomik yapının yaratıldığı, eğitime büyük önem verildiği, böylece Türk halkının, Türk vatanının tekrar gerçek sahibi kılındığı   başarılar bilinmiyor, küçümseniyor ise bunun mesuliyeti öncelikle devletin ve aydın geçinen insanların umursamazlığıdır. Gelin, o günleri yüreğimizde  hissederek bir hatırlayalım.

         Birinci Dünya Savaşı’nda Türk Ordusu 10 cephede savaşmak zorunda kalmıştır. Bu cepheler kısaca şöyledir:

         Kafkas (Doğu) Cephesi: Karadeniz’den İran içlerine kadar uzanan, Türklerle Rusların çarpıştığı cephedir. Kafkas Cephesindeki muharebelerde 70.000’in üzerinde şehit  (60.000’i Sarıkamış’ta donarak), 40.000 civarında  esir verilmiştir.

         Irak Cephesi: Basra körfezine asker çıkararak Irak’ı işgale girişen İngiliz kuvvetleriyle çarpışan Türk kuvvetlerinin kurduğu cephedir. Bu cephedeki savaşlarda 2000 civarında şehit verilirken, 8000 den fazla esir verilmiştir.

         Sina-Filistin-Suriye Cephesi: Türklerin Süveyş kanalına yaptıkları iki taarruzun başarısızlığa uğraması üzerine İngilizlerin Filistin’i işgal etmek amacıyla karşı taarruza geçmeleriyle meydana gelen cephedir. Bu cephedeki savaşlarda 4000 civarında şehit verilirken, 90.000’e yakın  esir  verilmiştir.

         Çanakkale Cephesi: İngiliz ve Fransız donanmalarının Çanakkale Boğazını açmak için 18 Mart 1915’te denizden yaptıkları saldırının başarısız kalması üzerine Arıburnu ve Seddülbahir bölgelerine asker çıkarmalarıyla kurulan cephedir. Çanakkale Savaşlarında 57.263’ü şehit, 11.178’i kayıp, 97.874’ü yaralı,7.084’ü hava değişimi, 20.297’i hastalık sonucu ölüm, 14.000’i hastaneye gönderilen olmak üzere toplam 207.696 kişi savaş dışı kalmıştır.

         Avrupa Cepheleri (Galiçya, Makedonya, Romanya): Türkler, müttefiklerine yardım amacıyla bu üç bölgede cereyan eden savaşlara birer kolorduyla katılmışlardır. Her bölge ayrı birer cephedir. Galiçya Cephesindeki savaşlarda; 10.000 şehit, 10.000’e yakın esir verilmiş, Romanya Cephesinde;  412 şehit, 1620 yaralı, 605 esir verilmiş,  Makedonya Cephesinde  ise 23 şehit, 90 yaralı verilmiştir.

         Yemen ve Hicaz Cephesi: Arap yarımadasına egemen olmak isteyen İngilizlere ve onların kışkırttığı asilere karşı verilen savaşlardır. Şehit sayısı tam olarak belirlenememekle birlikte 4500 civarında esir verilmiştir.

         İran Cephesi: İran’da bölgesel olarak kurulan, daha çok gayri nizami harplerin cereyan ettiği cephedir.

         Libya Cephesi: Trablusgarp ve Bingazi’de İtalyan işgaline karşı açılan ve bölge halkının teşkilatlandırılması suretiyle kurulan cephedir. Şehit sayısı belli olmamakla beraber 100 kadar Türk askeri İtalyanlara esir olmuştur.

         14 Kasım 1914 tarihinde Halife Padişah'ın ‘’Cihad’’ ilan etmesiyle, Osmanlı Devleti’nde savaş hazırlıkları hızlandırılmıştır. Bu arada çok sayıda insan da silah altına alınmıştır. Henüz savaşın başlarında silah altına alınan er sayısı 2.000.000’u bulmaktadır. Genelkurmay ATASE Başkanlığı arşivindeki bir belgede ‘’…..seferberlikten Temmuz 1331’e (1915) kadar silah altına alınan efrad: 1.943.720 kişidir. Celb edilen gayrimükelleflerle (yükümlü olmayanlarla) birlikte takriben 2.000.000 kişi…’’ denilmektedir.

          Dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı’nda silah altına 1285-1315 (miladi takvime göre 1869-1899) doğumlu toplam 2.608.000 kişi silah altına alınmıştır.  Hatta Mondros Mütarekesi’nden sonra bile, bu tarihlerde doğanlardan silah altına alınmayan ortaokul son sınıf, lise ve dengi okullar mezunlarının da çağrılmaları, Harbiye Nezareti (Savunma Bakanlığı) tarafından uygun bulunmuştur. Bu 2.608.000 kişiden, 1915, 1916, 1917 ve 1918 yıllarını kapsayan dönemler içinde, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesine kadar yaklaşık olarak;

400.000 yaralı,

- 240.000 hastalık ve donma sebebiyle, 35.000 alınan yaralar sonucu, 50.000 savaş alanlarında olmak üzere toplam 325.000 şehit,

- 1.560.000 hasta, firar, esir ve kayıp olmak üzere toplam 2.285.000 kişi muharebe dışı kalmıştır. Ne yazık ki arşiv kayıtlarından bunların ne kadarının firar, ne kadarının esir olduğu ve ne kadarının tedavi edildikten sonra birliklerine geri gönderildiği tespit edilememiştir. Fakat bu 1.560.000 kişi içerisinden en az 200.000 kişinin esir olduğu tespit edilmiştir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.