BU DEVRAN BEKLEMEZ, DÖNER
04 Ocak 2024, Perşembe 09:08Yıl 1933 ve Cumhuriyet 10 yaşında.
Onuncu Yıl Marşı için yarışma açılır.
Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar'ın yazdığı sözler seçilir.
Cemal Reşit Rey tarafından bestelenecektir.
Mustafa Kemal güfteyi görmek ister.
Getirirler.
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan
Bir baca yükseliyor, durmadan her yamaçtan
Okur. Son dizenin üstünü çizer.
“Demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan” yazar.
Sonra da Behiç Erkin'e döner.
Çanakkale'den beri arkadaşıdır.
İstiklal Madalyalı milli mücadele kahramanıdır.
Devlet demiryollarının kurucusu ve ilk genel müdürüdür.
“Sizlerin bu on senedeki emeğiniz iyi ifade edilmiyordu, o nedenle o mısrayı değiştirdim” der.
Türkiye Cumhuriyeti'nin on yıllık mucizevi kalkınma hamlesine imzasını atan Mustafa Kemal…
Zihinlere mıh gibi çakılan “demir ağ” metaforuyla, Onuncu Yıl Marşı'na da imzasını atmıştır.
Behiç Erkin…İstanbul doğumluydu.
Mustafa Kemal'den beş yaş büyüktü.
Kurmay subaydı. Lojistik dehasıydı.
Çanakkale'ye asker ve mühimmat sevkiyatında inanılmaz işler yapmıştı.
Memleket işgal edilince Anadolu'ya geçti, milli mücadeleye katıldı.
Mustafa Kemal çağırdı.
“Ben cephede ne yapılması gerektiğini biliyorum, sen cepheye askerin mühimmatın erzağın nasıl getirilmesi gerektiğini biliyorsun, demiryolları işin ehli biri tarafından yönetilmezse bu işi yapamayız, demiryolları sana emanet” dedi.
Behiç Erkin, Mustafa Kemal'i yanıltmadı.
“Türkler demiryolu işletemez” önyargısını tarihe gömdü.
Savaştan sonra demiryolu okulu açtırdı, uzman personel yetiştirdi.
O yokluk döneminde memleketin demir ağlarla örülmesinde birinci derecede katkısı oldu.
İşletme dilini Fransızca'danTürkçe'ye çevirdi.
Demiryolları müzesi kurdu.
Sonradan İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak olan Mühendis Mektebi'ne özerklik kazandırdı.
Milletvekilliği, bakanlık, büyükelçilik yaptı.
Kurtuluş Savaşı'nın en kritik günlerinde, Mustafa Kemal bir telgraf göndermişti.
“Sevkiyatı hızlandırın, trenleri son sürate çıkarın, geciktiren idamla cezalandırılır” diyordu.
Behiç Erkin cevap telgrafı gönderdi.
“Bu hat 40 kilometreden süratli gitmeye müsait değildir, hızlandıralım derken tek bir sevkiyat bile yapamayabiliriz, emrinizi aldım, bu nedenle uygulamadım, ikinci emrinizi bekliyorum” diyordu!
Mustafa Kemal'den tekrar telgraf geldi:
“Sen nasıl uygun görürsen Behiç…”
İşte bu diyalog ve bu karakter nedeniyle, Mustafa Kemal tarafından Behiç'e "Erkin" soyadı verildi.
Mustafa Kemal bizzat kendi el yazısıyla Behiç'e gönderdiği mektupta, Erkin'in anlamını şöyle yazmıştı:
“Her şart altında kendi doğrularını dile getirme cesaretini gösteren, bağımsız kişi…”
Behiç Erkin gerçekten her şart altında kendi doğrularını gerçekleştiren, bağımsız kişiydi.
Yüce Allah zor günlerinde Türk milletine işte böyle bir lider ve böyle kıymetli arkadaşlar nasip etmişti.
İnsan kulluğunu canı ve malı ile Allah'ın rızasını kazanmak için yapınca devran bir başka döner.
Kula kul olmaya başlayınca ise bir başka döner vesselam.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.