ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

ESERLERİ KORUYACAK OLAN KİM?

07 Ağustos 2018, Salı 10:05

Birkaç gün önce Ulu Cami’nin minaresine çıktım. Geçen sene birinci şerefeden fotoğraflar çekmiştim ama gelip 60-70 sene evvelki fotoğraflarla karşılaştırınca o güzelim belge niteliğinden fotoğrafların ikinci şerefeden çekildiğini fark ettim. Aslında geçen sene ikincisine yine de çıkacaktım ama tam ben fotoğraf çekerken NTV muhabirlerinin Aksaray’da birkaç yerde çekim yapacağını ve mihmandarlık yapmamı istirham ettiler. Ben de mecburen indim. İşte yarım kalan işi birkaç gün önce bitirebildim!

Malumunuz bu minare daha önceki minarenin şadırvan suyunun zamanla kaidesini çürütmesinden dolayı 1925’te yerine yapılan minaredir. Eski minare tam ortada yani taçkapının ön tarafındaydı. Çok daha önceden ise caminin doğusunda iki minare daha varmış. Dibek-zadeler’den birisi cami kaymasın diye yaptırmış. İşte bu son minare de neredeyse bir asırlık. Pekala bu tarihi eserleri kimler koruyacak? Elbette bizler koruyacağız. Hasan Dağı’nın zirvesindeki Müslüman kabirini bile acaba bir şeyler bulabilir miyim hırsıyla delik deşik edenlerden; Kırkkızlar Tepesi’nin sağını-solunu ve de Kılıç Arslan Türbesi’ni perişan edenlerden; Alayhan’ın taç kapısındaki çift gövdeli tek başlı arslan figürlü kilit taşının arkasında altın ararken aslında altından daha da kıymetli eserleri tahrip edenlerden koruyacağız. Evet, bizler koruyacağız.

Ayrıca hırsızların, çakma definecilerin ilgisini hiç çekmeyen ama bakımsızlıktan, ihmalden perişan olan eserler de vardır. Kullanılmadığı için örümcek bağlayan, suya ve başka tehlikelere maruz kalan eserler de olabilir. Ya da minarelerin içinde oksitlenmeye sebep olan güvercin gübresinin temizlenmemesini de sayabiliriz.

Ulu Cami’nin minaresinin içi de maalesef çok bakımsız. Bu fotoğraflarımı gören birçok insan bundan müteessir oldu. Cumartesi günü NoraCity önünde H. Salim Uygun abiyle karşılaştık. Merhabalaşma sonrasında hemen minarenin durumuyla alakalı sohbet başladı. Anısı çok hoşuma gittiği için sizlerle de paylaşmak isterim:

“Biz çocukken Ulu Cami önündeki parkta top oynamak istediğimizde şart koşarlardı. Bu da minarenin içinin temizlenmesiydi. Ayşekadın süpürgelerini elimize alıp minarenin içini bir güzel süpürürdük. Bazen de gurbetçilerin hediye ettiği çoğu eski elektrikli süpürgelerle de temizlerdik. Ödülümüz de musalla taşının oradaki karadut ağacından birkaç meyve yemekti. Ama asıl bizi ilgilendiren hemen orada kale kurup top oynamaktı”.

Şimdi durum minarenin temizliği ve sağlığı bakımında tahmin edileceği gibi kötü. Ogün çektiğim fotoğraflardan birisini de paylaşıyorum. Bu yazımdan dolayı caminin imam ve müezzini bana kızacaktır. Umurumda değil. Birileri rahatsız olacak diye yanlışı ifade edemeyeceksem de yuh olsun bana.