ABAYLAR
Aksaray
21 Kasım, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.02
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2419.0
  • BIST
    9618.83
  • BTC
    69294.62$

Kıbrıs Fedaileri

11 Temmuz 2024, Perşembe 09:06

1958 Temmuz ayının son gününde Kıbrıs’ta Lefkoşa Havalimanına inen beyaz pardösülü adam yaz sıcağında giydiği pardösü dışında son derece sıradan, kendi halinde tipik de bir turist gibi görünmektedir; ancak hemen bir gün sonrasında 01 Ağustos tarihinde Kazafana (Ozanköy)’da merhum Osman Örek ve Rauf R. Denktaş ile yapacakları toplantı göz önüne alındığında işin seyri bir anda değişecektir.

     Rumların 1950’li yıllarda Birleşmiş Milletlere yaptıkları adanın Yunanlaştırılması önerilerinin kabul edilmemesi, ardından oldubitti halkoylamalarıyla adayı gasp etme çabaları sonuç vermeyince Yunanistan destekli olarak kurdurulan EOKA tedhiş ve terör örgütü 1 Nisan 1955 gününden itibaren adayı kan gölüne çevirmeye başlar. Kıbrıs Türklerinin adanın hemen her yerinde lokal, amatörce ve büyük bir cesaretle oluşturdukları küçük organizasyonlar ise profesyonel ve son derece tecrübeli askeri personelin idaresindeki EOKA karşısında çok da etkili olamaz. Kasım 1957 sonrasında Rauf R. Denktaş, Kemal Tanrısevdi ve Dr. Burhan Nalbantoğlu tarafından oluşturulan ve aynı yıl içerisinde Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun inisiyatif kullanarak tam destek verdiği ve Genelkurmay Seferberlik Tetkik Kurulu’nun özellikle Kore’de savaşan ve gerilla harbi konusunda iyi eğitimden geçmiş askeri personelini görevlendirdiği yeni bir Türk Mukavemet Teşkilatı devreye girer.

     Kıbrıs Türklerinin mal, can ve namus güvenliklerini sağlamak üzere ilk etapta Kıbrıs’a giden 7 kişilik ekibin başında Türkiye İş Bankası Müfettişi kimliği ve Ali Conan ismiyle bu kişi vardır. TMT’nin en üst düzey birkaç yöneticisi haricinde hiç kimsenin gerçek kimliğini bilmediği, Kıbrıs adasında tam bir efsane haline gelen bu kişi esasında

 TMT’nin ilk Bayraktar’ı ve ilk Bozkurt’u olan Albay Ali Rıza Vuruşkan’dan başka birisi değildir.

Kore’de görev yaptığı dönemde savaştığı Conan tepelerine istinaden kendisine Kıbrıs’ta Ali Conan ismini uygun bulan Albay Vuruşkan Kıbrıs İstirdat Planı çerçevesinde bütün ada sathında teşkilatlanmaya başlayan TMT’nin en üst düzey ilk komutanıdır.

 Rauf R. Denktaş , TMT komutanıyla ilgili olarak anılarında “…Victoria Kız Lisesi’nin açılışında tanıştık. Geleceğini biliyorduk ama orada tanıştık. Hemen ertesi gün de temasa geçtik. Kod adlarıyla yazışmaya başladık…” der. Bu durumda Ali Rıza Vuruşkan’ı adaya geldikten sonra ilk görenler önce Dr. Fazıl Küçük, ardından Ozanköy’de onunla tanışan Osman Örek olur. Kore’de savaşmış, gerilla savaşı konusunda bilgili ve tecrübeli, Eğirdir Dağ Komando Okul Komutanlığı’nda görev yapmış ciddi, ağırbaşlı, ‘heybetli duruşu, güven telkin eden yaklaşımları ve keskin bakışlarıyla’ sakin ve cesur bir Türk subayı olan Albay Vuruşkan, Kore’de bulunduğu sırada da gizli harekât teknikleri konusundaki bilgi ve becerisini de arttırmıştı. Kıbrıs’a kâğıt üzerinde hiç olmayan büyük yetkilerle ancak büyük bir güvenle giden Albay Vuruşkan bir yandan bankada teftiş yapıyor görünecek, bir yandan da yeni teşkilatın oluşturulması faaliyetlerini yürütecektir.

     Türkiye İş Bankası Lefkoşa Şubesi Müdürü, Albay Vuruşkan’ın kimliğini ve görevini başarıyla saklamış ve hiç kimse Albay’ın kim olduğunu anlamamıştır. Ancak Albay Rıza Vuruşkan banka müfettişliği görevini o kadar mükemmel ve istekle yapmaktadır ki bu durumu bilen birkaç kişi dışında hiç kimse ne olup bittiğinin farkında değildir. Albay Vuruşkan’ın kızları Yasemin ve Ferizet de TMT’nin gizliliği ve babalarının görev aşkı konusunda son derece çarpıcı bir durum değerlendirmesi yaparlar;

    “Annem Türkiye’de hemşire olduktan sonra Lefkoşa’da Samioğlu Polikliniği’nde göreve başlar ve Kıbrıs’a gider. Tabiî daha yeni mezun bir genç bayan ve arkadaşlarıyla rahatça Kıbrıs’ın değişik yerlerine gidip geziyorlar. Bu arada babamla da tanışmaları orada gerçekleşiyor. Bir-iki yıllık nişanlılık döneminden sonra da Kıbrıs’taki görevin sona ermesini müteakip Aralık 1960 tarihinde evleniyorlar. Ancak annem o güne kadar babamı hep bankacı olarak biliyor ve tanıyor. Sadece bir defasında teyzem ‘Bu çocuk başka bir iş yapıyor olmasın.’ gibilerinden bir şeyler söylüyor o kadar. Babam anneme bankacı olmadığını, askeri personel olduğunu ve Kıbrıs’ta da TMT görevi için bulunduğunu ancak evlendikten bir gün sonra söylüyor.”

     Zafer gazetesinde olduğu üzere Kıbrıs Türk basınında da yıllar sonra Rıza Vuruşkan ve ekibinin Kıbrıs’ta verdikleri mücadeleyle ilgili olarak da aynı ifadeler yer alır;

     “…Dava adamı olmak kolay değildir… Zira milli çıkarı savunmak yolunda en feci akıbete de katlanmak gerekmektedir. Bugün kaç kişimiz bu fedakâr insanların geçmişte çektiklerinden haberdarız? Ama bugün de müfrit ithamı ile karşı karşıya bulundukları halde yine de davaya dört elle sarılmış, gerçeği işaretten bir an olsun geri durmamışlardır…”

   Ancak Kıbrıs’ta Ali Conan kimliğiyle Bayraktar olarak görev yapan Rıza Vuruşkan’ın kimliğini pek çok kimse de hiçbir zaman öğrenemeyecektir. Onu en yakından gören ancak kimliğini fark edemeyen bir başka kişi ise Anamur’dan TMT adına Kıbrıs’a silah taşıyan merhum Ahmet Oğuz Kotoğlu olur;

    “…Yine aynı şekilde Anamur’dan silah yükleyip Girne yakınlarına getirdik ve bir koya girip silahları boşaltıyorduk. Ben tekneyi iyi bildiğimden kolayca hareket edebiliyordum ambarda. Bir ara ben yoruldum ve dışarıya çıktım. Dışarıda TMT’nin adamları silah sandıklarını taşımakla meşguller. Sandık taşıyanlardan birisi de durmuş bana bakıyor ve derken bana ‘Sen kimsin?’ diye sordu. O zaman hepimizin kod isimlerimiz olduğundan ben ‘Alev’ diye cevap verdim. O da elindeki feneri yüzüne doğrultup ‘Ben de Bozkurt.’ diye cevap verdi. Biz böyle konuşurken yanımıza başka birisi geldi ve Rıza Vuruşkan’a ‘Haydi git işinin başına.’ dedi. Belli ki adam TMT’nin komutanı Bozkurt’u tanımıyordu. Ben de inanamadım ve daha sonra bir gün bu durumu Daniş Karabelen ile İsmail Tansu’ya sordum. ‘Evet, o Bozkurt’tu.’ dediler…”

    EOKA karşısında teşkilatlanmasını tamamlamaya çalışan TMT maalesef Türkiye’de yaşanan 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında ağır darbe alır. TMT’nin ne olduğu konusunda bilgi sahibi olmayan yeni yönetim ortaya atılan “Menderes’in gizli ordusu”  yakıştırmaları ve ithamlarının ardından TMT kadrolarını dağıtma kararı alır. Bir Kıbrıs Türk’ü olan dönemin Kurmay Albayı Alparslan Türkeş de devreye girmesine rağmen Kıbrıs’taki faaliyetler ağır hasar alır. Türkiye’de Seferberlik tetkik Kurulu kadroları dağıtılır, Albay Vuruşkan Türkiye’ye çağrılır ve Eğirdir Dağ ve Komando Okulu’nda kızak göreve çekilir. 1960–1963 süreci bu kaos ortamında Kıbrıs Türkleri için çok kötü olacaktır ve 21 Aralık 1963 Kanlı Noel haftasında Rum saldırıları tam da bu kaosun ortasında gerçekleşecektir.

    Burada bahsedilmesi gereken son ve en önemli noktalardan birisi ise 1962 yılında Kıbrıs’a ikinci TMT komutanı Bayraktar ve Bozkurt olarak giden Kenan Çoygun’un görevde bulunduğu süreçte ve 1963–1967 devresinde bugün de üç tarafı denizle çevrili olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi toprakları içinde kalmış Türk bölgesi Erenköy’e acilen bir komutan gönderilmesi gerekmektedir ve orada vatan savunmasında olan İngiltere ve Türkiye’deki üniversite eğitimlerini bırakarak gelmiş Kıbrıs Türk gençlerinin başına geçmesi ve onları asker gibi yetiştirerek Erenköy’ü savunması için kendisine yapılan teklifi Albay Vuruşkan “Vatan görevidir, beklemeye gelmez.” diyerek tereddütsüz kabul eder.

     1960 yılında bütün ada sathında TMT komutanıyken 4 yıl sonra kendisinden rütbece ve kıdemce küçük bir subayın emrinde ve küçük bir bölgenin komutanı olarak görev yapmak dünya askeri tarihinde eşi olmayan bir askeri disiplin ve görev aşkı olarak karşımıza çıkar.

1912 doğumlu Albay Vuruşkan, Kıbrıs Türklerinin Bozkurt’u 15 Şubat 1979 günü aramızdan ayrılmış ve Ankara Cebeci Şehitliği’ne defnedilmiştir.

Mekanı cennet olsun.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.