ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

İyilik başa vurulmamalı

30 Ekim 2019, Çarşamba 08:49

Biz insanlar, ne zaman birisine iyilikte bulunsak ekseriyetle karşılık görmesek iyilik yaptığımız insanın başına vururuz. Halbuki, yapılan iyilikler karşılıksız yapılmalı. Eğer yaptığımız iyilikten karşılık bekliyorsak o yapılan iyiliğin hayrını göremeyiz. İyilik gören insan da nankör olmamalı. Hiç değilse yapılan iyiliği unutmadan saygıda kusur etmemeli. Elbette yapılan iyilik karşısında, iyilik yapan kimseye köle olacak değilsiniz. İyilik edilen kimsede iyilik yapana karşı nankör olmamalı.

Yapılan iyilikler, ihtiyaçtan, mağduriyetten, sıkıntıdan ve çaresiz kalmaktan olabilir. Bu durumda iyilik yapan insan iyilik yaptığı kimseden köle gibi olmasını beklemek doğru değildir.

Bunun mükafatını kişiden ve bu dünyadan göremeyebilirsiniz. Ama bunun karşılığını mutlaka huzuru mahşerde göreceksiniz. Dilenciye verdiğiniz sadaka karşısında, dilencinin size karşı boyun eğmesini beklemediğiniz gibi iyilikte de o kimseden aynı şeyi beklememek lazım.

İyilik yaptığımız kişiden gördüğümüz bir olumsuzluk karşısında, amma da nankör, iyiliksiz, adam değil gibi sözlerle o kimse hakkında konuşursanız yaptığınız iyiliğin hayrını göremezsiniz. Siz bu tür insanların cehaletine bağlayıp geçeceksiniz.

İyilik severler iyilik yapmaya devam etmeli. Allah’da maddi ve manevi gücü olanlara iyilik yapmalarını emreder. Bu maddi olur veya manevi olur. Bunlar iyilikte hiç fark etmez. Konuyu Musa AS. İle ilgili bir kıssa ile tamamlayalım.

Hz. Musa’ya Allah’a Teâlâ şu şekilde vahiyde bulunur. Yarın yola çık karşına bir dağ çıkacak o dağı yut der. Sonra ilerle pis kokular duyacağın bir yer olacak. Oradan uzaklaş der. Sonra bir küp altın bulacaksın onu göm der.

Hz. Musa şaşkınlıkla ve biraz da merakla yarının olmasını bekler. Sabah olunca yola çıkar. Başlar yürümeye ve karşısında bir dağ görür ben bu dağı nasıl yutacağım diye şaşırır. Yürüdükçe dağ küçülür ve bir hap gibi olur ve dağı yutar.

Yürümeye devam eder. Pis koku gelen bir yere yaklaşır ve oradan hemen uzaklaşıp yönünü değiştirir. Sonra yürümeye devam eder. Önüne bir küp altın çıkar. Küpü gömer ancak küp topraktan geri çıkar. Tekrar gömer yine çıkar. Tekrar gömer yine çıkar. Bun da bir hikmet var deyip gömmekten vazgeçer. Sonra Tur Dağı’na gider.

Yaşadığı olayların hikmetini Allah’a arz eder. Allah’ı Teâlâ; bak yuttuğun dağ senin öfkendi öfkene hâkim olursan onu yenersin ve zarardan kurtulursun. Pis kokulu yer ise insanların birbirinin gıybetini yaptığı yerlerdir. Buralardan uzaklaşırsan gıybetin günahından uzaklaşmış olursun. Gömmeye çalıştığın altın dolu küp ise yaptığın iyiliklerdir. Sen bu iyilikleri unutsan bile ben o yapılan iyiliği asla unutmam. Mutlaka o iyiliğin karşılığını sana veririm.

Hulasa Yaptığımız iyilikleri iyilik yaptığımız kişi bilmeyip nankörlük yapsa da Allah mutlaka o iyiliğin karşılığını bize verir. Ne demiş atalar; İyiliği yap denize at, balık bilmezse Halik (Allah) bilir.